Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Karikatürist Selçuk Erdem’in uzaylılarını, taş devri insanlarını, hayvanlarını tanımayan yok. Erdem’le üç yıl aradan sonra çıkardığı yeni kitabı vesilesiyle buluştuk ve kafaları meşgul eden o soruyu sorduk: "Penguen kapanıyor mu?" BİBER GAZIYLA İLGİLİ KAÇ ESPRİ YAPILIR Kİ Penguen’in kuruluşu tam da AKP’nin iktidara gelişine denk geliyor. Şans mı, şanssızlık mı? Şu anlamda şanssızlık: Evet, malzeme veriyor ama istediğimiz malzeme bu değil ki. 12 yılda hep aynı şeyler tartışıldı. Hep aynı konular; iş cinayetleri, biber gazı... Biber gazıyla ilgili ne kadar karikatür çizebilirsiniz? Bir de acı olaylar var, işçi ölümleri, ihmaller var ve bunlar bir türlü değişmiyor. Aynı şeyler bizim önümüze geliyor sürekli. Hep aynı konular var, çok kötü. Erdoğan’ın sesinin çok baskın olması ve alan bırakmaması onun çok fazla çiziliyor olmasına neden oluyor. Biz de çok bayılmıyoruz yani sürekli onu çizmeye. Davutoğlu başbakan ama onun da alanı çok yok, onu çok çizmiyoruz yani. Aslında onu çok çizmemiz lazımdı. Ve kendinizi bilinçli olarak yakalamanız çok kolay bir şey değil. Biraz bilinçaltınıza girmeniz lazım. Ben kendimi yakalamak için sanki uzaylıların ya da hayvanların hayatı üzerine düşünüyormuşum gibi yapıyorum. Oradan farkında olmadan hayatınıza dair başka şeyler yakalıyorsunuz. Bir tür kendime tuzak kuruyorum diyebiliriz yani espri düşünürken. Bir karikatürü sosyal medyada yayınladığım zaman çok sevilirse çoğunluğun tepkisi “aa aynı ben” oluyor. O çizdiğim durum insanlara kendileriyle ilgili bir şey anlatıyor. O zaman o karikatür çok değerli oluyor işte. O aynı ben dedirtebildiğiniz zaman. ESKİMEMİŞ OLMAK GÜZEL AMA YENİLER? Bir yandan eski karikatürlerin paylaşılmaya devam etmesi hoşuma gidiyor, çok güzel. Ben 22 yaşında bir karikatür çizmişim, birilerine daha yeni ulaşıyor. İnternete görüyorum, evet bu çok güzel bir şey. Eskimemiş olmak da egoya iyi geliyor. Bir yandan da sürekli yeni bir şey yapıyoruz ya, bir kıskançlık da oluyor. Yani eski işle yeni iş arasında onlar güzel de bunu da beğensinler diye. Hem çok güzel hem de başa bela. Biz de bayılmıyoruz sürekli Erdoğan çizmeye MİZAH Selçuk Erdem’le kısa süre önce beşincisini çıkardığı karikatür vesilesiyle Penguen’de buluşuyoruz. "Pazartesi biraz somurtkan günüm" diyor. Keşke diyorum başka gün buluşsaydık ama vakit yok. Sürekli çalışıyor çünkü. Çizgilerini görünce hop diye tanıdığınız çizerlerden Selçuk Erdem. Hayatında elinde bir mizah dergisi almamış insanlar bile mutlaka onun karikatürleriyle karşılaşmıştır. Sadece bu da değil. 18 yaşında başladığı mesleğinde birkaç farklı kuşakla temas edebilen Erdem için bir genç kadın “Çizgileriyle büyüdüğüm insan” yazıyor örneğin. Kendisi de zaten bundan mutlu oluyor, "Kaç kuşak büyütük" diyor "erken başladığımız için". Penguen kapanıyor mu diye endişelenenleri de rahatlatıyor, "güzel şeyler olacak" diyor. 12 SON İKİ, SON BİR’DEN KORKMAYA GEREK YOK Mizah dergileri bölünerek çoğalıyor evet. Çünkü bir yerden sonra kadro büyümeye başlıyor, o yüzden biraz da mecbur kalınıyor bu bölünmeye. Şimdi Oğuz Abi’nin (Aral) Gırgır’ı devam ediyor olsa o kadar çok çizerin aynı dergide yer alması mümkün değil. Ben seviyorum zaten, daha çok mizah dergisi olsun. Bizim de mesela şimdi gençlere pek yerimiz kalmadı, o yüzden buna başka bir formül bulduk ama ne olduğunu şimdi söylemem. Bir hata sonra açıklayacağız. Zaten okurlar farkında, birkaç hatadır kapakta son dört, son üç, son iki yazılarını görüyorlar. Ama korkmasınlar. Penguen kapanıyor mu diye korkuyorlarmış. Öyle bir şey yok, kapanma gibi bir şey söz konusu değil, güzel bir şey olacak. BENİM UZAYLILAR SOKAKTAN İKİ TİP GİBİ Tipleri okuyucu her zaman çok seviyor ve duygusal bağ kuruyor tiplerle. Çocukluğumda Muhlis Bey çok önemliydi benim için. Biz önemini biliyoruz ama doğal olması, kendiliğinden çıkması ve yaşaması gerekiyor. Benim uzaylılarım var, onlar aslında tip gibi, yeniçerilerle sultanın da hikayeleri de devam ediyor. İsimleri yok ama uzaylı hep aynı uzaylı. Dramatik uzaylı değil, çok önemli uzaylılar da değil. Sokakta dolaşan iki meraklı tip gibiler. OKURLA ARAMIZDA GİZLİ ANLAŞMA VAR Sosyal medyada karikatürlerin daha görünür olması bizi düzenli takip etmeyen insanlara ulaşmamızı sağlıyor, o çok güzel, bir şikayetimiz yok. Ama düzenli dergi okuyucusuyla aramızda bir ilişki var. Bir çizerle, yazarla okuyucusu arasında bir sözleşme oluşuyor. Şöyle örnek vereyim: Yakın bir arkadaşınızla birbiriniz arasında yaptığınız espriler vardır, onu başkasının yanında yapmazsınız. Biz de gündem olsun, politik karikatür olsun, kişisel köşelerimizde olsun, o arkadaşlık ilişkisi içinde yapıyoruz esprilerimizi. Çok sivri bir şey de yapabiliyoruz bazen ama okuyucu bizi biliyor. Yıllardır takip ediyor, aramızda ne yapılır ne yapılmaza dair bir sözleşme KENDİME TUZAK KURUP ESPRİ ARIYORUM Espri ararken bilinçli düşünmeyi baypas edip kendimi yakalamaya çalışıyorum. Çizerken büyük oranda malzeme kendinizsiniz. 10 MAYIS 2015