17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısü[email protected] Turizm Uzmanı 177 Seyirci olma rolüne ne kadar da çabuk alıştık... Dünyayı, olup bitenleri, acıları ve mutlulukları uzaktan izlemeye ne kadar çok alıştık. Savaşları, Irak’taki, Kerkük’teki, Afganistan’daki... Güngören’de bombalardan parçalanmış, konsolosluk önünde kurşunların delip geçtiği, yerde yatan cansız insan bedenlerini. Bütün olup bitenler, kısacık ömürler televizyonlardaki birkaç dakikalık haberlere sığıveriyor... Ve bütün dünyaya fotoğraflar, kamera görüntüleri dağılıyor. Her bir terör olayı bizim televizyonlardaki ana haber bültenlerinde bir “dizi film” haline getiriliyor, bilmiyorlar mı sanki bu dizi filmlerin teröre hizmet ettiğini? Dünya bizimle birlikte izliyor aynı anda. Ama sadece izliyor, sonra “zapping”, yani kanal değiştiriyor, aklında tek bir şey kalıyor: Türkiye’den uzak dur!.. Ölenler, öldükleri ile kalıyorlar, geride kalanlar birkaç gün el üstünde tutuluyor, onlar da sonra unutuluyorlar. Terör ve turizm hiç yan yana gelemeyecek iki başlık... Geçen hafta ülkemizdeki terör olaylarına bir yenisi eklendi: “Yangın Terörü.” Turizme açılacak orman arazilerinin binde üç mü yoksa binde beş mi olsun tartışması daha geçen ayın gündemindeydi. Antalya’daki büyük yangın on bin hektar ormanı yok etti, yaklaşık 20 milyon ağaç yanarak kül oldu. Küller gökyüzüne yükselerek Belek’teki ve Side’deki otellerin üzerine sanki kar yağıyormuşçasına süzülerek indi... Turistler şaşkın, yangınla savaşan itfaiyeciler çaresiz ve bitkin, terörle mücadele ediyorlar, yangın terörü fena esiyor. Tüm Türkiye el ele vermiş yangını söndürmeye yardım yollamış, uçaklar ve helikopterler, oteller ve tatil köyleri üzerinden uçup uçup, denizden veya yakın olan, turizmcilerin dağlarda yaptırdıkları yangın söndürme havuzlarından su taşıyorlar, gün boyunca müthiş özverili bir çalışma içindeler. Orman işçileri kendi canlarını ortaya koyuyorlar söndürelim derken, oteller yiyecekiçecek yetiştiriyorlar iki bin kişilik ekibe. Valilik koordinasyonu sağlıyor, kimse açsusuz değil, köylünün yatacak yeri var. Ancak gel gör ki, karanlık bastırınca derin bir sessizlik çöküyor yangın bölgesine, yalnızca alevlerin çam ağaçlarının dallarını yutarken çıkardığı o acımasız ses, o hışırtılı ses kulaklarımızda... Orman alev alev yanmaya devam ediyor. Neden diye soruyoruz, uçaklar helikopterler niye su taşımıyorlar? Efendim, ışıkları yokmuş, bu nedenle gece uçamıyorlarmış... Gecenin karanlığında, alev alev yanıyor Antalya... 12 saat kendi kaderine terk ediliyor, neymiş? Uçak ve helikopterlerin ışıkları yokmuş... İnsan beyninden vurulmuşa dönüyor, böyle bir yanıt olabilir mi? Olabiliyormuş demek. Orman Bakanımız, Başbakanımızın talimatını beklemiş anlaşılan. Talimat verdi geçen hafta bunlara ışık takılsın diye, şimdi ışıklı hale getirilecek. Bu arada ağaçlar yanarken, ekolojik denge bozulurken neredesiniz çevreci arkadaşlar? Hani golf sahaları yapılıyor diye ortalığı birbirine katmıştınız? Şimdi iyi ki Belek ormanını golf sahası yapmışlar ve kurtarmışlar demeyecek misiniz? Yangın teröristlerinin diğer teröristlerden hiçbir farkı yoktur; iki can, 60 ev, 88 ahır, 32 küçük ve büyükbaş hayvan... 20 milyon ağaç kül oldu gitti... Anahaber bültenleri sona erdiği saatte, yani “dizi film” bittiğinde, 6 helikopter, 6 uçak pilotu uçamamanın üzüntüsünü kalplerine gömüyorlar, ne yapsınlar, ışık yok!.. Bazıları ise mışıl mışıl uyuyabildiler yataklarında, ışık olmadığını bildikleri halde... Yukarıdaki numara yangın ihbar merkezi, lütfen bir yerlere not edin, çünkü bitkiler atmosfere her yıl ortalama 140 milyar ton oksijen kazandırıyor ve bunun yüzde 66’sını ağaçlar sağlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle