Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 İZMİR / ÇEŞME Ege’de tatilin vazgeçilmeyen merkezi ÇEŞME Hakan Dirik atil, diye adlandırılan dinT lencenin dönüşünde, çevrenizdekilerin sorduğu ilk soru “Tatil nasıl geçti” ise, en yaygın yanıt da “Tatilin iyisi kötüsü olmaz” cümlesidir. Dinlenceyi, salt çalışılan iş yerinden uzaklaşma olarak algılayanların bu görüşüne katılmak mümkün değil. Her şeyin olduğu gibi tatilin de iyisi kötüsü vardır, hatta olmalıdır. “İyi” ve “kötü” öznel kavramlar olduğuna göre, tatilin niteliğini de kişinin öznel beklentileri belirler. Gideceği yerde dinlence, eğlence, temiz deniz, dağ havası gibi özelliklerden hangisini bulacağını baştan belirleyenler, aradığı özelliklere ulaşmışsa, “iyi tatil” geçirmiş olacaktır. Aksi durumda, eğlence arayanlar kendilerini dağ başında, dinlence arayanlar kendilerini yüksek sesli müziğin gece boyunca dinmediği beldelerde bulabilir ki, böylesi bir tatili, kimse “iyi tatil” olarak adlandıramaz. Anlaşılacağı üzere tatilin iyisi kötüsü, gittikten sonra değil, gitmeden belli olur. Aslında tatilin en heyecanlı bölümü de o beklenen anın yakınlaştığı dönemlerdir. İzin zamanı yaklaştığında “acaba neresi” sorusu akla düşer ilkin. Beklentiler doğrultusunda gidilebilecek seçeneklerin ön bilgileri toplanır. “Nerede kalınır, nereler gezilir, nerede eğlenilir?” gibi pek çok sorunun yanıtı bulunduğunda nereye gidileceği de kesinleştirilmiş olur. O andan itibaren de tatilde yapılacaklara yönelik hayaller kurulmaya başlar. Kimileri konuyu iyiden iyiye abartıp, her gün farklı bavullar hazırlasa da, bu hayal anları bazen tatilin bizzat kendisinden bile “tatlı“ olabilir. Sonuçta o “kutsal yoluculuk” başladığında, onca zamanın stresi çoktan geride kalmıştır bile. Hele karar verilen belde deniz kıyısında ise, mavinin tonlarının o ilk göründüğü an, insanın yorgun