Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İZMİR / ÇEŞME 11 Altınkum’un devamında Alaçatı var. Ancak buraya güney güzergahından devam etmeye çalışmak çok kolay olmayabilir. Onun için kent merkezine dönerek, kısa bir yolculukla güneydeki Alaçatı‘ya ulaşabilirsiniz. Aslında gönlüm, burasını Çeşme’yle birlikte anmaya el vermiyor. İdari olarak Çeşme’ye bağlı olan bu belde, oluşturduğu dokusuyla Çeşme’nin genelinden öylesine farklı ki. Hiç dinmeyen tatlı esintili rüzgarı, Arnavut kaldırımı sokakları, begonviller sarkan taş evleriyle Alaçatı, Çeşme seyahatinizde “gitmezseniz olmaz” bir yer. Aslında görüldüğü gibi Çeşme, kendisi gitmezseniz olmaz bir yer, yeter ki konakladığınız yere tıkılıp kalmayın! hakandirik@gmail.com EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr rak bilinen bu sandviç, Çeşme’nin en meşhur unsurlarından. UMUDU YEŞERTMEK Bu aşırı sıcak dalgası üstümüze üstümüze gelirken, “İmbat’tan serin bir rüzgar estirelim, iyi gelir... Özellikle şu sıralar bazılarında iyiden iyiye köşe bucağa kaçma ve sığınma halleri var ya, biraz da memleketin durumundan ötürü, aslında geniş bir zamanda değerlendirirsek “yalnızlaşmak” kötüdür. Çünkü insan, insanla varolur. Hayat böyle güzeldir... Ben de anlatırım zaman zaman, bir kıyı kasabasında sahilde tek başına, rüzgarı hissetmek, ay ışığında düşler kurmak, dalgaları duymak iyidir. Öyle de insanın dostları, arkadaşları, sevgilisi, eşi, çocuğu, sevdikleriyle hayatı paylaşmanın doyumu, elbet daha önemlidir. Bu dünyanın, insanı giderek yalnızlaştırdığı, küçülttüğü, bencilleştirdiği dönemde ve düzende, hiç öyle kuru ve palavra bir laf sayılmaz “paylaşmak ve çoğalmak...” Size güzel yurdumun güzel yörelerinde yaşadığım birkaç dost sohbeti, bazı insan manzaraları anlatayım da, birlikte güzelleşelim... Temmuz başı Çeşme Dalyan’dayız, deniz kenarı hafif esinti... Çeşme genel olarak yazlıkçı beldesidir. Bahçeli villalar, siteler, yan yana bitişik yazlıklar... Hele eskiden hiç tutmazdım, nedense son yıllar görüşüm değişmeye başladı az da olsa. Dalyan daha doğal sayılır. Biz de akşam yemeğini burada seçtik. Yiyelim ve içelim değil, dost, arkadaş sofrası... Baktım da masaya, koşullar ne derecede olumsuz olursa olsun, sıkıntı büyükse de asıl olan umuttur, yaşam sevincidir... Söz buraya gelince aklıma Nazım düştü. Yıllarını cezaevlerinde tutsak, memleketine hasret geçirse de umudunu yitirmemiştir hiç, siz de bilirsiniz. Hatta yitirmek ne kelime, kocaman yüreğinde ışık hiç sönmez. Dalyan’da Bülent ve eşi Özlem Gülcen, onların arkadaşları, Ümit Zileli ve gençler geleceğe umutla bakıyor masada. Güzel ve yalnız ülkemizin mayasındandır belki de... Sonraki hafta Burhaniye Ören Festivali’ndeyiz, Belediye Başkanı Fikret Akova’nın konukları arasında. Hikmet Ağabey’le (Çetinkaya) birlikte Mimazo Çay Bahçesi’nde akşam üstü, söyleşiyoruz yurdumun aydınlık insanlarıyla. Memlekette korku imparatorluğun estirdiği fırtınaya insanlık adına, güzel ve yalnız ülkemiz adına karşı koyuyoruz karınca kararınca. Hava poyraz esiyor, serinliyoruz... Gece ışıklar sahilindeyiz bu kez. Birsel Lemke ve Murat Narin de umudu yansıtıyor, Kaz Dağları‘nda çevreyi ve doğayı talan eden çok uluslu şirketlere karşı yürüttükleri mücadeleyle. Memleket ve arkeoloji sevdalısı Erol Özkan, Münih’te yıllardır sürdürdüğü yaşam mücadelesinde soluk almak için Assos’a gelmiş iki haftalığına. Çadırını olduğu gibi bırakmış, o da aramızda. “Aşk bir aldatmacadır” dese de hayata bağlılığını yansıtıyor her öyküsünde. Sahildeyim... Karşı kıyıdan, Assos’tan bir gitar sesi. Deniz, şarkı getiriyor, duyuyorum... Gitmezseniz olmaz!.. Çeşme kent merkezini hemen dibindeki Sakız Adası‘yla baş başa bırakıp güney turuna çıkmanın zamanıdır. Öyleyse Çiftlikköy yönüne doğru ilerleyeceksiniz. Bu güzergahta karşınıza çıkacak ilk güzellikler, daha ileride sizleri bekleyenlerin yalnızca ip uçları. Hele Altınkum’a kadar gelip, sahile doğru bir göz attığınızda, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Ancak birileri buradaki güzellikleri çoktan fark etmiş bile. Rus oligarkları, çoktan bu kartpostal güzelliğindeki koyları kapatmış. Bizler ancak, yerli turist olarak, yabancıların işlettiği bu tesislere, “döviz bırakarak” girebiliyoruz.