Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HOLLANDA 27 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr AZİZ NESİN İLE ATİNA Geçen gün odamdaki arşivde kazı çalışması yaparken Aziz Nesin’in Atina’da Venizelos heykeli önünde çektiğim fotoğrafı elime geldi. 1991 yılında Abdi İpekçi ödülü alanlar arasındaydım. Ödül töreni de Atina’daydı. Katılımcıların başında Aziz Nesin geliyordu. Hem Atina gezisi, hem bir akşamlık Aziz Nesin’le toplu sohbet ne güzel olmuştu. Atina, kendisini yüzlerce yıllık medeniyetin mirasçısı sayar. Dünya da öyle kabul edince ister istemez biraz da şımarır. Bunu hem Atina müzelerini gezerken hem de Yunanistan’ın öteki kentlerindeki tarihi yerleri dolaşırken gördüm. Küçük bir örnek: Selanik’te Osmanlı döneminden kalan yıpranmış bir cami dikkatimi çekti. Restorasyon çalışması yapılıyordu. Caminin bahçesinde bir dizi Osmanlı eseri dikkatimi çekti. Osmanlı kendisini mermere işlemiş. Yunanlar da bu eserlerin hangi dönemden kaldığını şöyle duyurmuş: PostBizans. Yani Bizans sonrası dönem... Arkadaşlar 500 yıllık dönemi Bizans sonrası deyip Osmanlı adından söz etmeden geçirivermişler. Aynı şeyi Atina müzelerinde de gördüm. Yunanistan’da elbette önceki uygarlıklardan kalan pek çok eser var. Türkiye’de ne kadar? Komşuyla karşılaştırma yapmak gerekirse Türkiye’deki antik kalıntıların kapladığı alan Yunanistan’ın yüzölçümünden fazla! Bu çokluk ne yazık ki beraberinde bereketi getirmiyor. Değerini bilmeyince önümüzden gürül gürül akıp giden sular gibi öylece bakıyorsunuz. Yunanlı Abdi İpekçi dostları bizi Aziz Nesin’le birlikte Atina’nın turistik merkezi Plaka semtinde bir yere götürdüler. Aziz Nesin tabii ki bizi gülmekten kırıp geçirdi. Şu öyküyü ondan o masada dinlemiştim: Girit’in kaybedilişi Osmanlı‘da yara açıyor. Durumu padişaha söylemeye korkuyorlar. Kimse huzura çıkıp bunu deme cesaretini gösteremiyor; kelle gider! Sonunda nazırlar, saray yöneticileri, durumu padişaha saray soytarısının söyleyebileceği görüşünde birleşiyorlar. Soytarı ertesi gün huzura elinde bir tencere su ile birlikte çıkıyor. Padişah soruyor: Bre soytarı, bu nedir? Soytarı boynunu büküp karşılık veriyor: “Efendimiz, bu sade suya tirit, elden gitti Girit!” Gezekalın... rada gidilecek olan her neresi ise hiçbir zaman uzak değil. Kanallar üzerinde kurulu bulunan binden fazla köprünün her birinin ayrı bir güzelliğini görmek büyük bir şans. Özellikle Amstel üzerinde bulunan Slender Köprüsü ise tarifi imkansız bir güzellikle aydınlatılmış ve kenti bir masallar diyarı haline getirmiş. Dar ve karışık sokaklarında kaybolmanın insanı mutlu ettiği bu kenti tanımanın bir başka yolu ise kanal turu yapmaktan geçiyor. Birçok firma tarafından organize edilen özellikle akşam saatlerinde, güneşli bir günde yapılan turlarda, kentin zemininin tamamen kum olmasının bir neticesi olarak kanal kıyılarındaki evlerin eğik duruşlarını gözlemlemek mümkün. Amsterdam’da birçok cadde araç trafiğine kapalı. Ayrıca Amsterdam, pazar alışverişleriyle de oldukça ünlü bir kent. Özellikle Waterloo Meydanı‘nda kurulan bitpazarında, oldukça ilginç ve bir o kadar da değişik ürünleri, elektronik eşyalardan, tahta ayakkabılara, çiçeklere, ipek dokumalara kadar aranılan birçok ürünü, bir arada bulabilmek mümkün. Amsterdam alışılmışın dışında, kırmızı fenerli bir kent. Burada olanları yadırgamak yerine, kentin bohem ama bir o kadar da kuzeyli soğuk yönü ile diğer yanda ise çılgın ve fantastik yüzünü yaşamak daha keyifli. suat.simsek@isbank.net.tr