Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KORSİKA ADASI 25 çelenk bırakıp saygı duruşundan sonra yaptıkları gösteriyle gerçekleşti. Napolyon’un evini gezmeye gittiğimizde ziyaretçi sayısının oldukça fazla olduğunu gördük. Napolyon’un 15 Ağustos 1769’da doğduğu bu ev 1923’de aile tarafından devlete bağışlanmış ve 1967’de Malmaison’a bağlı ulusal müze haline getirilmiş. Ev dört katlı, dış görünüşünü ilk taş baskı Godefray Engelmann (17881839)1805’de yaptığı siyahbeyaz gravürde görmekteyiz. Tablonun altında bina(nın dört tarafına dikilmiş akasya ağaçlarının da kuzenlerden birinin diktiği bildirilmektedir. Evin yağlı boya tablosu LeonardAlexies Dalige’de Fontenay tarafından 1849’da yapılmıştır. Bu tablo, evin salonlarına asılmıştır. Napolyon ailesinin arması 1967’de giriş kapısının üstüne şehrin bir başka yerinden sökülüp rölyef olarak yapıştırılmıştır. Tatil günlerinde buna bir Fransız bayrağı asılmaktadır. Evin içindeki kullanılan eşyalar o günkü döşeme ve süslemelere sadık kalınarak dekore edilmiş. Ayrıca eski duvar kağıtları ve mobilyalarda kullanılan motif ve kumaşlar bir odada çekmece içinde izleyiciye sunuluyor. Evde sadece Napolyon’un değil diğer aile fertlerinin de odaları, özel eşyaları sergilenmekte, çıkışa yakın ise aile ağacı izleyicilere gösterilmektedir. Napolyon’un doğduğu yatak odası, savaşlarda kullandığı kılıçlar, kitapları, yazdığı mektup veya notları, kendi özel malzemeleri, bir tutam saçı, annebaba ve kardeşlerinin resimleri, ailenin kullandığı komodin, ayna veya yazı masaları özenli bir şekilde sergileniyor. pek çok meydana ve bulvara onun adı verilmiş, heykeller ve büyük anıtlar yapılmış, hediyelik eşyalarda ve hatta pazarlarda satılan bisküvi kutularında Napolyon’un resmi görülmekte. Ajaccio’yu solurken sanki her an Napolyon’u yaşıyorsunuz Asker Napolyon’un dışında yaşadığı tutkuları ve serüvenleriyle Napolyon ve çevresindekilerin yaşamlarından etkilenen sanatçıların dünya edebiyatı ve görsel sanatlara kazandırdığı eserler de ayrıca dünya mirasları arasındadır. Korsika’ya olan gezimize denk gelen Napolyon’un ölüm gününde, törenleri izleyip ve doğduğu evi gezerek izlenimlerimizi Cumhuriyet okurları ile paylaşmak istedik. Törenler Napolyon anıtlarına o günkü giysi ve silahlarla donanmış askerlerin FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi@lutfiozgunaydin.com UMUT KOYU BABAKALE Babakale, Türkiye’nin en batı noktası; dolaysıyla Asya kıtasının da en batısı… Çok güzel bir balıkçı kasabası… Toprağın bittiği, yerde Ege başlıyor. Mitolojinin kahramanlarına doğru uzanıp gidiyor masmavi sular. Balıkçıların barındığı liman daha bitmemiş. Taşlarla küçük sığınma koyları yapılmış. Öylesine güzel öylesine doğal ki… Burada dolaşırken fotoğraf çekerken onlarla karşılaştım. Kendilerine ait olduğunu söyledikleri koyda, “Balıkçılık” oyunu oynuyorlardı. Öylesine gerçek öylesine sahiciydi ki gördüklerim. Onlarla uzun uzun konuştum. Küçük bidonları kesmişler kayık yapmışlar. Ağları var. Ağ serpip balık çekiyorlar denizden. Ağların içindekiler aslında onların umuduydu. Önce beraberce, oyun oynadıkları kıyıya ad verdik “umut koyu” olsun dedik. Sonra gelecek için istemlerini dinledim bir bir.Hepsi balıkçı olmak istiyordu. Birisi futbolcu olmak için, ertesi gün Çanakkale Dardanel Spor’un seçmelerine katılacağını söylüyordu. Uzun uzun izledim umut koyundaki balıkçılık oyununu. Bir fotoğrafçı ne yapar, deklanşöre basar sürekli. İyi bir kadrajı yakalamak için çalışmaktan başka çaresi yoktur. Elimizdeki makine de çektiklerimizi de görüyorsak, çevirir bakar yeniden çekeriz. Siz de böyle ortamlarda aynısını yapın. Durun, çekimi yapın, bakın ve yeniden çekin. En iyisini en kusursuzunu buluncaya dek.