27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AZERBAYCAN 19 bul edilir. Selçuklu izleri taşıyan Şirvanşahlar Sarayı‘nın 15. yüzyıldan’dan kalan binaları arasında Divanhane, Şah Camii, Şark Kapısı, Şirvanşah ailesinin türbesi ile Key Kubad Mescidi’nin ve Saray Hamamı‘nın kalıntıları gezilmektedir. İçeri Şeher’i çevreleyen surların dışına çıkınca, 11411209 yılları arasında yaşayan, Azerilerin Mevlana’sı; Nizami Gencevi (Genceli Nizami) heykeli ve cephesinde Fuzuli en başta olmak üzere 6 yazar ve şairin heykeli bulunan Nizami Müzesi yer alıyor. Şehitler Hiyabanı güzel bir körfez panoramasına sahip bir tepe üzerinde yer alan, 1990’da Ermeni isyanında ve 1992’de Karabağ savaşında şehit olan Azerilerle birlikte, 1918’de Azerilere destek için gelen Türk Kafkas Ordusundan şehit olanların yattığı bir mezarlık. Sekiz milyon nüfuslu Azerbaycan’ın 2 milyon nüfuslu başkenti Baku, dil sorunu olmadan gezilebilecek ender şehirlerden ve de vize sorunu yok. Daha doğrusu vize var ama havaalanında alınabiliyor. ozkantimur@yahoo.com hil Parkı (Primorsky Park) bir yeşil kuşak olarak kilometrelerce devam eder. Park içinde yürümeye devam ederken karşımıza 12. yüzyıl eseri Kız Kalası (Kız Kulesi) çıkacak. 27 metre yüksekliğindeki ve 150 basamakla çıkılan kuleden Pazar Meydanı ve buradaki kervansaray ile Hacıbani Hamamı kalıntıları görülebilir.Baku, Opera’sı, tiyatroları, konser salonları, müzeleri, üniversiteleri ile bir kültür şehri olduğu kadar neredeyse bin yıllık tarihi bir şehir. Bu tarihi şehrin en eski kesimi; surların çevrelediği dar sokakların ve ahşap balkonlu taş evlerin dikkat çektiği İçeri Şeher’dir. Halı mağazalarına, butik otellere veya restoranlara dönüştürülmüş tarihi binalar arasında Lezgi Mescidi (1169), Cuma Mescidi (1899) ve Şirvanşahlar Sarayı, İçeri Şeher’in en önemli eserleri ka FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi@lutfiozgunaydin.com FOTOĞRAFTA İLİŞKİLER Asos’a inerken yol kıyısında karşılaştık onunla… Elindeki yünden ördüğü küçük hediyelik çantaları her gelen geçene gösteriyordu… Arabalarını yol kıyısına park edip Asos’a inenler şıklık yarışı içindeydiler… Yaz giysilerinin en güzellerini en renkli ve çekici olanlarını giymişlerdi. Asos’un küçücük kıyısında bir iki günlük tatilin keyfine kaptıracaklardı kendilerini. Köylü kadın ekmek derdindeydi. Önce küçük bir alış veriş yaptık. Fotoğrafının çekilmesini pek istemiyordu. Sonra konuşmaya başladık… Asos ile Gülpınar arasındaki köylerden olduğunu söyledi. Eşi koyunları otlatmaya götürmüş kendisi de, ördüğü hediyelikleri satmaya gelmiş. Çok heyecanlı, elindekileri satmak istiyor, onun için çırpınıyordu. Biz yol kıyısından denizi izlerken onunla konuşmamızı sürdürüyorduk. Eşime içini döktü. “Bugün bir çuval un almam gerek. Bir çuval un da 47 yeni lira, kaç gündür bu parayı tamamlamaya çalışıyorum.” Bu sözler bizi çok etkiledi denizin mavisinin önünde, kıyıdaki yazlıkçıların cıvıltısının yanında bir çuval un için çırpınan kadını daha bir içten dinledik. Bir çuval un alabilmesi için bir çanta daha aldık. Eşim onunla söyleşirken bu fotoğrafı çektim. Bu fotoğrafı yayımlamak için izin aldım kendisinden. Asos’ta bir çuval un hikayesi ve tüm renkleri ile soylu bir Anadolu kadınının fotoğrafını arşivime ekledim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle