Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MUŞ Burası Muş’tur yolu yokuştur Yazı ve fotoğraflar Murat Gülderen Doğu Anadolu’nun türkü tadındaki kenti bir yandan tarihsel güzellikleriyle ön plana çıkarken, öte yandan laleleriyle göz kamaştırıyor. Türklerin Anadolu’ya geçiş noktası kimliğini barındıran Muş, zamana meydan okuyor. “Burası Muş‘tur, yolu yokuştur, giden gelmiyor acep ne iştir” Huş mu yoksa, Muş mu olduğu uzun yıllardır tartışılsa da, türkünün hayatımızdaki vazgeçilmezliği yerini koruyor. Bir buçuk saatlik uçak yolculuğun ardından kentle buluşuyoruz. Güneydoğu Toroslar’ın esintisi çarpıyor ilk olarak suratımıza. Pastoral bir manzara çıkıyor karşımıza. Yeşillik, otlayan koyunlar… Malazgirt ve Muş 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Savaşı, tarih sınavlarında en çok karşımıza çıkan soruların başında geliyor. “Savaş sonrası, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenen Selçuklu hükümdarı Alparslan, Anadolu kapılarını Türklere açtı“ cümlesi belleklerimizde yerini koruyor. Kent turuna başlamadan önce, adını sıkça duyduğumuz Malazgirt’in yakınında olmak ayrıca heyecan veriyor bize… Türklerin Anadolu’ya geçişinde tarihsel misyon üstlenmiş kentte başlıyoruz gezmeye. Kimi zaman Urartu, kimi zaman Sasani, çoğu zaman da Osmanlı izlerinden atlayarak yolumuza devam ediyoruz. Yemen’e gidip dönmeyenlerin hüznü sinen sokaklarda yolumuzda ilerlerken, Yıldızlı Han çıkıyor karşımıza. Tarihe daha fazla direne meyip bir bölümü yıkılan Yıldızlı Han’ın ardından bu kez yollarımız Alaaddin Bey Hamamı‘yla kesişiyor. 18’inci yüzyılda kenti yöneten valinin adını taşıyan hamam, günümüzde kullanılmaya devam ediyor. Doğal afetlere yenik düşen diğer iki hamam olan Güllü ve Dere Hamamları‘nın ise sadece adı yaşıyor günümüzde. Muş‘u “bir köprü kenti” diyerek betimleyenler haksız sayılmayız. Kentin 10 kilometre dışında MuşVarto yolu üzerinde Murat Irmağı Köprüsü, Malazgirt girişindeki Hatun Köprüsü, Selçuklu mimarisinin geleceğe uzantısı gibi duruyor. 143 metre uzunluğunda, 4 yüz 77 metre genişliğinde olan Murat Irmağı Köprüsü’nün yüksekliği 18 metreyi buluyor. 12 gözlü bu köprü de, Hatun Köprüsü de günümüzde kullanılıyor. Bunlar Muş‘un tarihsel ve kültürel zenginlikleri… Peki günümüz fotoğrafında Muş‘ta neler var?… Aslında geçmişin zenginliğine tezat, Muş‘ta bugün fakirlik var. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1924’de il olan Muş‘un yüzölçümü 8 bin 196 kilometrekare…. Beş ilçesi, 22 beldesi ve 188 mezrası olan Muş‘un merkez nüfusu 67 bin 927, genel nüfusu ise 453 bin 654. 2003’te Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan araştırmaya göre Muş‘un sosyoekonomik gelişmişlik açısından 81 il içerisinde en sonda yer alması doğrusu talihsizliğinin en basit göstergesi… Muş halen kişi başına düşen milli gelir açısından da en sonlarda olan ilimiz… Muş halkının yüzde 84.5’i tarımla uğraşıyor. Biraz da hayvancılık var. Bölgeye göre önemli ovalar ve akar