22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 BREZİLYA BREZİLYA 9 Yazı ve fotoğraflar Şeref Pınarcı üney Amerika’da Peru’daki And DağG ları’ndan doğup doğuya doğru 6 bin 500 kilometre yol kat ederek Atlas Okyanusu’na dökülen Amazon Nehri’nin taşıdığı su miktarı Misisipi, Nil ve Yangtze nehirlerinin taşıdığı suların toplamından daha fazladır. Tüm dünya nehirlerinin taşıdığı suyun yaklaşık yüzde 2025’ine sahiptir. Yağmur mevsiminde saniyede 300 bin metre küp debisi, 350 bin kilometrelik alanı sularla kaplaması, kurak ve yağışlı dönem arasındaki nehrin yükseklik farkının 10 metreyi geçmesi ve suladığı alanı olan Amazon Havzası’nın büyüklüğü, denize döküldüğü Brezilya’nın Atlas Okyanusu kıyılarında genişliğinin 300 kilometreye varmasıyla da gerçekten de büyüktür. Peru, Kolombiya, Ekvador ve Brezilya’dan geçen, genişliği 11 ile40 kilometre arasında değişen ve sekiz ayrı büyük nehrin beslemesiyle oluşan bu devasa büyüklükteki Amazon’a Nehir Denizi de denmekte. Brezilya’nın en yüksek noktası Neblina Doruğu dışında denizden 100 metreyi geçen bir yükselti ile karşılaşılmaz ve bölgenin büyük kısmı yağmur ormanlarıyla kaplı. 70 günlük Latin Amerika gezimin Amazon ayağı Brezilya’nın Rio de Janeiro’sından beş saat süren ülke içi uçuş ile ulaştığım Manaus’ta başladı. Amazonların en büyük sanayi ve liman kenti, ormanın daha içlerine ya da doğuya okyanusa doğru yolculukların da merkezi. Bir gün konaklamamdan sonra iki günlük balta girmemiş. Amazon içlerine bir Arjantinli, bir Amerikalı ile birlikte Rio Negro’yu hız teknesi ile geçtik. Nehrin ortasında siyah nehir ile karşılaşan diğer nehir soğukluğu nedeniyle birbirlerine karışamamakta ve kilometreler boyu yan yana iki ayrı renk olarak akmakta ve çok ilerlerde bir yerde birleşip kaynaşmakta. Sonrasında bindiğimiz araç ile de 4050 kilometre yol yaparak, tekrar başka bir ince gövdeli sürat teknesine binerek konaklayacağımız yere doğru, nehir suyunun yükselmesi ile su yolumuzun ortasında kalan ağaçlar arasında dans eder Amazon’un kalbine doğru gibi süratle, slalomlar yaparak yol aldık; bütün duyularımız ve ona bağlı çalışan kameramızın kayıtları ile. Elektriği olmayan ahşap barakamıza ulaştık. Yandaki baraka çevresinde yüzen küçük çocuklara hemen katıldım. Öğle yemeğimizde yüzdüğüm nehirde prinaların yaşadığını öğrenip, sonrasında olta ile onları hep birlikte avladık ve ertesi gününmönüsüne dahil ettik. Akşam üstü, iki kişinin yan yana oturabileceği genişlikte motorlu kayıklarla güneşin batışını seyredeceğimiz alana doğru yol aldık.Yolda mavi başlı yunusların arada suyun çıkışlarına şahit olsak da fotoğraflama şansı yakalayama dık. Omuzlarımızı yalayarak geçen ağaç dallarından sakınarak dar kanallardan geçip geniş bir alana geldik, gönlümüzce güneşin batışını seyrettik ve dondurduk. Amazonun kalbindeyiz. Havanın kararması ile aynı dönüş yolunu rehberimizin elindeki cılız fener ile bulup bulamayacağı endişesini hepimiz duyduk. Bu labirent gibi sığ sular arasından geçerken, suyun içine girerek yakaladığı 60 santimetre boyundaki timsah yavrusunun zorunlu poz verişinden sonra barakamıza dolunay ışığı eşliğinde ulaştık. Türkiye’de olduğum sarı hummatetanoz ve çocuk felci aşılarına rağmen dışarıdaki tuvaletin içinde gördüğümüz akrep ve türlü hayvanlar ile gece karşılaşmamak için gece tuvaletimizin gelmemesini dileyerek, endişeyle yattık… Her tarafımıza sinek kovucuları sürdükten sonra, ama bir kulağımızın üzerine… Duyduğumuz herhangi bir ses ile haşarat kovucu spreyleri tekrar her yanımıza sürerek sabahı zor ettik. Bu son günümüz, tekne ile yarım saatte ulaştığımız, dört saat sürecek yürüyüş parkuruna ulaştık. On kişilik gurupta, hepimiz bunun bizler için düzenlenmiş turistikkolay bir parkur olacağını düşünmüştük; yanılmışız. Kimi zaman elindeki palayla bitkileri keserek bize yol açtı rehberimiz, bitkiler, hayvanlar hakkındabilgiler verdi. Safari tadında bir yürüyüş yaptık, içimizden birinin böcek yutması ve beni bir arının sokmasına rağmen, hepimiz terden sırılsıklam ama tebessümle döndük. Dün yakaladığımız prinaların da olduğu öğle yemeğimiziyiyerek Manaus şehrine döndük. Kıtanın ortasındaki Manaus kentinden doğuya Atlas Okyanus’u kıyısı Belem’e kara yolu yok. Uçak ya da tekne seçeneğinden ben tekneyi seçtim. Ama bu bildiğimiz teknelerden değil, konaklamanın sadece hamaklarda yapılabildiği, yavaş, sakin, 24 saatinizin hamak ya da güvertede güneşlene rek, kitap okuyarak, sohbet ederek geçirebileceğiniz, yemeklerinin sizi çokta memnun etmeyeceği, biraz sıkılabileceğiniz bir tekne. Bazen çok dar bazen de bir deniz gibi geniş nehir üstünde, iki tarafımızın da ormanahşap evlerkayıklı insanlar ile görsel şölene dönüştüğü, teknemiz hareketliyken attıkları kancalarla bize bağlanıp satış yapan tekne adamları, durduğumuz limanlarda teknemize girip bizlere değişik tatlar sunan satıcılar, akşam Brezilya popüler müziklerinin çaldığı bar ve içilen değişik içecekler ve yapılan sohbet farlılıkları dinlemenin zevkini veriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle