Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 RİZE suyu böbreklerdeki kum taşlarının düşmesine yardımcı oluyormuş. Tam tepede tulum şovla karşılandık çay içtiğimiz kahvede. Bir anda birbirini tanıyan tanımayan insanlar halka olup, başladılar horon tepmeye. Çok hoş bir görüntüydü. Sisler Ayder’i içine alıp kaybediyordu. Aşağıya doğru yürüyüşe başladık. Yine hediyelik eşya dükkanlarında satılan Rize bezi, Ayzer balı, puşi gördük çok sayıda. İki katlı pansiyonun balkonunda oturan sevimli amca niyetimizi anladı “buyurun, gezin” diye nazik bir şekilde davet etti bizi pansiyonuna. Salonda yer sedirleri, kuzine soba, bir kenarda mutfak, pencereden muhteşem Ayder manzarasını gören yatak odaları ile pansiyon çok hoşumuza gitti. Aşağı doğru inmeye devam ederken “kuşpuni” yazılı bir ev dikkatimi çekti. Lazca’da “kuş yuvası” anlamına geliyormuş. Kemerli Osmanlı taş köprüsü Timisvat çok yakışmıştı Fırtına deresinin üstüne. Burada çay molası verdik. Yanında sıcak mısır ekmeği ikram ettiler bize. Ayder’in bol oksijenli havası bizi acıktırmış olacak ki çok iyi geldi doğrusu. Çisil çisil yağmur altında, Ayder gezimizin sonuna yaklaştık. O gece yağan yağmur, hiç görmediğim kadar şiddetliydi. Camdan baktığımda bir santim ötesi bile gözükmüyordu. Ertesi sabah yağan yağmur ve kapalı havanın etkisiyle deniz çamur gibiydi. Bir türlü maviliğini göremeden Karadeniz’in ayrılmak zorunda kaldık.