Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 12 İÇ ANADOLU AŞK YAĞMURU Yeni Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay... Daha önceki yazılarımızda turizm sektörünün “Nasıl bir turizm bakanı” beklentisi içinde olduğunu yazmıştık. Kültür ve Turizm Bakanı’na yapmış olduğumuz ilk ziyaretteki konuşmalarından hem kültüre, hem de turizme umut veren bir üslup kullandığını ve kişisel yaşam tarzından dolayı her iki konuya da son derece büyük katkıları olacağı izlenimini verdi. Ne ölçüde serbestlik içinde hareket edebileceğini veya etmesine izin verileceğini bilmek şimdiden olası değil. Ancak bakanlık koltuğuna oturduğu bu birkaç hafta içinde bakanlıktaki havanın hemen değişmiş olduğunu görmek mümkün. Bakanlık personeli rahat bir nefes almış, onun bunun adamı muamelesi ortadan kalkmış, birbirleriyle konuşmayan bürokratlar selamlaşır olmuş, bilgi birikimi yüksek ve konusunun uzmanı olmasına rağmen önceki dönemde kızağa çekilmiş olanlardan bazıları yerine dönmüş, kısacası ilk izlenimim bu; bakanlığın yeni bakanımızın liderliğinde kendi içinde uyumlu çalışacağı yönündedir. İnşallah bu tespitimizde yanıldığımızı ilerde görmeyiz. Sektörümüze, “hoş geldiniz” ziyaretinde randevu saatine dakika dakikasına uyarak bizlere karşı takındığı nezaketi algılamamış olmak mümkün değil. Neleri özlemişiz meğer, normal olanı bile artık olağanüstü görmeye başlamışız. Daha göreve gelir gelmez bir heykel tartışması almış başını gidiyor. Antalya’nın Kemer ilçesinde bir “Aşk Yağmuru”… Neleri tartışıyoruz bakar mısınız… Heykelde bir adam bir kadına sarılmış ve havaya kaldırmış. Bu “müstehcenlik” birilerini rahatsız etmiş. Belediye başkanına muhalif olanların hepsi için bulunmaz bir fırsat. “Müstehcenlik” konusunu işleyerek gerçek yüzünü ve niyetini göstermeden çamur atmak. Cansız bir heykelin bu duruşuna itiraz edenlerin niyeti başka, siyasi niyetlerini dışa vurmak için kullandıkları bir kalkan. Çünkü yaşadıkları ilçede heykel olarak değil, “canlı” olarak her gün yüzlerce sarılmaları, mutluluk öpücüklerini ve güneşlenen çıplak bedenleri görmekteler. Üstelik de bu insanlardan para kazanarak, evlerine ekmek götürebilmekteler. İnsan bindiği dalı keser mi hiç? Keser, keser hem de o biçim keser… Peki kesilmesini seyredenler, kesenler kadar suçlu olmayacaklar mı? 80 bin turistik yatak kapasitesi bulunan Antalya’nın Kemer bölgesinde artık Almanya, Belçika, Hollanda gibi batı Avrupa ülkelerinden turist gelmiyor. Bu ülkelerde faaliyet gösteren tur operatörleri, muhteşem Toros Dağları’nın eteklerinde yer alan bu ilçemizden çoktan çekildiler. Binilen dallar kesile kesile kaldı yalnızca Rus turistler. Bu ilçemiz turizmden geçinmekte ve şu anda yalnızca Rus turistlerle ayakta durabilmekte. Ne kadar tehlikeli değil mi? Tek bir ayak üstünde durmaya çalışmak. Ama olsun, şu anda Kemer’de daha önemli bir sorun var. Heykel bir kere “müstehcen”… Her şey dahil sisteminden dolayı değil, turistler onun yüzünden otellerden çıkmıyorlar, ya heykelle burun buruna gelirse? Kent merkezine cazibe kazandırmaya çalışan Belediye Başkanı Hasan Şeker’e bir önerim var: Dünyadaki her turistik merkez bir imaj ile ün yapmaya çalışır, kimisi merdivenleri ve çeşmeleri, kimisi film festivali, kimisi kulesi ile… Kemer’in küçük büyük her meydanına, özellikle Batı Avrupalı ve Türk heykeltıraşlarına, “Aşk” konulu 50 heykel daha yaptırın ve dünyadaki heykelleri ile ün yapan bir turistik merkez yaratın. “Aşk Yağmuru” Kemer halkına turist yağmuru olarak geri dönsün. Aşka ve yağmura karşı çıkanlar olsa bile. Tuz Gölü ‘çöl’ olmadan Selma Y. Şahin İ. Çağrı Şahin ek çok İstanbullu deniP ze kıyısı olmayan bu kente ilk geldiğinde, karşısında mavi renkte, ışıldayan bir manzara göremeyince sıkışmış hisseder kendini. Kentin içinde, birbirine paralel yolları izleyip, karşısına hep birbirine benzeyen resmi binalar çıktıkça da “burada gezilecek yer yok” genellemesine ulaşır zihninde. Oysa Ankara da tıpkı diğer kentler gibi biraz emek, biraz merak ve biraz istek bekler keşfedilmek ve sevilmek için. Güneye doğru yol alırsanız sizi orada bekleyen şaşırtıcı güzellikte bir yerle karşılaşırsınız. Bu yer Tuz Gölü’dür. Sıcak bir ağustos günü bir buçuk saatlik bir motosiklet yolculuğunun sonunda Şereflikoçhisar’a vardık. Keyifli bir yolculuğun ardından, yolun sağ tarafında beliren göz kamaştırıcı Tuz Gölü’ne gelince uçsuz bucaksız bir beyazlıkla karşılaştık. Sanki kar yağmış! Yol üzerinde gördüğümüz “Tuz Gölü giriş” yazılı tabelayı izleyip otoparka giriyoruz. Sonra göle, ama göl derken bile insanı şaşırtan alana, doğru yürümeye başlıyoruz. Tuz Gölü’nü görene kadar, büyük bir yanılsama içinde olduğumuzun farkında değildik. Aslında, suyu tuzlu bir gölle karşılaşacağımızı sanıyorduk. Ama sanki az önce bir