Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İÇ ANADOLU 13 uzay aracından aya inmişsiniz hissini veren, göz alabildiğine beyaz bir düzlükle karşılaştık. Göl o kadar kuruydu ki üzerinde yürüyebiliyorduk. Yürümeye başlayınca hissettiğimiz ilk şey içimizin titremesi. “Tuz beyaz, kar da beyaz; o zaman ikisi de üşütür” diyor beynimiz. İlk adımlar ister istemez temkinli, her an kara batacağız sanki. Ama öyle bir şey olmuyor ve biz duruma alışıyoruz. Gölün çevresinde kuru lu tuzlalardan birine yaklaşıyoruz. İçeriye girdiğimizde tuzdan küçük tepecikleri görüyoruz, gözlerimiz kamaşıyor. Burada, yol kenarlarında büyük ve derin su birikintilerini çeviren tuz daha çok buz etkisi yaratıyor. Kar, tuz, buz efektleri içinde gidip gelirken yavaş yavaş gün batmaya başlıyor. Artık dönme zamanı, göz kamaştıran beyazlık yerini pembekızıla bırakıyor ve biz tekrar yola koyuluyoruz. Göl her yıl küçülmekte, küçüldükçe de etrafını kuraklaştırıp çölleştirmekte. Son kırk yılda yarı yarıya küçüldü diyor bir gazete haberi. “40 yıl önce 260 bin hektar olan göl, şu anda 131 bin hektar olarak görünüyor”. Belki bizim coğrafya derslerinde Tuz Gölü adıyla öğrendiğimiz bölgeyi, çocuklarımız Tuz Çölü diye adlandıracak gerçekten. İyisi mi siz henüz tamamen çölleşmeden gidip görün.