Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEZEKALIN Mustafa Balbay [email protected] YEMEN’DE KADIN OLMAK! Bu sütunlarda Yemen’le ilgili çok şey paylaştık. Hudeyde’ye gittik; Osmanlı askerlerinin Yemen’le ilk tanıştığı yer olarak... Aden’e gittik; Yemen’in Hint Okyanusu’na açılan kapısı olarak... Gat meclislerine katıldık; Yemen’deki günlük yaşamın parçası olarak... Bu gezilerimizin tümünün ortak bir yanı vardı: Kadın yoktu! Neden olsun ki... Yemen’de kadın deyince akla ister istemez ilk gelen şu oluyor: Baştan aşağı tümüyle kara çarşaflı, hareket halindeki canlılar. Hiçbir yerleri görünmüyor. Kadınların fotoğraflarının dahi yayımlanmasına izin verilmiyor. Başkent Sana’daki bir döviz değişim bürosundaki görüntü olayın boyutlarını tümüyle ortaya koymaya yetiyordu. Üzerinde kadının olduğu bir Avrupa ülkesi parasının fotoğrafını sansürleyerek asmışlardı. Büro, hangi ülkenin parasının nasıl olduğunu gösteren bir pano hazırlamış ama, paranın üzerindeki kadınların başını örtmüş! Yemen’de bugün okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 63, kadınlarda yüzde 23... Böyle bir ülkede kadın haklarını arttırmak isteyen bir kadın tanıdım. Adı, Raufa Hasan. O dönemdeki Yemen Büyükelçimiz Sanlı Topçuoğlu aracılık etti. Raufa Hasan’ın en büyük sevinci şuydu: “Okullarda karma eğitimi başardık...” Daha önce kızlar ve erkekler eğitimin tüm aşamalarında ayrıymış. Ortak yapmayı başarmışlar! Raufa Hasan, yaşamak için başını örtmek zorunda. Kara çarşaf yerine sanki aksesuar gibi duran, başına göre özel hazırlanmış örtüyü kullanıyordu. Türkiye’den geldiğimi öğrenince hemen Yemen’den Türkiye’ye dönmeyenlerden biriyle ilgili anısını anlattı: “Halamın kocası Hamit Rüştü amca Osmanlı döneminde burada kalıp dönmeyenlerden. Çocukları o kadar çok severdi ki, uzun giysisinin iki kocaman cebinde şekerler, bozuk paralar bulundururdu. Çocuklar onu görünce hemen koşarlardı, etrafını sararlardı. Ömrünün sonuna doğru yatalak oldu. Yatağını pencerenin kıyısına koydurdu. Yine günün belli saatlerinde oradan çocuklara şeker, bozuk para atmayı sürdürdü... Arada bir yatağından doğrulup çocuklara gülümseyerek bakıyordu. Ama çocuklar onu görmüyordu.” Yemen’de bu tür öykülerden çok var. Raufa Hasan, Türkiye’de Tansu Çiller’in başarısını bildiklerini söyledi. İlk kadın başbakan olarak sevindiklerini anlattı. Yemen dönüşü, birkaç ay sonra Raufa’nın neler yaptığı öğrenmek için aradım. Şu yanıtı aldım: “Kökten dincilerin baskılarına dayanamadı. Ülkeyi terk etti!” Gezekalın! ni adresi Bekilli, tüm lavaracı gezginlerin uğrak yeri olmaya aday! Bekilli’nin güney doğusunda Ören bölgesinde antik Baküs kenti vardır. Bu isim zamanla Bekilli olarak değişmiş olabilir. Fakat araştırmalarda bu şehrin adının Pepuza çıkması bu tezi zayıflatmıştır. Şarap içenlere Bekri denir. Bekilli’de o zamanlarda da çok üzüm yetişir ve çok şarap yapılıp tüketilirdi. Bekilli ismi, Bekriili anlamından türemiş olabilir. Fakat bekri kelimesi 1600 yıllarda yaşayan Bekri Mustafa ile ilgilidir. Bekilli ismi 1530 tarihli arazi tahrir defterinde vardır. Bekilli bölgesinin toprağının da yer yer fazlaca killi olduğu söylenebilir. Kalıntı olarak bulunan küp ve çömleklerden de bu anlaşılmaktadır. Bek killi ismi zamanla Bekilli olarak değişmiş olabilir. Fatih Sultan Mehmet zamanından sonra yaya askerler bir bey komutasında ülkenin değişik bölgelerine gönderildiler. Bunlardan bir tanesi de Bekilli’ye yerleşti. Bekilli’de halen bir yayalar mahallesi vardır. Hacı Bektaşi Veli’nin müridi ve üç adamı olan Hacım Sultan adamlarını da alarak Çivril ve Bekilli yöresine geldiler. Muhtemelen bugünkü Yayalar mahallesine yerleştiler. Kendisi daha sonra Susuz’a geri döndü. Bu yüzden Bekilli’ye bölgede oturan beylerden dolayı Beğ ili adı verilmiştir. Zamanla Bekilli’ye dönüşmüş olabilir. 31 Ağustos 01, 02 Eylül 2007 tarihinde yapılacak olan 7. Kültür, Sanat, Üzüm, Sirke ve Şarap Festivali’ne katılacak şair, yazar, ressam, sanatçı ve şarap sever gezginler; şarabı şiire banmak için, Bekilli’yi seçin. Acar şarapçılar ve Lavaracı Hayyamlar, sizi bekliyor. [email protected]