22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 KUZEY AFRİKA KUZEY AFRİKA 9 Yasemin kokulu Tunus kentleri Tunus Yazı ve fotoğraflar: Yelda Baler Hammamet Hammamet otlarımızın altına yapışan Tunus çölleriB nin incecik kumunu Tunus’un kentlerine dağıtmaya başkent Tunus’tan başlayalım. 3000 yıllık tarihiyle bir yanı çöl, bir yanı deniz, bir yanı Arap bir yanı Afrikalı, hepsinin önünde yüzünü iyiden iyiye batıya dönmüş renkli bir ülke Tunus. Kuzey Afrika’nın en küçük ülkesi, buna rağmen stratejik konumu nedeniyle birçok değişim geçirmiş. Fenikeliler, Romalılar, Bizanslar, Araplar, Osmanlılar ve 1881 yılında da Fransızlar konuk olmuşlar Tunus topraklarına. Birinci dil Arapça iken ikinci dilin Fransızca olması da bu yüzden. 1956 yılında Tunus’a, Fransızlara karşı bağımsızlıklarını kazandıran lider Habib Burgiba, o dönem kendisine Atatürk ve devrimlerini örnek almış. Bir buçuk milyon insanın yaşadığı başkent Tunus’taki bulvarlar, geniş caddeler, özellikle akşam saatlerinde iyiden iyiye canlanan kafeteryalar, dükkanlar, Tunus’un batıya döndürdüğü yüzünün hoş bir fotoğrafı. Akdeniz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapması bu modernleşmede hiç kuşkusuz rol oynamış. Kentlerde kendini gösteren Osmanlı izleri ve Arap esintileri batılı yaklaşımların arasında harmanlanmakta. Osmanlı’dan kalan tarihi bir binanın yanında son derece modern binaları görmek mümkün. Batılı tarzda dekore edilmiş bir kafeteryada oturan başörtülü kızlar, parlayan nargile marpuçları yine bu sentezin küçük ip uçları. Başkent Tunus’un kültürel ve tarihsel en önemli merkezi sayılan Medina yani eski kentte, 698’de yapılmış aynı zamanda “Büyük Cami” diye anılan Zitouna Camisi’ni, şehrin ilk Osmanlı tarzında yapılmış camisi Sidi Youssef’i, 1616’ya tarihlenen Place de la Kasbah’ı, Kasbah Camisi’ni, Osmanlıların zamanında mahkumların köle olarak satıldığı Souq elBerka’yı, görebilirsiniz. Burgiba Caddesi’nin tam ortasında, etrafı palmiye ağaçlarıyla çevrili çok geniş bir yürüme alanı bulunuyor. Bu cadde üzerinde bulunan St. Vincent de Paul katedralinin mimarisi Gotik, Bizans ve Kuzey Kartaca Kartaca Tunus Afrika tarzlarının karışımı ilginç bir yapı. Medina’nın dar sokakları alışverişin de merkezi. Pazarlık yapmak her doğu ve Arap kentinde olduğu gibi şart. Sokak aralarında küçük kahveler ve şık restoranların da bulunduğu eski kentte her an bir sürpriz mekanla karşılaşabilirsiniz. Dar Bel Hadj, bunlardan biri. Ülkenin içlerini bir duman gibi saran çölün parlak sarısı kentlerde beyazla dans ederken, kıyılarda denizin maviliğinde kaybolur gider. Tunus’a 65 kilometre uzaklıkta bir körfez kasabası Hammamet, beyaz evleri, güzel bahçeleri ve medinasıyla en çok turist çeken ve turizmden nasibini alan bir yer. Birkaç yıl önce gördüğüm haline oranla oldukça kalabalıklaşmış ama yine de aynı kalan özellikleri var, kıyıdaki sandalları gibi… Akdeniz kıyısı boyunca kurulu dört, beş yıldızlı oteller Hammamet’i bir tatil merkezine dönüştürmüş. Medina’nın girişinde bulunan kalenin üstünden bembeyaz evlerin ve incecik kumun Akdeniz’in maviliğine akıp gittiğini görürsünüz. Marinası, yeşil alanlar, şık otel ve restoranlarıyla YasmineHammamet Tunus’un modern turizmini de yansıtır. Hamamları, medreseleri ve mimari özellikleriyle ArapMüslüman tarzının iyi bir örneğini veriyor. Yılın her ayı yabancı ülkelerden tekneleri ağırlayan marinadan balık yemeden ayrılmayın. Tadına ilk kez baktığım balık çeşitleri, ahtapot salataları, midye inanılmaz lezzetliydi. Fenikelilerin an tik kenti Sousse, ülkenin üçüncü büyük kenti. Tunus’un en güzel yerleşimlerinden biri olan Sousse’un lüks otelleri, talasso terapi merkezleri, limanı, çarşısı, restoran ve kafeteryalarıyla son derece hareketli bir yer. Sidi Bou Said, beyaz evleri, mavi panjurları, pembe begonvilleri, nargile kokuları ve Tunus’un simgesi hediyeliklerle gerçekten masalsı bir güzellik taşıyor. Bir müzik kenti burası. Tüm evlerde bir müzik aleti koleksiyonu bulmak mümkün. Yasemin kokuları arasında yokuşu tırmanıp sağlı sollu dükkanları geçtikten sonra karşınıza gelen merdivenlerden çıkıp belki de Tunus’un en meşhur kahvesine adım atarsınız. “Cafe des Nattes”da önce fıstıklı bir çay söyleyin kendinize, sonra bir kahve yanına bir de nargile isteyin. Gün batımı saatlerinde oradaysanız bu kahveden çıkıp yolunuza devam edin. Sonunda başka bir güzelliğe Cafe Sidi Chebaan’a varırsınız ki, aşağınızda uzayıp giden manzaradan uzun süre kopamazsınız. Bu kasabanın en önemli güzelliklerinden biri de kapıları. Tunus’un renkli dünyasının güzel bir yansıması olan kapıların seramikten yapılmış küçük boy kopyalarını aldım, Akdeniz’in maviliğini getirsin diye odama. Tunus’un söylencelerini bir başka yazıya bırakalım. yeldabaler@superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle