Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLECİK 7 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr ÜSKÜP ÇARŞISI’NDA SABAH Aslında söz Üsküp’ten açıldı mı, Vardar Irmağı’ndan başlamak gerek. O üzerinde kurulu güzelim köprüyle birlikte... Irmak yolculuğunu bir başka sefere bırakıp, Üsküp Çarşısı’na girelim. Üsküp’ün eski Osmanlı çarşısının da Vardar’dan kalır yanı yoktur. Ana cadde yatağı, yan kollar, biriki katlı binalar, güzelim ön vitrinler... Balkan yolculuğumda “ahh ayrılmasam” dediğim yerlerin başında Üsküp geliyordu. Her yönüyle doyurmuştu beni Üsküp... Zaten daha Selanik treni Üsküp’e varırken mırıldanmaya başlamıştım: Bende yürek küp küp Az sonra Üsküp... Üsküp, İstanbul ve Bursa’dan sonra en çok Osmanlı eserinin bulunduğu kent... Burada, Osmanlı’nın yönünün Balkanlar’a, yani Batı’ya olduğunu görerek duyumsuyor insan. Üsküp sabahlarında kahvaltı keyfi bir başkaydı. Çarşının ortasında yürürken yeni yeni açılan dükkanların kepenk sesleri insanı defalarca uyandırıyor! En erken açanlar da börekçiler... Hani parmaklarımı da yedim desem, yeridir. Çoğu kez böyle bir sabah kahvaltısından sonra öğle yemeği istemedim. Balkan sözcüğü Türkçe. Sıradağ anlamına geliyor. Sıradağ ama, öyle bildiğimiz sıradan sıradağ değil. Eğer gövdesinde, zirvesinde, eteklerinde ağaçlar, meyveler, ormanlar varsa o sıradağın adı Balkan. Değilse başka... İşte Üsküp de o sıradağların bereketini kilerine yerleştirmiş. Her gelene mütevazı tavrıyla ikram ediyor. Üsküp Çarşısı’nın börekçileri aynı zamanda çarşının habercileri. Ne var ne yok, onlardan öğreniyorsunuz. Hele aynı yere ikinci gün gidince, adınız da konmuş demektir: Bizm oğlan! Çarşının esnafı arasında Balkan dokusunun her rengi var. Tümü bir arada yaşayıp gidiyor. Arada kırgınlıklar da yok değil. Onu da fazla gizlemiyorlar. Kırgınlıkların tuzunun biberinin etnik köken olduğunu görmek beni üzmedi... Ama baskın olan bir arada yaşama kültürüydü. Zaten börekçinin her telden müşterisi bunun göstergelerinden biriydi. Yolunuz Üsküp’e düştüğünde Vardar Irmağı turundan dev ağaçların altındaki kafelere, bugünkü modern Üsküp caddelerinden Türk evlerine kadar her yeri görmelisiniz. Birini görüp ötekini ihmal ederseniz gönül koyar... Mola niyetine de börekçiler sizi bekliyor. Haa çok sıcakken yemeyin... Yok yok midenize oturacağından değil, iştahınızı azaltacağından! Gezekalın... Hagios Georgios Kilisesi Karpuz Festivali” var. Sakarya Nehri Vadisi’nde yer alan Osmaneli’nden, İstanbulEskişehir karayolu ile İstanbulEskişehirAnkara demiryolu geçiyor. Bilecik’e 34, Eskişehir’e 106, Adapazarı’na 72, Kocaeli’ne 110, İstanbul’a 202, Bursa’ya 104 kilometre mesafede. Osmaneli’nde yöreye özgü sucuk ve köftesini yiyebileceğiniz yerler; Akdeniz (0.228 461 58 28) ve Murat ızgara (0.228 461 61 81) salonları. Hürriyet Caddesi’nde bulunan her iki işletmede de sucuklar ve köfteler, Osmaneli’ne özgü yapılıyor. Başka bir lezzet durağı Kaptanlar Yemek Restoran’ı. Kaptanlar’da, Erol ustanın hazırladığı yöresel Osmaneli yemeklerini yiyebilirsiniz. Desti kebabı, kağıt kebabı, Osmaneli güveci bunlardan bir kaçı. 400 yıllık bir konağın bahçesinde evin hanımının hazırladığı geleneksel yemekleri tatmak isterseniz Yanık Konak’a uğrayın. Osmaneli’nin ünlü samsı tatlısını burada yiyebilirsiniz. (0.228 461 41 61) Osmaneli Mantı Salonu’nda, Selahattin usta ve eşinin hazırladığı piruhi ve yöresel mantıyı yemeden dönmeyin derim. (0.228 461 22 99). Yemekten sonra seramik süsleme ustası olan Ethem Düzkan’ı ziyaret etmenizi öneririm.(0.543 543 57 40). Etem usta eserlerini, Hürriyet Caddesi’ndeki evinin üst katında bulunan küçük atölyesinde yapıyor, satın almak isterseniz Osmaneli Belediyesi’ne uğramanız gerekli.