Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TURİSTİK SÖYLEŞİ 15 İstanbullular, İstanbul’u tanımıyor Abdülkadir Yücelman ültür turizmini ülkemizde ilk K başlatan Fest Travel’in Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Pekin ile kültür turizmini konuşacağız. 19 yıl önce başlamış kültür turlarına. Haliç turu ile başlayan kültür gezilerinin ilkine Hasan Pulur ile Altan Öymen de katılmış. İstanbul’da 35 bin kişiye belirledikleri 90 kültür noktasını günü birlik gezdirmeye devam ediyorlar. “Prag ve Paris de kültür kentleri ama 45 noktadan fazlasını çıkaramazlar” diyor Faruk Pekin, sonra da “neden kültür turizmi” sorumuzu yanıtlıyor. “Kum, güneş, deniz turizmi sürdürülebilir değildi. Bu özellikler başta Akdeniz ülkelerinde olmak üzere dünyanın her yerinde var. Ama kültür denilince Avrupa ile Asya arasında köprü olan Anadolu’muz dünyanın en büyük birkaç açık hava müzesinden biri. Kültür turizmi doğal ve tarihsel kültür varlıklarını, kültürel etkinlikleri, güncel sanat eserlerini, kimi sosyoekonomik olguları gezginlerin hizmetine sunan bir turizm anlayışı. Ayrıca tarihsel değil günceli kapsayan bir terimdir” Günceli kapsayan terimin kapsamında yok yok. Tarihsel kültür varlıkları, ören yerleri müzeler, anıtsal yapılar, mimari örnekler, resim, heykel, film, fotoğraf, gibi güncel sanat eserleri, festivaller konserler sergiler etnografya, endemik flora, fauna, mutfak, dinsel motifler, özetle, her türlü kültür bu turizmin ana ürünleri. Kültür turizminin kitle turizmine yaklaşımında ise kapsam daha da genişliyor. Macera, deniz ve alternatif turizm kapsamındaki geziler genellikle her şey dahil sistem içinde gerçekleşiyor. Ancak Pekin’in şu uyarısına dikkat edelim “televizyonda “Asmalı Konak” dizisindeki konağı görüp dönme, Pamukkale’ye gidip bir kaplıcada kalmak, Kapadokya’nın tek bir noktasına yapılacak her gezi kültür gezisi sayılmaz” Faruk Pekin’i hem şaşırtan hem üzen nokta, İstanbulluların, İstanbul’u tanımıyor olması. “Dünyada hiç bir ören yeri, müzeler, doğal ve tarihi miras, dışarıdan gelen yabancıların ilgisi ve onların getirisi ile korunamaz. Kültür turizmi denildiğinde ana hedef o kentte, o ülkede yaşayanlar olmalıdır. 2005’te Topkapı Sarayı’nı gezenlerin yerlisi yabancısı dahil hepsi 768 bin, Londra’da New York’ta bu sayı yedisekiz milyondur. “Her şeyden önce kent bilincinin yaygın olması gerekir” derken kültür gezilerinin kurucusunun duygularını çok iyi anlıyoruz. Sözü biraz değiştirip “her şey dahil” sistemi soruyorum, bir başka çarpıklık da orada “her şey dahil demek, turizm demek değildir. Ülkeye gelen konukların, aldıkları hizmetin bedelini vermeleri gerekir. Örneğin Butan gibi küçük bir ülkede, daha hava limanında “bize şu kadar para kazandırmalısınız. Ülkemi bedava gezdirmem” diyorlar. Ne yazık ki biz tesislerimizde deniz, kum, güneş ve her şey dahil sistemi ile yabancılara bedava tatil yaptırıyor durumuna geldik. Kültür turizmi bir anlamda yemekten içkiye tanımaktan geçer. Büyük bir mutfak kültürümüz var, yerel danslar, folklor yerel içkilerin tadılması. Bunlar kültür turizminin olmazsa olmazıdır. Soruyorum, yabancılar sadece kum, güneş, denize mi geliyor, hayır; ucuzluğa geliyor. Bu sistem para kazandırmaz. Akdeniz çanağında yoğun rekabet var, fark yaratmanız gerekir. Hizmetten ve fiyattan ödün vererek fark yaratamazsınız. Türkiye ancak kültür turizmi ile bir yere varabilir. Terör ve savaş olayları dışında kültür turizmi istikrarla ilerliyor. Kültür turizmine gelen insanlar farklıdır, daha fazla harcamayı sever, doğaya ve çevreye saygılıdır, değişik kültürleri ve değişik yaşamları tanımak ister. Turizm sektörüne sadece döviz getirecek bir öğe olarak bakılıyor, yanlıştır. Turizm bir ülkenin kimliğini yansıtır. Ancak kültürü tanıtayım derken karmaşaya düşüyoruz. Daha neyi tanıtacağımıza karar veremedik. Türkiye’deki kimlikleri uluslararası alana açmak gerekir.”