Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KONYA 11 lerce yıllık örenleri ile ünlü Karadağ’ın eteklerinde başlayan bu güzellikler zinciri Hotamış, Akgöl, Karacadağ, Obruk Platosu, Hasan Dağı, Ihlara Vadisi’nden Kapadokya’ya kadar sürer gider. Suların çekilmesi nedeniyle günümüzde yalnızca kurumuş sazlıkları kalan Hotamış Sazlığı, geçmişte yerligöçmen yüzlerce yaban hayvanına ev sahipliği yapıyordu. Yine hemen Hotamış’ın bitiminde başlayan Ereğli Sazlığı (Akgöl), yaklaşık üç yüz otuz civarında yaban hayvanına barınaklık ediyordu ama çevreye yapılan barajlar, sazlığı besleyen suların kesilmesi ve Ereğli’nin atık sularının arıtma yapılmadan sazlığa akıtılması nedeniyle Akgöl’de kısa bir süre sonra yitirdiğimiz zenginlikler arasında yerini alacak. Akgöl’den Meke Tuzlası’na doğru giderseniz Nail Okuyucu’nun yıllar önce yazdığı bu dizeler dolanır dilinize. Ketirlerin, kevenlerin altında çatlamış toprakları, kumları görürsünüz. Daha ileride kumdan tepecikler çıkar önünüze. Koyun sürülerinin iyice aşındırdığı topraklar en küçük esintide uçuşmaya başlar. 1962 yılında bu bölgede erozyonla mücadele çalışmaları başlatılmış. Günümüzde ise Karapınar Belediyesi kendi imkanları ile yeşillendirme çabasına girmiş. Karapınar’a bir saklı güzellikler cenneti dersek gerçekten abartmış olmayız. Krater gölleri, opanları, obrukları ve binlerce yıllık yer altı şehirleri ve kaleleri ile gerçek bir cennet. Karacadağ çevresinde otuz üç yer altı şehrinin tespit edildiğini belirtmek yeterli olur sanırım. Onlarca obruk ve krater gölü var Karapınar çevresinde. Meke Tuzlası’ndan başlayarak Obruk Yaylası’na kadar birer gök boncuk gibi dizilirler. Meke Krater Gölü, Acı Göl, Çıralı Göl, Zindancı Obruğu, Gongullu Obruk, Potur Obruğu, Fincancı Obruğu, Yarım Obruk, Kızıl Obruk, Akören Obruğu, Dikmen Obruğu, Meyil Gölü gibi. Ayrıca sürekli oluşum halinde Karapınar Yaylası. Sürekli yeni obruklar oluşturuyor. Karapınar, Konya’nın 95 kilometre doğusunda yer alıyor. Ankara’ya, 335, İstanbul’a 765, Karaman’a 77 kilometre. konyacali@yahoo.com FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com SİYAHBEYAZ Bodrum’un yolu, izi yokken, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) oraya sürülmüş. Birçok yazar, “iyi ki oraya sürülmüş” der. Oradan beslenip çok iyi kitaplar üretmiş. Bodrum’a önemli katkıları olmuş. Onun, Bodrum’un girişinde bir büstü var. Bu fotoğrafı büstün önünde çektim. Halikarnas Balıkçısı geçmişin içindeydi, benim torunum Zeynep ise yaşadığım o anı temsil ediyordu yani günümüzü betimliyordu. Şimdi size bu tür fotoğrafların basit olarak nasıl yapıldığını anlatacağım. Renkli fotoğrafınızı bilgisayarınız da “photoshop” programında açın, renkli bırakmak istediğiniz bölümü seçin geri kalan alan için “image” mönüsünden “mode” kısmına gelin “grayscale”ı seçtiğinizde istenen bölüm siyah beyaza dönüşecektir. Basit olarak bu tekniği size anlatmış oldum. Birçok okurdan bu köşe için elektronik mektuplar alıyorum. Güzel sözleri için çok teşekkür ederim. Fotoğraflarımı dikey seçmek zorundayım. Ben yıllardır hep böyle yazdım. Kitaplarımdaki yazılarda böyle. Bir okurum eski, siyah beyaz fotoğraflarımı yayımlamamı istiyor. Bir iki siyah beyaz fotoğrafı yayımlayacağım. Bu fotoğrafta olduğu gibi, derdim biraz düşündürmek, sevdirmektir. “Sevgiden yana” olmaya ne çok ihtiyacımız var değil mi?