22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALMANYA 13 dek bisiklet yolu olarak kullanılıyor. Yapıldığı yıllarda 130 adet olan kulenin ancak 71 tanesi ayakta. Kale’den doğru çevreye baktığınızda bir anda eski Nürnberg ve yeni Nürnberg önünüzde uzanıyor. Kaleye giderken arasından geçtiğiniz dolma tekniği ile yapılmış evleri bu sefer kaleden doru izleyebilirsiniz.Bu evler arasın GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com Dilekte bulunmak isteyen biri bu halkayı eliyle çevirirken, gerçekleşmesi ümidi ile bir dilekte bulunuyor. TURİZM İÇİN ORMAN TALANINA FREN Geçtiğimiz günlerde gazetelerde böyle bir başlık görünce şaşırmadım değil. Bu başlık insan olan herkesin en derin duygularına hitap ediyor. Doğa, yeşil, ağaçlar, bol oksijen, sağlık, romantik yürüyüşler, gezintiler, pazar pikniği, sarmalar, dolmalar. Ne güzel bir duygu. Bu yoğun çalışma temposunda hepimizin özlediği bir kaçamak. Ama gel gör ki meğer ormanlar turizm için talan ediliyormuş, oteller yapıldığı için artık nefes alamaz hale gelmişiz ve pikniğe de gidemeyeceğiz. Yeşil tamamen yok edilmiş, ağaç kalmamış. Yukarıdaki başlığı, herhalde İstanbul’da ve diğer yerlerde talan edilen ormanlar ile turizme tahsis edilen ormanları birbirine karıştıranlar yer vermiş olsa gerek. Haberin kaynağı, geçtiğimiz Aralık ayında Antalya Barosu avukatlarının Danıştay’a olan başvurusuna ve kararına dayanıyor. Danıştay 6. Dairesi orman arazilerinin turizm amaçlı tahsisine ilişkin verdiği kararda, yürütmeyi durduruyor ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne gönderiyor. Bu şu anlama geliyor: “Eğer Anayasa Mahkemesi, kararı yerinde bulursa, bundan sonra orman arazileri tahsis edilemeyecek ve kıyılarımızın çoğu bu arazi tanımına girdiği için bu yerlere otel yapılamayacak.” Bugüne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından toplam tahsis edilen devlet arazisi orman ve hazine olmak üzere 380 adettir. Bu tesislerin yatak kapasitesi ülkemizin toplam turizm yatak kapasitesinin yaklaşık yarısından biraz fazla. Türkiye’nin turizm gelirinin 17 milyar dolar olduğunu düşünürsek, 9 milyar dolarını bu tesislerden dolayı elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Tabii ki şunu da düşünebiliriz: “Para için her şeyimizi feda mı etmeliyiz.” Kuşkusuz ki hayır. Zaten burada özelleştirmeden değil, tahsisten söz ediyoruz. Yani orman arazisi satılmıyor. Belirli bir süre için kiraya veriliyor. Ancak neyi neye tercih etmemiz konusunda da doğru bir karar vermeliyiz. Şunu da unutmamak gerekir ki bu tesisler, ülkemiz turizmi için üretim araçlarıdır ve insanlarımıza iş sağlamaktadır. Konaklama sektöründe doğrudan çalışan işgücü sayısı 500 bin kişidir. Marina, yatçılık, ulaştırma şirketleri ve seyahat acentaları gibi doğrudan ilişkili kuruluşlarda çalışanlarla birlikte 800 bin kişi sektörde çalışmaktadır. Araştırmalar, turizmde bir birim doğrudan istihdamın, yan sektörlerde bir buçuk birim istihdam yarattığını göstermektedir. Yani 1 milyon 200 bin kişi. Demek ki turizmin ülkemizde yarattığı toplam istihdam 2 milyon kişi, ülkemizdeki toplam istihdamın yüzde 18’i. Neyi neye tercih etmek, sorusu burada şu şekilde karşımıza çıkıyor; orman arazisine yapılan 300 dolayında otel mi, 1 milyon işsiz mi? Doğayı, koruma, kullanma dengesi içinde insan yararına değerlendirmek en güzeli. Ne akılsızca bir koruma, ne de akılsızca bir kullanma ülkemiz çıkarına değildir. Bir çok şey kullanıldığı zaman en iyi şekilde korunmuş oluyor. Nürnberg çörekleri Eğer öğle saatlerinde Nürnberg’de iseniz 1462’den beri aynı tat, uzunluk ve ağırlık standartlarını koruyan ve hardalla birlikte yenen Bratwurst sosislerinin kokusu meydanı sar gezintisi maya başlıyor. Meydandaki tezgahlarda, tropik meyveler, aromalı çaylar, Lebkuchen denilen Nürnberg çörekleri satılıyor. Hatta bunlardan satın almak için başka şehirlerden dahi geliyorlar. Eski Nürnberg’in en yüksek yerinde kurulu olan 14. yüzyıldan kalma kale yedi sekiz metre yüksekliğinde, dört kilometre uzunluğunda. Şimdilerde surların altındaki henda Rönesans döneminin Avrupa resim sanatında Alman resmine haklı bir yer kazandıran , Alman ressam ve gravürcü Albertcht Dürer’in evi de yer alıyor. Zeppelinfield Meydanı Günün sonuna doğru yolumuzu tarihe damgasını vuran Hitler’in binlerce kişinin önünde nefret kustuğu konuşmasını yaptığı açıkhava kongre salonuna düşürüyoruz. Zeppelinfield Meydanı’na doğru ilerlerken biraz ürkek biraz da hüzünlü adımlarla ilerliyoruz. Meydanda güne hoşça kal diyen güneşin son ışıklarını izlerken tarih bir anda gözlerimizde canlanıyor. Aynı meydanda 1978 yılında Yahudi ataları için 70 bin kişi önünde Bob Dylan’ın söylediği “The times they are a changeling” şarkısı geliyor aklımıza. Buradan ayrıldıktan sonra kulaklarınızda Bob Dylan’ın sesi ve hala içinizde hüzün varsa, Nürnberg çörekleriniz ve aromalı çaylarınızı yudumlayarak hayalinizde Nürnberg’in muhteşem ortaçağ görüntüsünü canlandırın. Ve 818 Mart tarihleri arasında Nürnberg’de yapılacak 12.Türkiye/Almanya Film Festivali’ne katılmaya bakın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle