Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nunda ortaya bir çok buluntu, korunması gereken eserler çıkarılmış. Bu konuda bir müze kurulması fikri, 1933 yılında o zamanlar Hatay’da bulunan ve İskenderun Sancağı Antikiteler Müfettişi Fransız M.Claude Prost tarafından ortaya atılmış. 1938 yılı sonunda müze tamamlanmış ve ilin değişik yerlerinde depolanan eserler müze binasına taşınmış. Hatay’ın 1939 yılında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmasından sonra da çevrede yapılan kazılardan gelen arkeolojik buluntular müzeyi zenginleştirmeye devam ederken diğer yandan da yetersiz kılmış. 1970 yılından sonra yapılan eklerle müze daha genişletilmiş bu da yetersiz kalınca, 1975 yılında yeni bir ek bina daha eklenmiş. Hatay Arkeoloji Müzesi’nde Amik Ovası’nda bulunan 183 höyükten çıkarılmış Mehmet Ali Solak Mitanni, Hitit ve Asur eserlerinin ilginç buluntuları da görkemli mozaiklerin gölgesinde sergilenmekte. Onların yanı sıra Roma, Bizans dönemlerine ait olan ve Harbiye, Antakya, Aççana, Çevlik, ve İskenderun’da yapılan kazılarda bulunan sikkeler sayesinde dünyada üçüncü sırada yer alan para koleksiyonlarına sahip. Ayrıca çeşitli süs eşyaları, heykeller, lahitler ve mezarlar da müze koleksiyonlarını tamamlayan diğer eserler arasında. Özellikle 3 metre boyundaki Apollon heykeli ile 2000 yılında Antakya’da bulunan, milattan sonra 265270 yıllarına tarihlendirilen Roma dönemi Antakya Lahdinin ayrı bir önemi var. Bu mermer lahdin tüm yüzleri ile kapağı figürler ile kaplı ve çok yüksek bir sanatsal işçilik içeriyor. sengulaydingun@kou.edu.tr FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com MÜZE KENT EDİRNE Edirne gerçekten bir müze. Dört bir yanı tarihi eserlerle dolu. Camiler, köprüler, külliyeler her adımda karşınıza çıkıyor. Beyazıt Külliyesi’nden çok etkilindim. Madalyalı Külliye, mimari açıdan şaheser bir yapıt. Mutlaka gezmeli, görmelisiniz bu külliyeyi. Selimiye Camisi zaten kentin en önemli sembolü. Dört bir yanı insanla dolu. İnsanlar geçmişi ve de sanatı kucaklıyorlar burada. Muhteşem bir mabedi gezmenin huzurunu içlerine akıtıyorlar. Yurdun dünyanın dört bir yanından insanlar geliyor. Edirne’nin Meriç üzerindeki köprüleri eski çarşıları da çok güzel.Günlerce gezmek, tarih kokan sokakları adımlamak gerek. Ben Selimiye çevresinde dolaşırken, bir macuncuya takıldım. Başındaki fesiyle, geçmişi simgeleyip geçmişin tatlarını sunuyordu. Renk renk macunlarını isteyenlere uzatıyordu.Tarih kokan kentin geçmişinden gelen tatlarla yaşlılara nostalji yaptırıyordu. Burada yine insan ve mekan birlikteliği var. Bazen böyle geniş tutarak mekanın çevresindeki diğer insanları ve objeleri de görebilirsiniz. Eğer başarılı olursanız fotoğrafınız zenginleşir. (Nikon F 90 X analog çekim, enstantane 125, diyafram 11)