Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜLTÜR 13 layarak çağlar arasında kesintisiz Orta çağa kadar geliyordu. Ve de artık dünya müzelerinde en çok önem verdiğimiz ölçütlerden birine, yani “temiz müze” kriterlerine uyuyordu. İçindeki eserlerin tamamı bölgenin kendi buluntularındandı. İftiharla çalınıp getirilmiş hiçbir eseri yok gibiydi. İber Yarım Adası Anadolu’ya pek çok açıdan çok benziyor. Dolayısıyla tarih öncesi gelişimi de paralel gitmiş olmalıydı. Sergilerdeki eski ölü gömme teknikleri, kap, kaçaklar yurdumuzda tanımlayamadığımız bir müzeyi geziyormuş hissini veriyordu. Ardından Akdeniz bölgesinin ilk evrensel kültürleri olan Eski Yunan ve Roma bölümlerine geldik. Stil birliği daha da arttı. Aynı tür kaplar, aynı tür desenler birbiri ardı sıra dizilmişti. Örneğin güzel bir kadın büstündeki saç stilinin ayısını İstanbul Müzesi’nde görmek mümkün. Aph rodisias heykel okulunun saç modeli ile yapılmıştı. İnsan bu benzerlikleri görünce o dönemde bazı sanatçıların kentten kente dolaşarak sanatlarını icra ettiklerini yada bazı önemli heykeltıraşlara çok uzaklardan siparişler geldiğini düşünmeden edemiyor. Ancak bizim Anadolu’da olmayan, sanki ana tanrıça kültürüne ters bir gelişme gibi çok fazla sayıda erkek heykelciği yada insan şekilli kabı vardı. Roma cam kapları da çok güzel ışıklandırılmış ve sergilenmişti. Müzenin yeni yapılmış bölümlerindeki hem mimariye hem de sergilemeye hayran kaldık. Müzeyi gezmeye doyamamıştık. Bir başka sefer tekrar gelmek üzere deyip kendimizi yeniden Barselona’nın canlı sokaklarına attık.