28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 UZAKDOĞU UZAKDOĞU 9 Mucize ada PHIPHI Yazı ve fotoğraflar: Cem Polatoğlu eçen hafta Uzakdoğu’ya, PhiPhi, Krabi, Koh, Samui, Phuket, Bangkok ve G Pattaya’ya gittim. Özellikle PhiPhi küçücük bir ada ama gerçekten mucizevi bir yer. İlk adım Phuket ve oradan tekne ile transferle PhiPhi adasıydı. PhiPhi’de merkez liman hariç topu topu dörtbeş otel var bunların kıyısı büyük teknelerin yanaşmasına uygun değil. Bu nedenle her otel teknenin yanaşabileceği mesafeye “longtail” olarak adlandırılan, ufak teknelerini gönderip müşterilerini alıyor. Yerel giysili otel görevlilerinin tropikal meyvelerden yapılmış kokteyllerle karşılaması, tatilin hoş geçeceğinin ip uçlarını veriyor. Daha önce klimalarla soğutulmuş odamızda ufak bir sürpriz ile karşılaştık: Yatağınızın üzerine tek tek minik yapraklarla bezenmiş “wellcome” yazısı. Uzun emeklerle yapıldığı anlaşılan bu sürprizi bozmamak adına, biz de uzun süre yatağımızı kullanmaya kıyamadık. Adaya geldiğimizde muson yağmurlarının tatlı sürprizi ile de karşılaştık. Tatlı diyorum, çünkü sanılanın aksine muson yağmurları bu bölgelerde Endonezya’daki gibi saatlerce, günlerce sürmüyor. Yağış bir veya iki saatte bitiyor. Sıcaklık asla değişmiyor. stelik havanın nemini alıyor, gökyüzü değişken bir tablo gibi renkten renge giriyor, bulutlar ise alt alta, üst üste şekilden şekle giriyor. Denizdeki yoğun bir günün ardından akşam yemeğindeki bol baharatlı açık büfede Thai, Çin ve Hint yemeklerinden tattık. Ertesi gün Leonardo Di Caprio’nun da rol aldığı Kumsal (The Beach) filminin çekildiği “maya beach”e gitmek üzere “longtail” dedikleri uzun ve ince teknelerden kiraladık. Taice’den başka dilden bir tek kelime dahi konuşmayan kaptanımızla okyanusun ortasındaki kayalardan oluşan “dağ”ları aşarak yola koyulduk. Kaptanımız, iletişim eksikliğinden, bizi “maya beach” yerine okyanus dağlarında bir gezintiye çıkardığı inancını taşıdığımız bir anda dümeni kırdı ve büyükçe bir “dağ”ın gizemli, daracık bir geçidinden “dağın içi”ne girdi. Böyle bir manzara olamaz. O ana kadar “biz kaybolduk, bu adam bizi nereye götürüyor, hiçbir dilden anlamıyor, kaçırılıyoruz, cep telefonlarımız da çekmiyor” diye, kibar tabiriyle bir saat boyunca “hayıflanan” eşim bile sustu. Hep orada kalalım istedim!. Dört tarafı dağlarla çevrili bir plaj, bembeyaz ince kumlar, şeffaf, berrak, çarşaf gibi bir deniz, palmiyeler, masmavi bir gökyüzü ve sessizlik. İstemeye istemeye geri dönüş için yola koyulduk. Kaptanımız bu kez bizi dağın arka yamacından dolaştırıyor ve bize el değmemiş birçok mağara ve plaj gösteriyor. Canımızın çektiği yerde motoru durduruyor ve denizin, doğanın tadına varıyoruz. Bizi kaldığımız yerden alan tekne, sekiz saat sonra bizi yine aynı yere bırakıyor. Akşam yemeğimizi otelimizin hemen yanı başına konuşlanmış olan yerli halkın ilkel restoranında kum üzerine konulmuş naylon örtülü masalarında kocaman, nefis bir okyanus balığı ve “jumbo” karidesler eşliğinde alıyoruz. “2.5 kişi” ödediğimiz para biralar dahil sadece 500 baht, yani 14 Amerikan doları. Tüm bu adaların merkez noktası Phuket. Phuket’ten her gün PhiPhi, Maya Beach, Krabi, James Bond adası gibi 46 adaya günübirlik, birkaç adayı kapsayan, turlar yapmak mümkün. Hele dalış yapanlar için bu bölgeye “dalgıçların kıblesi” adı veriliyor. Phuket, sadece bu bölgelere geçiş sağlayan bir bölge olmasının yanı sıra, Bangkok ve Pataya’yı aratmak bir yana, daha da ileri düzeyde alışveriş ve eğlencenin de merkezi. İncisi ile meşhur olan Phuket, gerçekte denizi, gizemi, güneşi, alışverişi ve eğlencesi ile turizmin Uzakdoğu’daki incisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle