28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 SAĞLIK TURİZMİ Doğanın verdiği sağlık Zeynep Oral oğayla ne kadar haşır D neşiriz? Doğadan ne denli yararlanıyoruz? Bedenimizin gereksinim duyduğu yeterli suyu alıyor muyuz? Modern yaşamın fazlasıyla hızlı ritminde, bedenimizin ritmine kulak veriyor muyuz? Ya ruhumuzun? Güncel yaşamın yarattığı stres, hareketsizlik, kötü beslenme, iş baskısı, hava kirliliğinin bedenimizde ve ruhumuzda yarattığı tahribatı nasıl giderebiliriz? Aldığımız bütün o ilaçların, o vitaminlerin tutsağı olmak zorunda mıyız? Doğrusu Kuşadası Davutlar’da, NaturMed doğal tedavi ve kaplıca kür oteline giderken, yukarıdaki soruları içimde çoğaltacağımı bilmiyordum.En iyisi baştan başlayalım: Sırtını Beş Parmak Dağları’na dayamış, ayaklarını Menderes Delta’sına ve ülkemin belki de en güzel kıyıları olan Dilek Yarımadası’ndaki “Milli Park’a, Ege’ye uzatmış, çam ormanları ortasında geniş bir alana yayılmış burası. Bakımlı ve özenli dev bir bahçenin içine serpiştirilmiş, otel, apart odalar, sağlık ve tedavi merkezi, ikisi kapalı, ikisi açık hava termal havuzlar, hamam, sauna, masaj odaları, kafeteryalar, restoranlar, toplantı salonu. 2000 yılında, Prof. Dr. Yaşar Yılmaz Türkiye’deki tüm kaplıcaları gezdikten sonra, “NaturMed”i burada kurmaya karar vermiş. Çevrenin doğal güzelliğini görünce, “neden burası” diye sormak abes ama yine de sordum. Dünyada çok az bulunan, Türkiye’de ise başka yerde bulunmayan ve “gençleştirici mineral” olarak bilinen silisyum dioksit içeren kaplıca ve içme suyunun burada olduğunu öğrendim. Ayrıca burada bir litre suda 6 gram yoğunluğunda 30 çeşit mineral bulunuyormuş. Doğal ve sağlıklı NaturMed’de günler yoğun mu yoğun geçiyor. Gün sabah 6.30’da başlıyor. İsteseniz de istemeseniz de her sabah telefonla uyandırılıyorsunuz. 6:45’de herkes bahçede. 15 dakika (hava daha karanlık, güneş doğmamış) sıkı bir jimnastik ve 7.00’de yürüyüş başlıyor. Bahçeden çıkıp, hemen arkanızdaki dağa tırmanıyorsunuz. İlk gün ahlaya puflaya, ben deli miyim diye kendinize sora sora. İkinci gün biraz daha rahat, bu iş fena değil diyerek. Üçüncü gün güle oynaya! Çamlarla zeytinlerin sarmaş dolaş olmasına, güneşin doğuşuna, Ege Denizi’nin ışıltılarına şaşarak, bu yürüyüş hiç bitmese diyerek dağa çıkıyorsunuz. İnsanın oturduğu zaman aldığı oksijen, yürüyünce dörde, ormanda yürüyünce yediye katlıyor. Saat 8.30’da dağdan indiniz. Artık kahvaltıyı hak ettiniz sanıyorsanız yanıldınız! Doğru odanıza, mayo giyip, kapalı termal havuza! Havuzda 15 dakika sıkı bir yürüyüş! Derken, açık havadaki iki yan yana havuza. Biri termal sıcak havuz, öteki termal buz gibi havuz. Önce sıcağa, yine toplu halde jimnastik, sonra cup soğuk havuza! (Soğuk havuza ilk atladığımda buz tuttum, ölüyorum sandım. İkinci atlayıştan sonra, bundan keyifli bir şey olamayacağına karar verdim!) Üç havuz arasında herkes kendi ritmine göre bol bol gidip geldikten sonra 9.30’da yine hep birlikte koca bir daire oluşturup gözler kapalı solunum jimnastiği! Hem doğru dürüst nefes alıp vermeyi öğreniyoruz, hem de bir tür meditasyon. Saat 10.00 ve artık kahvaltı edebilirsiniz. Öğle yemeğinden sonra “mini uyku” terapisinde ve akşam yemeğinden önce do
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle