Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAĞLIK TURİZMİ 7 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr HASAN DAĞI Hani geçtiğimiz haftalarda Orta Anadolu yolculuğunun güzel yanlarından biri diye Tuz Gölü kıyısındaki gün doğumunu anlatmıştım ya... İşte onun devamı, Hasan Dağı... Tuz Gölü’nü sağınıza alıp soldaki tepelere yaslanarak bir süre yolculuk ettiniz mi, sonrasında küçük tepelerle örülü, ufku belirsiz bir düzlük başlar. İnsana her taraf aynıymış gibi gelir. Tepeler, tarlalar, onları ayıran patikalar... Derken ufkun ötesinde bir yükselti belirir. Şöyle heybetli bir duruş! Birden karşınıza çıkıvermiş gibi enerjik görünür. Ne zaman yanından geçsem tepesi hep ya dumanlı ya bulutludur. Artık git git onunla birliktesinizdir. Yolunuz Niğde tarafına ise daha uzun sürer onunla yolculuğunuz. Ulukışla, Adana yönüne gidiyorsanız biraz daha kısadır. İşte o delikanlının adı Hasan Dağı’dır. Biraz nöbet tutar gibidir... Biraz birini bekler gibidir... Biraz da buraları benim diye bakar çevreye... Kasım ortasında 1. Gaziantep Kitap Fuarı’na giderken, Ankara’dan erken çıkmak gerekti. Adana ve çevresine gidişte genellikle gün doğumu Tuz Gölü’ne karşılık gelirdi. Bu kez Hasan Dağı’nda buluştuk güneşle... Önceki karşılaşmalarımız da güzeldi. Dedim ya, tepesinde sürekli bir beyaz taç... Bazen de zirvesini görmek olanaksızdır, bulutlar sizden özür diler! Güneşin ilk ışıkları Hasan Dağı’nın arka yüzüne vurunca, sanki dev bir çıralı alev fışkırıyormuş gibi ışık saçıldı zirvesinden. Gözlerimi ovalayıp yeniden baktım, görüntü her an değişiyordu; o yeryüzünün tartışmasız ressamı ışığın gücüyle... Pek çok yerde gün doğumu yaşadım ama, Hasan Dağı bozkırın ortasında bir başka güzeldi. Yolun devamı yine Hasan Dağı’nın öncesi gibi uçsuz bucaksız kopyalanmış bir bozkır... Derkeen karşıda Toroslar... Bolkar Dağları... Yılın 3 mevsimi zirvesi karlı dağlar. Adı üstünde bol kar! Ne zaman buradan geçsem, aklıma ilk Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiiri gelir: Gidiyordum gönlümde gurbeti duya duya/ Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya.../ Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı/ Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları... Çamlıbel’i içimde haykırırken Gülek Boğazı’na doğru mırıldanmadan edemem: “Heey Anadolum, hep sana düşsün yolum...” Gezekalın... ğal sağlık konferanslarında yeniden bir araya gelinecek. Elbet bu program, başınıza silah dayayıp zorla uygulatılmıyor. Ama aklı olan, madem buradayım, hiç birini kaçırmayayım diyor! Sağlık dostları Günün gerisi serbest. Havuzlara yönelebilir ya da tıbbi masaj, Thai Masajı seçip, kendinizi Gül ve Nurdan Hanım’ların, Orhan Bey’in ehli ellerine teslim edebilir; hamam ya da saunayı tercih edebilir; çamur tedavisiyle cilt bakımı yaptırabilir; ozon tedavisiyle (üç atomlu oksijen), kolon hidroterapiyle (bağırsak temizliği) daha tıbbi yöntemlere yönelebilir; ya da çevredeki Efes, Şirince, Didim , Aydın kültür gezilerine katılabilirsiniz. Hangisini seçerseniz seçin, gün boyu bol bol termal sulardan içiyorsunuz! Ne turist, ne de hasta. Natur Med’e gelenler “sağlık dostları” diye tanımlanıyor. Orada geçirdiğim birkaç günde “sağlık dostları”, her yaştan Türkler ve Almanlardı. Bir kez gelenin, yeniden geldiğini öğrendim. Neden mi? Her sorduğum bir çırpıda sıralayıverdiler; buradaki kürler, “gençleşmeye” ve uzun yaşamaya yardımcıydı. Beden direncini arttırıyordu. Cilt kırışıklıklarını, selülitleri azaltıyordu. Kilo vermeye, sigarayı bırakmaya yardımcıydı. Sedef ve egzama gibi cilt hastalıklarına, romatizma ve kireçlenmeye iyi geliyordu. Kemik erimesini yavaşlatıyordu. Yüksek tansiyonu düzenliyor, ilaçtan kurtulmaya yardımcı oluyordu. Ağrı tedavisi çok etkiliydi. Uyku problemini çözüyor, stresten arındırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyordu. Kısacası bedeni ve ruhu arındırıyordu. Hani her derde deva gibi bir şey. İnsan daha ne ister ki. Daha çok bilgi isteyenler için: www.naturmed.biz.