Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 İTALYA İTALYA 9 Toprağı şarap, havası gül kokan Friuli memek olmazdı. Çünkü 2006’yı ‘‘Türkiye Yılı’’ ilan eden; ‘‘Avrupa’ya Açılan Köprü’’ başlıklı çok boyutlu, geniş açılımlı projenin bir parçası olarak birçok sanat ve kültürel etkinliği yaşama geçiren, İtalya’nın bu bölgesiydi. Bu bölgede yer alan ‘‘I Turchi in Europa’’ yani ‘‘Türkler Avrupa’da’’ sergilerini daha önce Cumhuriyet’te anlattığımdan, bugün yalnızca, bu dev projenin mimarı AB’nin eski Türkiye temsilcisi Gian Paolo Papa’nın ve bölgeye bir basın gezisi düzenleyen Nil Adula’nın rehberliğinde sizleri bir yolculuğa çıkarıyorum. Barok, Rococo, Art Nouveau ve benzeri) en muhteşem örnekleri. Avusturya Macar İmparatorluğu’nca ‘‘ticaret limanı’’ diye kurulmuş olması; Alman uygarlığının güney sınırında, Slav uygarlığının Batı sınırında, Latin uygarlığının Doğu sınırında bulunması, zenginliğine zenginlik katıyor. Hem imparatorluklar döneminde, hem Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında sık sık el değiştirmesi kente izlerini bırakmış. Trieste’de, kentin orta yerindeki dev meydanda ‘‘Piazza dell’Unita’’da yukarıda tüm söylediklerimi görebilirsiniz. Denize açılan meydan gün batımında kızıla bürünüyor, sonra alacakaranlıkta ışıkların yanmasıyla büyülü bir ışık gölge şöleni başlıyor ve gece karanlığında görkemli göz kamaştırıcı bir aydınlığa bürünüyor bu birlik ve beraberlik alanı! nice yolculuklara çıkaran yerleşimler. Udine, bölgenin tam ortasında. Bu kentin adını, okuldaki sanat tarihi derslerinden biliyorum. Burası 18. yüzyıl ressamı, fresk ustası Tiepolo’nun şehri. Udine güzelliğini ve zenginliğini arsızca değil alçakgönüllülükle sunuyor. Dapdar yollar, kahveler, barlar, dükkanlarla dolu. Küçük ama aynı zamanda İtalya’nın tüm büyük kentlerinin olanaklarına sahip. Gorizia, bugüne dek yaşamımda gördüğüm en ilginç kent. Tam Slovenya sınırındaki yerleşim. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sınırı cetvelle çizivermişler, sınır sokakların, parkların, evlerin, okulların ortasından geçmiş. Halen caddenin bir yanı Slovenya, bir yanı İtalya. Hele bir meydan var ki, ayağınızın birini İtalya topraklarına ötekini Slovenya topraklarına basabilirsiniz. Bastım elbet! AB süreci işlediği için fazla aldırmıyorlar. İki tarafın sakinleri de öteki tarafın nimetlerinden yararlanabiliyor. Aquileia, ‘‘İkinci Roma’’ diye tanınıyor. UNESCO tarafından ‘‘Dünya Mirası’’ ilan edilmiş. Palmanova mimarisiyle, içine kapalı bir kale kent olmasıyla ünlü. Türk akınlarına karşı kurulmuş! Ama hadi artık bölgenin en ünlü ürününü görelim. Toprak ve Şarap O uçsuz bucaksız bağlardayım. Toprak şarap, hava gül kokuyor. Sıra sıra bağlar, set set yamaçları, rüzgarlı tepeleri, uçsuz bucaksız ovaları kaplıyor. Bağlarda birkaç sıranın başında bir gül fidanı, gül dalı, açmış güller. Eskiden toprak ölçümleri için teknoloji yokken, her sıranın başına bir gül dikilirmiş ki, toprağın niteliği anlaşılsın. Şimdi teknoloji toprağın tüm sırlarını açıklasa bile, gülleri sökmeye kıyamamışlar. Bütün bölgeye küçük ölçekli bağcılık ve buna ilişkin olarak da gastronomi geleneği egemen. Bölgeye özgün 90 kadar gıda ve tarım ürünü AB tarafından oluşturulmuş marka ayrıcalığına sahip (şaraplar, grappalar, likörler, peynir ve salam çeşitleri). Yörenin muhteşem bir mutfağı var. Trieste ve çevresinde balık ağırlıklı, iç kısımlarda hamur, sebze, et ağırlıklı. Dededen kalma bir aile işletmesi olan Livio Felluga ailesinin bağlarını bize ailenin küçük kızı gezdiriyor. Bağlar, üretim süreçleri, şarap mahzenleri, tadım yerleri. Her şarap tattığınız yerde, pey Zeynep Oral talya dendi mi, bizlerin aklına hemen Roma, Venedik, Floransa, Milano, Napoli gibi belli başlı kentler düşer. Benim İtalya ‘‘repertuarıma’’, bir de sanat etkinlikleri, festivaller nedeniyle Verona, Siena, Rimini, Pesaro, Torre di Lago, Taormina gibi kentler eklenir. Üçü birlikte anılan ve kısaca FVG denen FriuliVenezia Giulia, ülkenin en kuzey doğusundaki özerk bölgeye şimdiye dek gitmişliğim yoktu. Ama artık git Trieste’nin gizemi FriuliVeneziaGiulia’nın bir yanı deniz, bir yanı Alp Dağları’nın başlangıcı; ikisi arasında dünyanın en iyi şaraplarına hayat veren üzüm bağları var. Sınır komşuları, Hırvatistan, Slovenya ve Avusturya. Bölgenin merkezi, Adriyatik kıyısındaki Trieste. Kente vardığınız an ‘‘havadaki gizem’’ içinize işliyor ve giderek derinleşiyor: Denize uzanan uçsuz bucaksız ufuk çizgisi. Kenti karadan çevreleyen yemyeşil tepeler. İkisi arasında mimari biçemlerin (Gotik, Rönesans, İ Belleğe sahip kentler Bölgenin diğer belli başlı kentleri: Udine, Aquileia, Palmanova, Gorizia. Her birinin kendine özgü nitelikleri olan küçük ama tarihsel ve sanatsal birikimlerini sıkı sıkıya korumuş yerleşim birimleri. İnsanı, sanat tarihinde, ama aynı zamanda savaş tarihinde nir, salam, jambon çeşitlerini de tadıyorsunuz. Bağları birbirine bağlayan patikalar, bunlar arasında ‘‘TerraVini’’ (Toprak ve Şarap) adlı bir kulübe , ama aynı zamanda lokanta, aynı zamanda otel. Kalanlara bisiklet ödünç veriyorlar yöreyi dolaşabilsin diye. Sanki tüm Friuli bölgesi kocaman tek bir bağ, tek bir köy. Ama köy dediysem uygarlık nimetlerinden nasibini almış bir köy! Ayrıca çok da alçak gönüllü, gösterişi sevmiyor. Üstelik şarapçılıkla ünlü Toscana yöresi kadar pahalı ve ‘‘burnu havada’’ değil. Damak tadını kollayan gezginci ruhlara, Friuli Venezia Giulia’ya gitmelerini öneririm. İtalya’nın o büyük kentleri gibi henüz kitle turizminden nasibini almamış, hala bireysel ya da küçük gruplar halinde, elverişli bütçelerle ulaşabileceğiniz, keşfedebileceğiniz, sonsuz tat alabileceğiniz bir bölge. İtalya’nın ünlü büyük kentlerinden hiçbir eksiği yok, ama fazlası çok!