Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 VİYANA Schönbrunn: 1440 odalı saray re içinde yaşanmış ve bugün bile hala izleri kalan bir öykü anlatmak istiyorum . Avusturya’da yaşayan bir vatandaşımız, Avusturya televizyonu için film çekmek üzere gittiği köyde ilginç, ilginç olduğu ölçüde de dramatik bir öyküyle karşılaşır. Viyana kuşatması sırasında esir düşen Türkler bir süre ağır işlerde çalıştırılır, ardından da söz konusu köye getirilerek yerleştirilir. Avusturyalılar arasında köy ‘‘Kaşıkçı Türk Köyü’’ olarak anılmaktadır. Çünkü, köye yerleştirilen Türkler geçimlerini kaşık imal ederek sağlamaktadır! Kilise kayıtlarına göre, köye yerleşen Türklerin bir kısmı Hıristiyanlığı kabul ederek adlarını değiştirmişlerdir. O dönemde, kiliseler nüfus kütüklerini de tutmaktadır ve doğum, ölüm, evlilik gibi çeşitli kayıtlarda Türklerin izine rastlanmaktadır. Peki, o günden bugüne Türklerden geriye ne kalmıştır? Köyün mütevazı müzesindeki birkaç kaşık, iki beşik, orak, Türk motifleriyle işlenmiş bir, iki heybe. Köy halkı, atalarına olan Hasol Murat Özsoy üzel pınar anlamına gelen G Schönbrunn Sarayı, Fransız Bourbon hanedanı ile Avusturya’nın Habsburg hanedanı arasındaki rekabetin açık bir ifadesi sanki! Çünkü, Schönbrunn Sarayı hık demiş Versailles Sarayı’nın burnundan düşmüş. Fransızların Versailles inşaatı, 36 bini aşkın sanatçı, bahçıvan ve işçiden oluşan şantiyesiyle 40 yıl sürdüğüne göre, onunla rekabete giren Avusturyalıların Schönbrunn’u nelere mal olmuştur kim bilir! Bin 440 odalı saray, Avusturya monarşisinin gücünün ve tarihte oynadığı rolün tanığı. 1805’te Viyana’yı alan Napolyon’un, karargahını kurup altı ay süreyle yaşadığı saray burası. 1918 yılında I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Habsburg İmparatorluğu’nu resmen sona erdiren antlaşmalar da yine bu sarayda imzalanır. Schönbrunn’da nefis parklar arasında dolaşırken, çevremizde sürekli hoplayıp zıplayan sincaplarla karşılaşıyoruz. Gördüğümüz ilginç bir ekvatorsal güneş saatininse akrep Fotoğraflar: Doğan ve yelkovanı yok, ipi var sadece! Saatin rakamları üzerine düşen ipin gölgesi zamanı belirlemeye yetiyor. Festivaller adası Tuna Nehri üzerindeki bir köprüde yürürken bisikletlilerin hep üzerimize üzerimize geldiğini hissediyoruz. Tam, ‘‘Köprüde bile rahat yok!’’diye düşünecekken, gözümüz yerdeki bisiklet resmine ilişiyor. Meğer yolun o bölümü bisikletlilere ayrılmış! Nehrin taşmasını engellemek için Tuna’nın yatağı değiştirilmiş. Tuna’nın eski yatağı ile yeni yatağı arasındaki minik toprak parçasına da Tuna Adası adı verilmiş. Ulusal ve uluslararası pek çok festivale ev sahipliği yapan ada, bu adı gerçekten de anasının ak sütü gibi hak ediyor doğrusu! Festivallerin şaşmaz katılımcıları arasında, Viyana’da yaşayan girişimci vatandaşlarımız da bulunuyor. Herhangi bir festivalde, mahşeri kalabalığın arasında Türklere rastlamak istiyorsanız, şiş kebap, döner ve köftelerden yükselen o nefis kokuyu izlemeniz yeterli olacaktır. Kaşıkçı Türk köyü Viyana’da kaldığımız sü