Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 EFES ÇİÇEĞİ Campanula tomentosa’nın peşinde Rifat Suna Fotoğraf Sarper Hokna irkaç yıl önceydi. Mayıs B ayıydı. Suat Altınol “ Hadi Efes’e gidelim” dediğinde, iki noktadan itiraz etmiştim. Birincisi, Ankara’yla Efes arasında hayli mesafe vardı. İkincisi, Efes’ in birçok yeri onarım dolayısıyla kapalıydı. Yani, pek bir şey göremeyecektik. “Ama biz oraya başka bir şeyi görmek için gideceğiz” demişti Altınol. “Peki, niçin Mayıs’ta?” “Çünkü onun için uygun bir zaman.” ..... 20 Mayıs’ta ören yerindeydik. Giriş yolunu geçip, kentin “Kuretler” adlı ana caddesine girdik. Tiyatroyu solda bırakıp ilerledik. Celsus kitaplığının önüne geldik. Yol burada sola döner ve hafif bir eğimle Herakles kapısına doğru yükselir. Tam dönüş noktasında, köşede, Altınol soldaki yapının mermer duvarını gösterdi: “ Bakın.” Gösterdiği şey şuydu: Lütfen Sarper Hokna’nın fotoğrafına bakınız. Fotoğrafta, ekmeğini taştan çıkaran birini görüyorsunuz. Bu, Efes Çiçeği. Likör kadehi büyüklüğündeki eflatun çiçekleriyle, hayranlık verici bir bitki. Efes Çiçeği, Türkiye’ ye özgü bir çan çiçeği türü. Bu türü ilk kez, 1701’de Türkiye’ye gelen Fransız gezgin ve botanikçi ADIM ADIM İSTANBUL KIZ KULESİ üzyıllar ötesinden günümüze, Boğaz’ın bir ucundan öteY ki ucuna esen rüzgarların yankılandırdığı bir masal kulesidir Kız Kulesi. Burada Marmara sularının terk edilmeye başlandığı bu noktada, öylesine öyküler yaşanmıştır ki, şair ve düş gezgini Sunay Akın’ın deyimiyle bir şiir kulesi çıkmıştır ortaya. Kız Kulesi’nin literatüre geçmiş tarihi, adı Leandros olan sırılsıklam aşık bir ademle başlar. Esatirde adı kayıtlara geçmiştir bu gözü dönmüş aşığın. Kimi anlatılarda İstanbul Boğazı yerine Çanakkale Boğazı vurgulanır aynı öykünün geçtiği yer olarak. Efsaneye göre, Leandros adındaki bu genç, Hero adında periler kadar güzel bir kıza aşık olur, ancak bu güzel kız, Boğaz’ın karşı kıyısında, yani Asya yakasında oturmaktadır. Güçlü bir delikanlı olan Leandros, büyük aşkını görebilmek, onunla buluşabilmek için, Sarayburnu’ndan denize atlar, dalgalara akıntıya karşı göğüs gerip yüzerek karşı kıyıya kadar Turgay Tuna multihobby?atiktuk.com gelir ve periler kadar güzel aşkıyla buluşurmuş. Aşk ateşiyle cayır cayır yanan bu oğlan yine karşı kıyıya yüzmeye karar vermiş. Vermiş, ama bu arada fırtına patlamış, deniz kudurmuş, dalgalar kabarmış, her yer kapkara olmuş. Kulaçlarıyla adeta boğuşmuş karşısında kabaran denize karşı ama karşı kıyıya ulaşıp da aşkına kavuşamamış Leandros. Denize kurban gitmiş ve dalgalar cansız bedenini alıp bugünkü Kız Kulesi’nin bulunduğu yerdeki kayalıkların üzerine savurup atmış. Kız Kulesi’nin, bugünkü adını veren bir başka efsanesi daha var tabii ki. O da eskilere dayanıyor. Bizans İmparatorlarından birinin periler kadar güzel bir kızı varmış. Tek evlat olduğu için kral babası, kraliçe anası üzerine titrermiş bu güzel yavrucağın. Ama bir gün saray kahini imparatorun yanına gelip kulağına fısıldamış; “Kralım” demiş, “ne olur prensesi iyi koruyun, yoksa zehirlenerek öleceğini görüyorum yazgısında.” Heyecan, hüzün, korku sarmış imparatoru. Hemen Leandros kayalıklarının üzerine bir kule yapılmasını ve bundan böyle kızının gelebilecek tehlikelerden uzakta kalabilmesi için bu