09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 29 Eylül 2008/222 ST R A T E J İ c 21 geçmeyen siyasi bir anlayışın ortaya çıkıp da “bunlar Avrupa’da cirit atıyor” derse, böylesi bir siyasetin terörle mücadele ettiğine kim inanabilir? PKK terör örgütünün insanlarımızı öldürmek için gerekli olan silah ve cephaneyi temin edebilmek için ticari yatırımlara girdiği, hatta İtalya’da dönerciliğe başladığı haberleri medyada yer alırken, buna göz yuman ve terörün finansmanını önleyecek tedbir almayan bir siyaset Berlusconi ile kol kola baş başa gezerken, Türkiye’de terörle mücadele edildiğine kim inanır kim? Bugünkü siyasi irade, bu uygulamalarıyla mücadeleyi bir çözümsüzlüğün eşiğine getirmiştir ve terör örgütü bundan cüret ve cesaret alarak siyasi arenadaki eylemlerini arttırmıştır. Yeni eğitim ve öğretim yılının başladığı şu günlerde örgüt yandaşlarının doğu illerimizde çocuklarımızı okula göndermemek, Türkçe gazete ve dergi satın almamak aldırmamak, alternatif Kürtçe eğitim yapmak gibi Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne ve de huzur ve güvenliğine karşı eylemlerini yoğunlaştırmasının altında bu cüret ve cesaretin yattığı açık değil mi? Böyle gidilirse eğer, siyasi zihniyetin görmezden geldiği bu eylemlerin önümüzde günlerde ağırlaştırılmış toplumsal olaylar olarak karşımıza çıkması beklenmelidir. Bu zihniyet bu tavrıyla Türkiye’yi içinde bulunduğu tehditlere karşı hızla bir çözümsüzlüğe doğru itmektedir. birlikte bir göz atalım. Her şeyden önce cezaevlerinin kapasitesi bunca katili kaldırmaz, yer bulmada epey zorlanacaklardır. Diyelim dört duvar arasına koyacak yer buldular ama kesin dönüş yapması düşünülen teröristlerin kim olduğunu bilen var mı ve de nasıl yargılanacak bu katil robotlar? Yani kimin kim olduğu ve ne suç işlediği biliniyor mu açık açık? Biz bu soruya hayır diye cevap verebiliriz, çünkü bugün itibariyle yetkili makamların elinde teröristlerin açık kimliğine ilişkin bir liste vardır ancak örgüt arşivi elde olmadığı için doğruluk payı çok düşüktür. Ayrıca bu teröristlerin ne suç işlediğini de Türkiye’de bilen yoktur, çünkü terör olaylarının nerdeyse tamamı faili meçhuldür. Yeterli delil olmadığı için cumhuriyet savcılıkları gerekli hazırlık soruşturmasını yapamamış ve hepsi hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi çıkaramamıştır. Açıkçası şu; bu katil robotlar yola mayın döşedi, karakola saldırdı, öğretmenimizi, polisimizi, askerimizi, vatandaşımızı öldürdü öldürmesine ama kimin kimi öldürdüğü tespit edilemediği için haklarında hukuken sağlam bir dosya düzenlememiştir. Bu ne anlama gelir biliyor musunuz; adalete teslim olacak teröristlerin büyük bir çoğunluğu ceza almadan kurtulacak ve toplum içine salıvermek durumunda kalınacak demektir. Kaldı ki ceza verilse dahi Türkiye’de etkin pişmanlık var, meşruten tahliye var, af var olduğu için durum, bu teröristler nasıl olsa bir gün hapisten çıkacak, girecek aramıza ve kardeş kardeş yaşayıp gideceğiz gibi görünüyor. Peki, böyle olsa dahi sorun çözülebilecek midir, hayır, aksine ağırlaştıracaktır, neden mi? HASTANE CEZAEVİ MODELİ Ergenekon sözde terör örgütü ile uğraşmaktan PKK terör örgütü ile ilgilenmek fırsatı bulamadıkları için biz yine bizi yönetenlerin yerine düşünmeye devam edelim ve kendimize soralım; ceza verdiler ya da vermediler, nasıl olsa bir gün bu katil robotlar cezaevinden çıkacak ve topluma karışacak, peki o zaman ne olacak? Zaten onlar yüzünden huzur ve güvenliğe hasret kalmış Türk toplumu bir de bu katil robotlarla nasıl bir arada yaşayacak? Yönetenler bunu hiç unutmamalıdır; bu dağdakilerin yılları insan öldürmekle geçti, insanlık değerlerini yitirdi birçoğu, hepsi ruh hastası, hepsi psikopat, hepsi tedaviye muhtaç, bunları tedavi edilmeden nasıl topluma salınacaktır? Üstelik bu katil robotlar işsiz, ekmek parası yok üstelik cahil, bizi yönetenler nasıl iş bulacaktır bunlara zaten var olan milyonlarca işsizin yanında? Bulamayacaklar, tedavi edemeyecekler çünkü bunlar bir plan program işi, “hadi evinize dönün” demekle olmuyor, üç beş terörist teslim olunca, “işte başardık, dağdan indirdik”, demekle sorun çözülmüyor, bilmemiz gerek bunu. Hastane hapishane meslek edindirme gibi üçlü fonksiyon görecek eğitim ve sağlık kompleksleri yapmamız gerek, ama nerde bizde öylesi bir siyaset, tüm bunları düşünecek ve yapacak, kendine hizmet varken halka neden hizmet edilsin ki? Peki, ne olacak o zaman bunlar? Çare hazır; yine terörist, yine katil robot olacaklar ama sivil, dağda değil yerde gezen. Nasıl mı? Hani kılık değiştirir gibi ad değiştiren bir parti var ya, yanına gidecekler iş bulmak için. Onlar da beraber yürümüş oldukları için aynı yollardan, iş verecekler ve başta açıklamaya çalıştığımız toplumsal hareketlerde ajan provokatör olarak kullanacaklar ne de olsa yetişmiş eleman üstelik maliyeti de yok gibi bir şey. Toplum ne hale gelecek o zaman; her gün olay, kadın çoluk çocuk önde, tahrip talan, devlete başkaldırı. Avrupalı dostlar boş mu duracak sanırlar, koşa koşa gelecekler ve “Türkiye sınıfta kaldı insan hakları dersinden, böyle olursa zor girersiniz AB’ye, ya dersinizi iyi çalışın ödevinizi günü gününe yapın, ya da AB’yi rüyanızda görürsünüz. Bizi dinlerseniz siyasi çözüm bulun, olsun bitsin bu iş!’’ diyecekler. İşte onların bu siyasi çözümünün anlamı; Anayasa, TBMM ve Türk Ordusu tarafından teminat altına alınmış olan Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün hedefe düşmesi demektir. TÜRKİYE ÇARESİZ DEĞİLDİR Türkiye PKK terör örgütünü de, onunla ilişikli tüm terör örgütlerini de çok kısa bir sürede yok edecek dinamik güçlere sahip bir ülkedir. Türkiye, ülkesinin bir kısmında hüküm süren çağ dışı yapıları ortadan kaldırıp sosyal hukuk nizamını her karış toprağına yayacak güçte bir ülkedir. Türkiye, terörün yol açtığı şiddet ortamında Türk yurdu, Türk cumhuriyeti ve Türk milletini bu tehditlerden en kısa sürede kurtaracak ulusal direnç ve güce sahip bir ülkedir. Türkiye artık sahip olduğu dinamikleri ortaya çıkarmalı, harekete geçirmeli, ulusal niteliği olmayan siyasetlere dur demeli ve yaşanılan bu sorunları kendi içinde çözmelidir. Çareyi içimizde değil dışarıda arayan zihniyetlere Türkiye’de yer olmadığını artık siyaset yapıcıları anlamalıdır. SİYASET ÇÖZÜMSÜZLÜĞE GİDİYOR Bugünkü siyasi zihniyetin terörle mücadele adına ortaya koyduğu ulusal bir stratejik planlama yoktur, bugüne kadar da böylesi bir planın varlığına ilişkin somut bir uygulama hayata geçirememiştir. Tek başına iktidar olan bir siyasi zihniyetin dağa çıkışı durdurmak için harekete geçmeyip dağdan indirmeye uğraşmasının terörle mücadele de ne önemi var, inenin yerine çıkacak çok sayıda insan olduğunu görmüyor mu? Dağdakileri dağa çıkaran örgütün milis kadrosu ile siyasi kol ve kanatlarının eylemlerine karşı sessizliğinizi koruyan bir zihniyet ortaya çıkıp da “eve dön, yuvaya dön” çağrıları yaparsa kim inanır bunlara? Altı yıldır Türkiye’nin sahip olduğu iç ve dış dinamikleri terörle mücadele adına kullanmayan bir siyaset kalkıp da durup dururken “terörle mücadele kararlılığımız devam edecek” şeklinde bir beyanda bulunursa ne denli inandırıcı olur? Dağdakileri yöneten, yönlendiren ve ölüme gönderen sözde lider kadronun etkisiz hale getirilmesi için harekete Özal’ın teröre yaklaşımı sık sık eleştirilmişti... Teröre yönelik yaklaşım yetersizliği her alanda kendini gösteriyor. Tutuk evlerindeki teröristlerin, cezasını çekerken ıslah edilerek dışarı çıktığını söylemek olanaklı değil. Erdoğan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle