02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ Beykent Üniversitesi [email protected] nümüzdeki yıl içinde Avrupa Birliği reformları baskısı veya gayretleri içinde Türkiye’nin gündemini en çok işgal edilecek konuların başında yeni Anayasa ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) demokratik kontrolü kapsamındaki tartışmalar gelecektir. Bu iki konu birbiri ile yakından ilgilidir çünkü ikisinin de temel işlevi Türkiye’de Silahlı Kuvvetlerin pasifleştirilmesi için bir manivela oluşturmaktır. Tersten söyleyecek olursak Türkiye’de Silahlı Kuvvetlerin devre dışı bırakılarak tüm parametrelerin sözde sivil kontrol adı altında yabancıların eline geçmesi için yeni bir Anayasa’ya ve bu kapsamda ‘ordunun demokratik kontrolü’nün (!) sağlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Tüm Batılı ülkelerdeki uygulamalar ve AB standartlarının analizine ayıracak yer olmadığından bu yazımızda ABD’de silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünün ne anlama geldiği ve pratik sonuçları ile ilgili örnekler vermek istiyoruz. 2008 Haziran ayı başında ABD Hava Kuvvetleri Komutanı Michael Wynne ve Kurmay Başkanı General Michael Moseley görevlerinden istifa etti. Savunma Bakanlığı içindeki sivil üst düzey politikacılar ve hava kuvvetleri liderleri arasında yıllardır süren gerginliğin artık düşmanlığa dönüştüğü bilindiğinden istifalar sürpriz sayılmadı. Rumsfeld de kendi döneminde Kara Kuvvetleri Komutanı Francis Harvey ile Merkez Komutanlığı Komutanı Amiral William Fallon’u istifa ettirmişti. Ö ABD’de sivilasker anlaşmazlığı Savunma Bakanlarının askerlerle ilişkileri bozulabiliyor… ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 29 Eylül 2008/222 ABD’de son dönemde Türkiye’nin alışık olduğu bir tartışma sürüyor: sivilasker tartışması… Savunma Bakanı Gates, Hava Kuvvetleri’nin komutanı ve kurmay başkanını istifa ettirdi. Gates’in gereksiz yere müdahale ettiği eleştirileri yapılıyor. kuvvetleri yetersiz idi. Diğer yandan bu iki hava kuvvetleri lideri Çin tehdidine karşı daha çok F22 alınmasını istiyor ama Savunma Bakanlığı bunu yakın öncelik olarak görmüyordu. Kurmay Başkanı Moseley hava kuvvetlerinin yatırımlarının devam etmesi için mücadele ediyordu. Ancak Gates’in hava kuvvetleri liderleri ile arası barışmamıştı. Son istifalar Savunma Bakanlığı ile Hava Kuvvetleri arasındaki çekişmenin sadece bir perdesinin kapandığını göstermektedir. Çünkü ABD Silahlı Kuvvetleri’nin geneli gibi Hava Kuvvetleri de 61 yıllık tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır ve yakın zamanda bu durumun değişeceğine dair bir emare yoktur. Hava Kuvvetlerini tanıyan pek çok kişi istifa eden liderlerin yeri doldurulamayacak kadar yetenekli ABD’DE SİVİLASKER İLİŞKİLERİ ABD Hava Kuvvetleri’nin yeri doldurulamaz denilen bu iki lideri; Savunma Bakanı Robert Gates’in Irak’a yönelik istihbarat desteği, sözleşmeler ve nükleer silahlar ile ilgili tartışmalardan kendilerini gittikçe artan bir şekilde uzak tutmasından şikâyetçilerdi.(1) Üstelik Savunma Bakanı Gates, kariyerine 1960 yılında hava kuvvetlerinde nükleer güvenlik konularında çalışan istihbarat subayı olarak başlamıştı. Gates, Gates... yardımcısı Gordon England’ın aktif desteği ile Wynne ve Moseley’in görevlerinin bitmesine aylar kala istifa etmelerini sağladı. Aslında Gates Nisan 2008’de Hava Komuta ve Kurmay Koleji’nde yaptığı konuşmada bu istifaların işaretini şu sözlerle vermişti(2); “Ben Irak’a daha fazla keşif, gözetleme ve istihbarat vasıtası göndermek için aylardır çabalıyorum ama bazıları hala eski bildikleri işleri(3) yapmakta direniyorlar.” Gates’e göre Irak’ta ihtiyaç duyulan insansız hava aracı temini konusunda hava kişiler olduğuna ve bu boşluğun kolay dolmayacağı inancıdalar. Moseley, 2001 ve 2004 yılları arasında Afganistan ve Irak’ta koalisyon hava kuvvetlerini idare eden, hava kuvvetlerinin gelmiş geçmiş en etkili komutanlarından biri olarak tanınmaktadır.(4) Amerikan savunma ve güvenlik yapılanmasının başında Başkan vardır. Başkan’dan sonra da Savunma Bakanı gelir. Her ikisi de, emirkomuta yetkisine sahiptir. ABD Başkanı, hem barışta hem de savaşta Amerikan ordusunun komutanı, yani başkomutandır. Savunma Bakanı, Başkan tarafından atanmaktadır ve Başkan’a karşı sorumludur. Kongre’ye karşı siyasi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Kongre, savunma bütçesinin Genelkurmayın istediği seviyenin çok altında olması için hep ısrarcı olmuştur. KongreSilahlı Kuvvetler ilişkisinin ilginç bir boyutu da Kongre’ye duruşmaya veya sorguya davet edilen üst düzey askerlerdir. Savunma Bakanı, kuvvetler üzerindeki emirkomuta yetkisini, Kuvvet komutanları ile Müşterek Komutanlıklar ve Özel Komutanlıklar aracılığıyla yerine getirir. Amerikan Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri, ayrı ayrı komutanlıklar olarak örgütlenmiş ve bunlar, birbirlerinden bağımsız olarak doğrudan Savunma Bakanlığına bağlıdırlar. ABD Genelkurmay Başkanı ise, Savunma Bakanı ile Ulusal Güvenlik Konseyi’nin askeri danışmanı konumunda olup, emirkomuta yetkisi bulunmamaktadır. 1986 yılına gelindiğinde Kongre; Genelkurmay Başkanı’na diğer kuvvetlerin işleri ile ilgili olarak da gerekli gördüğü şeyleri söyleme yetkisi verdi. ABD’de sivilasker ilişkileri Amerikanın kurulduğu 1789 yılına kadar geri giden ve bu dönemde Anayasasına giren ana endişe konularından biri idi. Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan ve dönemin liberal fikirlerini kurumsallaştıran Amerikan Anayasa’sı tüm siyasal yetkileri sivil otoriteye vermiş, sadece savaş ilanı vb. konularda Kongre’yi yetkili kılmıştı. ABD Ordusu bu dönemde büyük ve düzenli bir ordu olmaktan ziyade vatandaşaskerlerden oluşturulmuş bir askeri özelliğe sahipti. Bu nedenle askeri bir sınıfın ortaya çıkışı yeni doğmuş ABD demokrasisi için en büyük tehlike olarak görülmüştü.(5) Böylece Anayasada özel düzenlemelere gidildi ve Anayasanın yazarları sık sık bu endişeye vurgu yaparak ordunun tek bir siyasi yapı altında kullanılmasını özendirdiler. ABD’nin bağımsızlığını kazandıktan sonra seçilen ilk başkan George Washington olmasına rağmen, 19. yüzyılın sonuna (dönüm noktası Amerikanİspanyol Savaşı) kadar ordu Amerikan toplumunda ikincil bir yer işgal etti. ABD, Nisan 1917’de Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde Kara Kuvvetleri daha çok büyük bir polis örgütüne benzemekteydi ve savaşa hazır değildi. İkinci Dünya Savaşı’na kadar kendi kabuğunda yaşamayı tercih eden ABD’nin izlediği yalnızcılık politikasına bağlı olarak ordusunun gücü de sınırlı kaldı. ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyet tehlikesine karşı 1948 yılında ilk defa barış zamanından itibaren büyük ve aktif bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle