02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 29 Eylül 2008/222 ST R A T E J İ c 19 birbiriyle çelişen iki görüşüdür. Bir taraftan “bizim toplumumuzda Müslümanlar için kutsal olan değerlerle dalga geçilmesine izin verilmez” (Ratzinger 2007:65) derken Papa olduğu ilk yılda Almanya’da ‘İslam’ın kılıç dini olduğu ve insanlık için yeni hiçbir şey getirmediğini’ ileri sürdü. Böyle bir çelişki fikri ve ahlaki duruşun değil, politik ve stratejik duruşun ürünüdür. Bu çelişkiyi daha yakından görmek için Vatikan’ın resmi metinlerinden birkaç alıntı sunmamız yeterli olacaktır. ? Katolik kilisesi diğer dinlerde hakikat ve kutsal olarak adlandırılan hiçbir şeyi reddetmez. Bütün insanları aydınlatan hakikatin ışığını aksettiren hayat ve davranış tarzlarına ahlaki ve itikadi esaslara son derece saygı ve hürmet gösterir. (Papa VI. Paul, Nostra Aetate, 2:2) Bu resmi belgeyi şununla karşılaştırınız. “Misyonerlik eylemi, insanda bulunan ve insani olan şeylere derin bir saygı ve hürmet duygusuyla başlamalıdır. (Papa II. Jean Paul, Redemptor Hominis, 1979: Madde: 12) ? Tanrı’nın kurtuluş planı yaratanı tasdik eden herkesi içine alır. Bunların başında da Müslümanlar gelmektedir. (Papa VI. Paul, Lumen Centium, (1964, Madde: 16:1) Karşılaştırınız: “Kurtuluş İsa Mesih vasıtasıyla ve Katolik kilisenin misyonuna katılmakla gerçekleşir. Hıristiyan olmayan dinlerde her türlü iyilik ve hakikat kilise tarafından İncil’e hazırlık olarak değerlendirilmektedir. (Papa VI. Paul, Lumen Centium, 1964: 14, 17) ? En son diyaloga yüklenen misyonu okuyalım: Günümüzde insanların pek çoğu başka dini geleneklerde bulunmaktadır. İlahi inayet sayesinde kurtuluş, bu insanlara İsa Mesih vasıtasıyla ulaştırılabilir. Bu ilahi inayet, onları resmi olarak kilisenin üyesi yapmaz, ancak onların maddi ve manevi durumlarını kiliseyle uzlaştırarak aydınlatır. Bu ilahi inayet Mesih’ten gelmektedir. (Papa II. Jean Paul, Redemptoris Mission, 1990: Madde: 10) Demek ki bu süreçte dinler arası diyalog ‘maddi ve manevi durumumuzu’ Batının politik vizyonuna, kilisenin III. Bin yıl misyonuna bağlama faaliyetidir. Türkiye’nin politik ve kültürel kimliği değişmediği müddetçe AB’ye üyelik hayal. İşte dinler arası diyalog, bu kimliği değiştirmek için üretilmiş teostratejik misyonun bir parçasıdır. Dipnotlar: 1 Joseph Ratzinger (2007:25) Europe: Today and Tomorrow, San Francisco: Ignatius Press. 2 A.g.e; 25. 3 J. Ratzinger, “An Aggressive Secular İedeology Which is Worrying’ Rome, (2004: 19) 4J. Ratzinger (2007:42) 5Bkz: J. Ratzinger (2004) Truth and Tolerance: Christian Belief and World Religions, San Francisco: Ignatius Press. 6 J. Ratzinger (2007: 99) 7 J. Ratzinger (2007:99) 8 J. Ratzinger (2007: 117) 9 J. Ratzinger (2007: 117) 10 J. Ratzinger (2007: 33) AVRUPA’ ‘HIRİSTİYAN Anılan çalışmada Papa ‘Avrupa Nedir?’ sorusuna cevap arar. Tarihi ve coğrafi anlamda Avrupa üzerine değerlendirmeler yaptıktan sonra ‘Avrupa’nın gerçek ruhunun Hıristiyanlık olduğunu’ belirterek şöyle der: Evet, Hıristiyanlık Avrupa’da doğmadı. Fakat kesinlikle Hıristiyanlık en etkili kültürel ve entellektüel etkisine Avrupa’da ulaştı. Ve hala özel bir biçimde Avrupa ile birlikte tanımlanıyor. Öyleyse hastalıklı unsurlar Papa Benedict Fransa’da... nedeniyle krize giren Avrupa’nın yapması gereken ilk iş: ‘Hıristiyan köklerde birleşmektir.” Daha aydınlık ve daha insancıl bir dünya için bu gereklidir: “Eğer, Tanrı’nın dünyaya girmesine izin verirsek daha aydınlık bir yerde daha insancıl bir görüşünü politik aktörler vasıtasıyla gerçekleştirmek dünyada yaşayabileceğiz.”(8) istemektedir. Bu amaca ve yönlendirmeye en uygun Papa’nın görmek istediği Avrupa şudur: siyasi lider Sarkozy’dir. “Hıristiyan imanın büyük değerlerini, gerçeklerini ? Avrupa ülkelerinde, özellikle önemli temel alan Avrupa, sadece bir ekonomik blok kentlerinde farklı dinlere ve Hıristiyanlığa mensup olmaktan öte hem insanlık hem de kendisi için bir binlerce cemaat bulunmaktadır. Bu cemaatlerin en hukuk toplumu/hukuk kalesi olmalıdır. Birleşik yoğun olduğu ülkelerden birisi Fransa’dır. Öyle Avrupa’nın inşası için gerekli güçler ise bu değerlerdir.”(9) Görüldüğü üzere Papa ‘dinden kopuk anlaşılıyor ki Sarkozy, iç güvenliği din yoluyla disiplin altına almak istemektedir. bir devlet anlayışı ile sadece şahsi ilişkilerde geçerli ? Geleceğe dönük stratejik vizyon açısından olan özel perspektifleri dini alana taşımanın bakılırsa, bu çıkış; farklılaşan ve cemaatleşen dinlere Avrupa’yı krize soktuğunu, bu krizi aşmak için karşı Hıristiyanlığın ekümenik ruhunu koruyarak Hıristiyan imanın değerleri ve gerçekleri etrafında birlikte hareket etmesini sağlamaya dönüktür. Sadece birleşmenin gerekliliğini savunmaktadır. Bu salt ekonomik anlamda değil, ortak dini ve kültürel blok anlamda bir dini çıkış değildir. Nitekim Papa şöyle der: “Batı dünyası kendisinden nefret ediyor. Bu artık olarak birleşmiş bir Avrupa fikri devreye sokulmuştur. patolojik bir vaka haline geldi. Yabancı değerleri ? AB’nin kendi içinde coğrafi, politik, ekonomik kabullenmede takdire layık bir çaba gösterirken ve kültürel bütünlüğü koruyan bir yapı olduğunu kendisini sevmiyor. Sadece tarihindeki eleştiriyi hak tahkim ederek bu yöntemle farklı tarihi, kültürel ve eden ve yıkıcı yanları görüyor. İyi ve saf yanlarını dini geleneğe sahip Türkiye’yi kendilerince meşru algılama kapasitesine sahip değil. Bundan kurtarmak gerekçelerle dışarı da tutmanın yolunu açmaktır. için Avrupa’nın kendisini bir şekilde saygı ve Bunun için Papa Fransa’yı seçmiştir. Çünkü Fransa eleştiriyle kabullenmesi lazım… Kutsala dönmeden ve Almanya birleşik bir Avrupa’dan ve Avrupa bu krizi aşamayız.”(10) kimliğinden yanadır. Oysa Türkiye tarihi süreçte bu Başkalarına özgürlük ve saygı adına ‘kendi kimliğin ötekisidir. Türkiye’nin AB’ye girmesi değerlerinden koptuğunu düşünen Papa, birleşik bir Avrupa kimliğinin parçalanması anlamına gelir ki bu Avrupa projesinin Hıristiyan değerlere dayanmasını üçlünün buna razı olması mümkün değildir. zorunlu görmektedir. Her ne kadar başkaları için kutsal olanlara saygı gösterebilmemiz için Tanrı’ya ? İngiltere ve ABD ise AB’nin iki merkezi yabancı olmamamız gerekir, dese de, “bizim devletinin ileriye dönük olarak ortak bir Avrupa görevimiz; bizim için kutsal olanın varlığına ve bize kimliği ile güçlenmesini önlemek ve bu kimliği görünen Tanrı’nın yüzüne dönerek kendi içimizde parçalamak için Türkiye’nin AB üyeliğini saygıyı beslemeliyiz” sözü oldukça politik ve yeni desteklemektedirler. Eğer ABDVatikan ilişkisi daha duruma gönderme yapan bir sözdür. Öyleyse bu baskın çıkarsa, ABD, bütün Avrupa’yı İngiltere ve buluşmanın politikstratejik yönünü belirleyen Türkiye aracılığıyla kontrol altına alarak küresel hususları şöyle sırlayabiliriz; hâkimiyetini gerçekleştirmiş olacaktır. ? J. Ratzinger’in Papa seçilmesinin arkasında “Avrupa’yı Hıristiyan köklerde birleştirme’ fikrinin İNLER ARASI DİYALDGUN ANLAMI saklı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Papa’nın bu Söz konusu gerekçelere bağlı olarak ‘dinler arası fikri, Avrupa’nın politik duruşunu yansıtan fikirdir. diyalog’ Türkiye açısından ‘bir ayartma enstrümanı’ Ve bu görüş, Sarkozy tarafından Türkiye’nin AB anlamına gelmektedir. Felsefi ve dini açıdan hiçbir üyeliği aleyhine kullanılacaktır. Bir başka deyişle temeli olmayan bu projenin en açık kanıtı Papa’nın Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı olan Vatikan, bu Fransa ve Almanya’nın birleşik Avrupa fikrine ABD ve İngiltere karşı çıkıyor. ABD’nin Papa ile ilişkilerinin seyri bu projeyi de etkileyebilir. AB üyeliğinde ABD ve İngiltere’nin Türkiye’ye verdiği destek, birleşik Avrupa projesini engellemeyi hedefliyor. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle