02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Adı geçen bu üçlü içerisinde diğer ikisinden farklı olarak ilan edilmiş bir savaşı olmayan ama örtülü bin bir türlü savaşın tam ortasında bulunan Lübnan’da ise tansiyon hızla yükseliyor. Başlangıç tarihi görünürde Kasım 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri olan ama aslında eski Başbakan Refik Hariri’nin öldürüldüğü 2005 yılına kadar hatta istenirse 1975 yılında patlak veren iç savaşa, 1982 İsrail işgaline, Filistinli mültecilerin ülkeye gelişine ve hatta Fransız mandası dönemine kadar götürebilecek olan siyasi kriz bir kanser gibi ülkeyi günden güne kötü son(lar)a sürüklüyor. Tam 15 kez ertelenen ve belki sizler bu yazıyı okuduğunuzda bir kez daha ertelenmiş olacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılamaması nedeniyle ortaya çıkan kriz, zaten Batı yanlıları (aynı zamanda Suriye karşıtları) ve Batı karşıtları (aynı zamanda Suriye yanlıları) olarak bölünmüş olan Lübnan’da yeni krizlere de davetiye çıkarıyor. Çünkü bilinçli olarak yıllardır serpilen nefret tohumlarının hasatı kutuplaşmadan başka bir şey olmuyor haliyle. Lübnan’da her ne kadar fiili ya da resmi bir bölünme henüz gerçekleşmiş olmasa da, zihinlerde Lübnan çoktan bölünmüş durumda. Ülkedeki herkes, tüm siyasi gruplar "Lübnan" ile başlasa da söze herkesin ama herkesin Lübnan’ı farklı aslında. Marunilerin, Sünni Arapların, Şiilerin, Dürzilerin hatta bu sayılan grupların kendi arasındaki farklı siyasi fraksiyonların her birinin farklı bir Lübnan’ı var zihninde. Suriye’nin başkenti Şam’da uğradığı suikast sonucu öldürülen Hizbullah’ın "beyin takımından" İmad Mugniye’nin cenazesinde yaptığı konuşmada "Biz Lübnan için en kıymetli liderlerimizi, en zeki alimlerimizi, en sevgili kardeşlerimizi, evlatlarımızı, kadınlarımızı ve çocuklarımızı şehit verdik. Lübnan hiçbir zaman İsrail'in olmayacak ve ne İsrail ne ABD ne de başka birileri buraya hiçbir zaman ayak basamayacaklar. Ve yemin ederim ki Lübnan bölünmeyecek…" dese de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, görünen köy kılavuz istemiyor. Dillerde tek bir Lübnan olsa da Lübnan’ın simgesi sedir ağacı budanmaya başlanmış bile… Artık ne ünlü diva Feyruz birleştirebilir Lübnan’ı şarkılarında ne de Nizar Kabbani dizelerinde "güzel kadın" Beyrut’a methiyeler dizebilir… Lübnan ise son günlerde kaynamalarla gündeme geldi. Hariri’nin ölüm yıldönümünde yapılan gösteri, Şam’da bombalı saldırıda ölen Hizbullah’ın komutanlarından Mugniye’nin cenaze töreniyle çakıştı. Hizbullah yeniden İsrail’e meydan okudu. Taraflar kılıçlarını bilemeye başladı… etnik, dini ve hatta mezhepsel gruptan oluşan sosyopolitik yapısı nedeniyle çok geçmeden bölgenin hatta dünyanın yapboz tahtasına dönüştürüldü. Zamanla adeta politik bir savaş ve çatışma laboratuarı haline getirilen Lübnan’da 1975’te patlak veren iç savaş ve 1982’de ülkedeki kaosu adeta taçlandıran, savaşı derinleştiren İsrail işgalini katliamlar, suikastlar ve içinden çıkılmaz krizler izledi. Ülkeye "yardım" kisvesi altına kim "el attıysa" neredeyse kolunu kaptırdı Lübnan batağında. Başta ABD ve Fransa olmak üzere özde kendi küresel/bölgesel çıkarları nedeniyle sözde ise Ortadoğu barışı için üstüne üstlük bir de insanlık adına Lübnan’a "yardım" etmek için asker gönderen büyükküçük tüm "güçler" aldıkları ağır darbeler sonucunda birer, ikişer Lübnan’ı terk ettiler. Ama bu terki diyarlar sadece cismen oldu. Yine aynı şekilde Lübnan’a yardım elini uzatan "dost ve kardeş" Arap ülkeleri de uzun yıllar boyunca Lübnan’da kaldılar. Kimi Suriye gibi bir ahtapot misali her yönden ülkeyi sarıp sarmaladı, kimi de Suudi Arabistan gibi Lübnan sermayesi üzerinde egemenlik oyunları oynayarak Lübnan’da var olmaya çalıştı. Ama gün geldi onlar da Batı’lı "yardımsever güçler" gibi bir şekilde yine cismen Lübnan’dan gitmek zorunda kaldılar. Ama Lübnan’dan vücut olarak çekilen söz konusu isimler Lübnan’da tuttukları saflar ve konjonktüre göre çeşitlilik ve değişiklik gösteren gölgeler ile ruhen uzun yıllar boyunca Lübnan topraklarını terk etmediler. Zira halen de terk ettikleri söylenemez. Asıl mesele de bu değil mi zaten? Zaman geçiyor, dengeler ve çıkarlar değişiyor ama Lübnan aynı C S TRATEJİ 9 Lübnan… İşte bu noktada durup düşünmek ve sorgulamak gerekiyor birçok şeyi. Çünkü "Lübnan" deyip geçmemek lazım. Öyle ya, 2006 yazında yaşanan "Temmuz Savaşı" sırasında bölgeye gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, savaşı, "Yeni Ortadoğu’nun doğum sancıları" olarak nitelemiş ve hemen ardından yaşananlar açıkça göstermişti ki sözü edilen "Yeni Ortadoğu" haritasının başlangıç meridyeni olarak Beyrut seçilmişti. Çünkü Beyrut alışıktı savaşa, savaşlara. Hem de kendisinin olmayan savaşlara. Adeta bir savaş meydanıydı Beyrut, kimin ne derdi varsa kozlarını bu topraklarda paylaşırdı. İşte bu nedenle artık klişe birer retoriğe dönüşmeye yüz tutmuş olan savaş ve türevi söz öbekleri Lübnan’ın alın yazısı haline geldi. Ve yine birileri savaş çanları çalıyordu Lübnan’da. Evet çanlar Lübnan için çalıyordu ama savaş yine Lübnan’ın değil başka birilerinin, çan kulelerinin tepesindekilerin savaşı olacak. Kimler yok ki bu örtülü savaşın içinde. Yeni Ortadoğu’sunu arayan ABD, hiperaktif siyasi kimliği ile Avrupa’da sivrilen ve eski "kölesini" geri almak isteyen Sarkozy Fransa’sı, Hariri Suikastı sonrasında uluslararası baskı karşısında direnemeyen ve askerlerini Lübnan topraklarından çekmek zorunda kalan ama çekilmeye rağmen Lübnan’da var olma mücadelesi veren Suriye; aynı zamanda Suudi vatandaşı olan Hariri’nin ölümü ile Lübnan’daki önemli bir direğini yitiren ve bir yandan da Irak’ta başlayıp Lübnan’a sıçrayan İran/Şii korkusu ile baş etmeye çalışan Suudi Arabistan; ortaya çıkan "Şii Jeopolitiği" dalgasını güçlendirmeye ve yaymaya çalışan, İsrail’e ve ABD’ye karşı yürüttüğü vekalet savaşlarını bölgedeki en önemli gölgelerinden birini barındıran Lübnan cephesinde sürdürmek isteyen ve elindeki en güçlü cephe olan Lübnan’da Hizbullah üzerinden Suriye’nin çekilmesi ile oluşan boşluğu doldurmaya çalışan İran; güvenliği için son derece önemli olan Lübnan’ı ilki 2000 yılındaki çekilme ile ikincisi de 2006 yılındaki "Temmuz Savaşı" ile olmak üzere iki ağır darbe aldığı ve bir de üstüne üstlük "büyük düşman" İran’ın yanı başındaki görüntüsü olan Hizbullah’tan temizlemek için uğraşan İsrail… Bu listeyi uzatmak mümkün ama sadece bu isimler bile Lübnan’ın nasıl bir bataklığa saplandığını açıkça gözler önüne seriyor. HEM KURBAN, HEM KOBAY... Aslına bakılırsa Lübnan’ın karşı karşıya olduğu bu tehlike(ler) ülkenin hiç de yabancısı olduğu bir durum değil. Öyle ya Lübnan zaten kurulduğu günden bu yana her daim bir şekilde, bir vesile ve bahane ile birçok savaşın içine çekilmemiş miydi zaten? Önce manda yönetiminin başındaki sömürgeci Fransızlara karşı "bağımsızlık savaşı" veren Lübnan, II. Dünya Savaşı’nın büyük yardımları ile İsrail dahil olmak üzere bir çok Ortadoğu ülkesi gibi konjonktürel bir "armağan" olarak bağımsızlığını kazanmıştı. Ancak yine birçok Ortadoğu ülkesinde olduğu üzere bağımsızlık Lübnan’a da huzur getirmek bir yana dursun manda dönemine "rahmet okutacak" kadar içinden çıkılmaz kaoslara sürüklemişti. Lübnan da diğer kader ortakları gibi "ulusdevlet" hayali kuruyor ancak ulus olmadan devlet olmaya çalışmanın, nihayetinde ise ne ulus ne de devlet olamamanın sancılarını yaşıyordu. Söz konusu sancılar içerisinde kelimenin tam anlamı ile kıvranan Lübnan, 20’ye yakın KILIÇLAR BİLENİYOR Görüldüğü üzere Irak’ta başlayan, Filistin’de derinleşen Ortadoğu’daki kasırga Lübnan’ı da kasıp kavurmaya çoktan başlamış bile. Hatta kimilerine göre söz konusu bu kasırga Lübnan’da ezelden beri var. Zaman zaman şiddeti hafifliyor, zaman zaman da delicesine esmeye başlıyor. İşte son dönemde Lübnan’ın kadim kasırgası yeniden kuvvetlice esmeye başlamış durumda. Ülkedeki tüm siyasi gruplar içten içe zaman zaman da açık bir şekilde kılıçlarını biliyorlar birbirlerine karşı. Kılıçlar bilendikçe, savaş naraları atıldıkça çok uzaklarda bir yerlerde birileri ellerini ovuşturuyor, yüzlerinde sinir bozucu bir gülümseme ile… Nasrallah
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle