02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ilişkin bilgilerini güncelleştirecek ve onların toplum tarafından 'bilinçli bireyler' olarak kabul edilmesini sağlayacak eğitim çalışmalarıyla, ülkenin eğitim sorununun çözümüne önemli katkılarda bulunmaktadır. 2001 yılından bu yana bu tür katkıların en önemlisi, en süreklisi, en doğrusu ve en samimisi metal işkolunda gerçekleştirilmektedir. Metal işkolunun iki büyük kuruluşu vardır. Bunlardan biri Mercedes, Tofaş. Renault, BMC, Erdemir, Beko, Ford Otosan, Arçelik, Bosch, Siemens gibi daha isimlerinin buraya sığması mümkün olmayan birçok işyerinde çalışan işçilerin üye olduğu Türk Metal, diğeri de bu işyerlerinin işverenlerinin üye olduğu Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası yani kısa adıyla MESS'tir. Türkiye'nin sanayileşmesinde ve gelişmesinde çok önemli rolü olan otomotiv, demirçelik ve elektronik sektörlerini içine alan metal işkolunun iki büyük kuruluşunun eğitim alanındaki çabaları, tüm sivil toplum örgütlerine örnek olacak niteliktedir. Her iki kuruluşun 'ışıklı bir gelecek için' gerçekleştirdiği mükemmel bir sosyal sorumluluk projesi olan Ortak Eğitim Projesi 11 Nisan 2001 tarihinde başlamıştır. Ortak Eğitim Projesi'ne başlama girişimleri her iki sendikanın yaptığı ortak açıklamada şu sözlerle açıklanmıştır: "Her iki sendikanın inandığı temel ilke, ülkenin en değerli varlığının eğitilmiş insan olduğudur. Günümüz dünyasında teknoloji ve bilimsel alandaki gelişmeler insanın sürekli eğitilmesini, bilgi ve becerilerinin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu husus, işletmeler ile sendikaların işbirliği yapmasını öngörmektedir. İşçi ve işveren sendikalarının işbirliği yapacağı en mükemmel alan eğitimdir. Bundan dolayı eğitim konusunda iki sendika müşterek hareket etme kararı almışlardır" Birbirlerini 'taraf ’ değil 'sosyal partner" olarak gören bu iki kuruluş 7 yıl önce 'Ortak Eğitim Projesine' imza atarken ortak amaçlarını. "Ancak eğitim ile çalışanlarımıza vasıf ve kalite kazandırabiliriz, çalışanların mevcut niteliklerini geliştirebiliriz. Çalışanları, kendisine, çevresine ve topluma daha yararlı duruma getirebiliriz. Çalışanların motivasyonunu arttırarak verimliliği ve kaliteyi yükseltebiliriz" diyerek açıklamıştır. Ortak Eğitim Projesi, bölgelerden gelen 75 kişilik işçi gruplarına 3 günde toplam 24 saat uygulanan bir eğitim çalışmasıdır. Bu üç günlük programlarda, İnsan İlişkileri, Uzlaşma Teknikleri, Genel Ekonomi, Çağımız Endüstri İlişkileri ve İletişim konuları işlenmektedir. Çalışma hayatının temel ihtiyaçlarına çağdaş anlayış ve yaklaşımlarla cevap vermeyi amaçlayan bu eğitimlere bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanında çalışan 43 bin metal işçisi katılmıştır. Çıkar ayrılığını bir kenara bırakarak, endüstri ilişkilerinde ortak ve ışıklı bir geleceği hedefleyen Türk Metal Sendikası ve MESS bu projenin 120 bin metal işçisini kapsamasını hedef olarak belirlemiştir. Her iki sendikanın temsilcisi olduğu kesimler arasında güçlü bir diyalog ve işbirliğini oluşturmaya yönelik katkılarını gerçekleştirdikleri ortak eğitim projesiyle 7 yıldan bu yana somutlaştırmaları takdir edilmesi gereken bir çabadır. Ne yazık ki 7 yıldan bu yana ülkeyi idare edenler bu saygın projenin sahiplerini motive etmekten uzak bir tutum içinde olmuştur. Sendikaların sosyal yatırımlarını sanki bir 'suçmuş gibi' kamuoyunun kafasına sokmaya niyetli medya organlarının rüzgârına kapılan siyasetçiler Türk Metal ve MESS'in sosyal sorumluluk duygusuyla gerçekleştirdikleri ve bütçeleri içinde önemli bir yeri olan bu çalışmaları varsın görmemekte inat etmeye devam etsin... Zaten her iki sendika da bunu birilerine şirin görünmek için değil, sosyal sorumluluk duygusuna sahip olduğu için gerçekleştiriyor... Ama kabul edelim ki bu proje, içeriğiyle, amacıyla, sürekliliğiyle ve en önemlisi samimiyetiyle saygın bir projedir... Bugün anlaşılmayan, ama yarınlarda mutlaka ortaya çıkacak değeriyle endüstriyel ilişkiler tarihimizde olduğunu birilerinin özellikle tarihçilerin kendisine hatırlatması gerekir. Çünkü Sultan Alparslan, beyazlarını giyerek tam bir devlet adamı ve asker kimliğiyle aslanlar gibi savaşmış ve savaşın sonunda Anadolu'nun Türklere vatan olmasını sağlamıştır. Ama eğer Türkiye'nin emperyalist bir kuşatma altında olmasına, siyasetinin ABD ve AB'nin, ekonomi ve maliyesinin IMF ve Dünya Bankası baskısı altında olmasına karşı Başbakan, bir çırpınışı, bir başkaldırışı gerçekleştirmek niyetiyle ARŞAF YANİ KEFEN ÖYLE 'çarşaf ’ giymekten bahsediyorsa, hiç merak etmesin GİYİLMEZ BÖYLE GİYİLİR... 70 milyon da kendisiyle beraber olacaktır... Yeter ki Başbakanı çarşaf giymeye mecbur bırakan olayın bu Bizans İmparatorluğuna getirilmesi tepkiyle olduğunu bilelim... Yeter ki bize sadece Türkleri ve karşılanan Romen Diyojen'in Bizans sınırlarını Yüce İslam Dinini sömürenlere karşı çıkmak için genişletmek ve kendini kanıtlamak istemesi, 'çarşafla yola çıktığını' söylesin… o tarihlerde Büyük Selçuklu Devleti'nin Dolayısıyla Başbakan'ın giydiği 'çarşafla' Sultanı olan Alparslan'ın da harekete Alparslan'ın giydiği beyazlar (kefen) geçmesine sebep oldu. Alimler ve arasında sadece şekil olarak değil, niyet devlet adamları tarafından Bizans olarak da büyük farklılıklar mevcuttur. ordularıyla Cuma günü savaşması Alparslan'ın beyazları Türkleri parçalamamış tavsiye edilen Sultan Alparslan, bilakis vatan için bütünleştirmiştir. beyazlarını giymiş bir vaziyette 26 Eğer bugün Türkiye Cumhuriyeti Ağustos 1071 sabahı atından inip Anayasası'nın başörtüsü ile secdeye vardı. Daha sonra ilgili hükümlerle askerlerine "Burada Allahu donatılmasına karşı Tealâ (c.c.)’dan başka bir çıkanlara karşı çarşaf sultan yoktur. Emir ve kader giyilmesi düşünülüyorsa, O'nun elindedir. Bu sebeple o zaman durum benimle birlikte cihad hakikaten vahimdir. etmekte veya benden Demokratik tepkilere ayrılmakta serbestsiniz. karşı 'çarşaftan' kasıtla Askerlerim! Şehit cenk elbisesi giydiğini olursam, bu beyaz elbise, iddia edenlerin kefenim olsun. O zaman demokrasiyi algılayışı ruhum göklere demek ki çıkacaktır. Zaferi problemlidir. kazanırsak, istikbal Demokrasiyi amaç bizimdir" dedi. Büyük olarak görenler, Selçuklu Devleti demokratik tepkilere Sultanı Alparslan ile tahammüllüdür, Bizans İmparatoru tahammülsüzlük Romen Diyojen demokrasiyi araç kuvvetleri arasında, 26 olarak görenlerin Ağustos 1071 tarihinde tercihidir. Malazgirt Ovası’nda Bugünkü siyasi iktidarın başlayan bu muharebenin demokrasi konusundaki Türk tarihindeki yeri ve samimiyeti 'amaç' ve 'araç' önemi büyüktür. Bu zaferle, arasında sıkışıp kalmıştır. Anadolu'nun tapusu, Türklerin İnandırıcılıktan uzaktır. eline geçti. Bu bakımdan, Dolayısıyla samimiyetle Malazgirt Zaferi, Türk ve demokrasi mücadelesi dünya tarihinde bir dönüm verenlerin, Türk demokrasisini noktası oldu. hançerleyip, yaralayanlara karşı, İşte beyaz kefenin öyküsü sadece siyasette değil, hukukta, böyle... Türk Milleti, 1071’den bu ekonomide ve sosyal yaşamda yana o gün bu gündür hala o beyaz kendi düşüncesinde olanları 'birey' kefenledir. Vatanını, devletini, olarak kabul edip, hak ve milletini, bayrağını, bağımsızlığını özgürlükleri sadece bu kesimlere tehdit eden her gelişme karşısında sunanlara karşı demokratik tepki o beyaz kefenleri giyinmiş olarak mekanizmalarını neden harekete savaşa hazır beklemektedir. geçirmediği de merak konusudur. Başbakan'ın, partisinin meclis Şurası unutulmasın ki şöyle ya da grubunda yaptığı konuşmada " Biz böyle bu hükümetin demokratik bir o beyaz çarşaflarla beraber yola şekilde işbaşına geldiği bir çıktık, biz bu konuda bedel gerçektir... ödemeye hazırız, bu konuda rahatız" İşbaşından gitmesi de demokratik dediğini hatırlayalım. Muhtemelen olmalıdır. kendisi 'çarşaf ’ ile 'kefeni' karıştırmış Bunun için muhalefet mekanizması olmalı. Neyse, biz esası bırakıp demokrasinin içinde aranmalıdır. teferruatla uğraşmayalım. Sivil toptum örgütleri, eğer demokrasi Başbakan'ın 'beyaz çarşaflarla çıktığı de samimiyse tribünlerde oturmaktan yol' acaba hangi yoldur? Başbakan, vazgeçmeli ve demokrasi mücadelesinin hangi yolu tamamlamak için acaba verildiği sahaya inmelidir. söylediği 'bedeli' ödemeye hazırdır? Kapalı tribünde oturarak demokrasi Erdoğan Ayrıca kendisinden böyle bir bedel mücadelesinden başarılı çıkmak mümkün ödemesini isteyen mi vardır? değildir. Eğer, kendisinin giydiği 'çarşaf ’tan Unutulmasın ki demokrasi bir gün kastı, Sultan Alparslan'ın giydiği kendilerine de lazım olacaktır.? beyazlar ise, arada dağlar kadar fark bir ilktir... Bu proje aynı zamanda Türk toplumunun en önemli katmanı olan Türk işçilerini niteliksiz ve cahil bırakmak isteyenlere karşı, işçi ve işveren temsilcilerinin ortak bir direnişidir. Dolayısıyla bu projenin gerçekleşmesinde emeği geçen Türk Metal ve MESS'in eğitim bazında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olması duyarsızlığı değil bilakis duyarlılığı ve takdiri hak etmiştir. C S TRATEJİ 5 Ç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle