02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası İran’a yönelik işbirlikçi ülke bulamıyor C S TRATEJİ 23 1979 yılında İran İslam Devrimi’nin iktidara gelmesinden bu yana ilk defa olarak üst düzeyde Mısır’ı ziyaret eden Ali Laricani başkanlığındaki İran heyeti, Kahire yönetimiyle bir dizi temaslarda bulundu. Söz konusu toplantının ardından, Arap Birliğinin Genel Sekreteri olan Amr Musa "Araplar, dostumuz İran’ı düşman hanesine yazmalarının hiç kimseye bir faydası olmadığını anlamalıdırlar" şeklinde bir açıklamada bulundu. Dolayısıyla ABD’nin, Körfez ülkeleri üzerinden İran’a yönelik çevreleme politikası ve/veya cephe açma gayretinin zaman aşımına uğradığı anlaşılıyor. Böylece, uzun yıllardan beri ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki savunma stratejisinin temel ekseninde yer alan Körfez ülkelerinin, İran yetkilileriyle yaptıkları üst düzey samimi görüşmelerin ardından saf değiştirdikleri görüldü. Aynı zamanda, bölgedeki İran merkezli "Şii kuşak tehdidine" karşı önlem alınmasından sık sık söz eden Arap liderleri, artık bu konuyla ilgili hiç bir ifade kullanmamaya başladılar. Zira, Bush idaresi tarafından, ABD ile birlikte İran’a karşı hareket etmesi planlanan altı Körfez ülkesinden (Katar, Uman, Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan ve Kuveyt) oluşan "Ilımlılar Ekseni" projesi de, İran’ın Körfez ülkelerine yaklaşması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Buna ilave olarak da, İran’ın nükleer çalışmalarıyla ilgili Amerikan Haberalma Teşkilatının raporunda yer alan İran’ın 2003 yılından itibaren askeri amaçlı nükleer çalışmalarını dondurmuş olduğu ifadesi, bahanenin bulunamaması nedeniyle ABD idaresini İran’a yönelik savaşma isteğinden uzaklaştırdı. Ancak Körfez ülkelerinin, ABD güdümlü İran’a yönelik politikalarından vazgeçmelerinin temelinde yatan neden, İran merkezli bölgede çıkacak her hangi bir savaşın ekonomilerinde büyük sarsıntılara yol açacak olmasıdır. Son günlerde Körfez ülkelerinin basın yayın organlarına bakıldığında, yakın geçmişin tersine İran’ın bölgedeki nüfuzunun kendileri için bir tehdit oluşturmadığı ifadelerinin yer aldığı görünüyor. Çünkü, ABD’nin Irak’a yönelik 1990 yılında uyguladığı çevreleme ve ambargo politikasının Irak’a komşu olan ülkelerde bıraktığı olumsuz etkiden ders çıkaran Körfez ülkeleri, ABD’nin İran için de Irak örneğindeki gibi bir çevreleme politikası tekrarlamasını istemediler. Dolayısıyla, başta Körfez ülkeleri olmak üzere bazı Arap ülkelerinin işbirlikçi görüşlerinin değişmesi, ABD’nin bölgeye yönelik saldırgan ve kaba kuvvete dayalı politikasının barışçıl bir politikaya en azından şimdilik dönüştürmesine yol açtı. Ve Körfez ülkelerinin İran’a yönelik politikasının değişmesi, ABD’nin bölgeye yönelik plan ve projesinin de işbirlikçi ülke bulamadığı için değişmesine neden oldu. A BD, 1972 yılında, Irak’taki petrol işletmelerini yabancı şirketlerden arındıran milleştirme politikası sonucu, Irak merkezli Ortadoğu petrolü üzerindeki nüfuzunun büyük kısmını kaybetti. 1979 yılında, Amerikan yanlısı İran Şahı’nın iktidarını sona erdiren İran’daki İslam Devrimi, Körfez bölgesindeki ABD varlığını sıkıntıya sokarak Basra Körfezi başta olmak üzere Ortadoğu bölgesinde petrol bakımından ciddi sarsıntılara yol açtı. Bu gelişmelere karşı ABD, Başkan Jimmy Carter döneminde Carter Doktrini ile ABD’nin Basra Körfezi’nde hayati çıkarlarının bulunduğunu ve bunları gerektiğinde askeri güç kullanarak korunma niyetinde olduğunu ilan etmişti. Bu niyet Başkan Ronald Reagan döneminde de devam etmişti. Bush yönetimi, 2003 yılında Irak’ı işgal ederek bu Amerikan niyetini gerçekleştirdi. Ancak, Irak’ı işgal eden ABD, İran’a yönelik çevreleme politikasında şimdiye dek pek başarılı olamadı. ABD körfezde tıkandı ABD, KÖRFEZ VE İRAN 2008 yılının Ocak ayında, Bahreyn’de gerçekleşen bir toplantıya katılan ABD Savunma Bakanı Robert Gates "İstikrarsızlık ve anarşiyi hedefleyen İran’ın bu politikasını Körfez ülkelerinin yanı sıra diğer Arap bölgelerinde de izlediğini görmek mümkündür" diye açıklamada bulundu. Ancak, gerek Körfez gerekse Arap bölgelerinde yer alan Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’da, son dönemde gerçekleşen Bölgesel Barış ve Güvenlik Sağlanması Amacıyla Müşterek Güvenlik Sistemi Toplantısı’nın yanı sıra "Dostluk Toplantıları"na davet edilen Arap liderleri arasında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın yer alması, Robert Gates’in söyleminin tersini gösteren bir gelişme olduğunu gösteriyor. İran’ın bölge ülkelerine yakınlaşması, ABD’nin İran kaynaklı bölgedeki kaygısının daha uzun süre devam etmesini sağlayacaktır. Böylece, Basra Körfezi’nde petrol zengini olan Arap Şeyhlerini bölge içi yada bölge dışı tehditlerden korumak amacıyla(!) Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi Körfez bölgesinde yer alan ülkelerde daimi askeri üs kuran ABD’nin, bölgedeki çıkarlarını tehdit eden İran’a karşı Körfez ülkeleri üzerinden uyguladığı çevreleme ve izole etme politikası büyük bir sekteye uğradı. ABD’nin bölgedeki güvenlik stratejisinin önemli parçasını oluşturan Körfez ülkeleri topraklarında bulunan dev Amerikan askeri üsleri, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını korurken bir yandan da söz konusu ülkelere yapılacak her hangi İran’a yönelik baskı politikasını körfez ülkelerini yanına alarak uygulamak isteyen ABD, son dönemde bu yaklaşımına yandaş bulmakta zorlanıyor. Körfez ülkeleri İran’a yönelik bir askeri harekatın kendi ekonomilerini olumsuz etkilemesinden çekiniyor. İran’ın Körfez ve Mısır’a yönelik diplomasisi de sonuç vermiş gibi görünüyor. bir dış müdahaleye karşı da güvenliği sağlıyordu. Başka bir deyişle, Körfez ülkelerini koruyan ABD, aslında bölgedeki ekonomik çıkarlarını garanti altına alıyor. Yani, ABDKörfez ülkeleri arasındaki ortak çıkarlar bir nevi "karşılıklı güvenlik bağımlılığı" oluşturmuş durumda. Ancak, Amerikan güvenlik kisvesi altında olmalarından doğan menfi durumdan rahatsız olan Körfez ülkeleri, ABDİran arasında cereyan eden anlaşmazlık ve gerginlikten uzak durmaya çalışıyorlar. İRAN’IN DİPLOMASİ ATAĞI İran’ın bölgede artan siyasi ağırlığına adapte olmaya çalışan Körfez ülkeleri, bölgede istikrarsızlık ve anarşi yaratacak her hangi bir savaşın patlak vermesine eskiden bu yana karşı çıkıyorlar. Bu bağlamda, 03 Kasım 2007 tarihinde, Körfez ülkeleri tarafından 1981 yılında kurulan Körfez Yardımlaşma Konseyi’nin periyodik toplantısına ilk defa katılan İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, bölgedeki istikrarı sağlamak amacıyla bölge ülkeleriyle her türlü işbirliğine hazır olduklarını açıkladı. Bu toplantıdan kısa süre sonra, Suudi Arabistan Kralı’nın davetlisi olan Ahmedinejad Cidde’yi 2007 yılı içerisinde üçüncü kez ziyaret ederek Suudi Kralı’yla çok samimi görüntüler sergiledi. Bu ziyaretlerin hemen ardından, Ahmedinecad Bush
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle