17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 8 Aralık 2008/232 Obama’nın ABD Başkanlığı döneminde Türkiye Irak’ın kuzeyinden kaynaklanan yeni risklerle karşılaşabilir. Barzani’nin ABD’ye üs verme önerisi, ‘Türkiye’nin B planı var mı’ sorusunu akla getiriyor. Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar ABD destekli Barzani riski hem İsrail tarafından da desteklenmektedir. Bush döneminde ABD ile Barzani arasında güçlenen, gün geçtikçe pekişen ilişkiler Obama döneminde de devam edecektir. Barzani’nin ABD’ye Irak’ın kuzeyinde üs önermesi hem Irak Anayasası’na hem de uluslararası hukuk kurallarına aykırıdır. Ancak Barzani’nin, “Bağımsız Kürdistan” projesinin gerçekleşmesi uğruna her türlü ödünü vermeye hazır olduğundan da kuşku duyulmamalıdır. ABD’nin 2011 sonunda Irak’tan askerlerinin tümünü çekebileceğine ilişkin yapılan açıklamalar inandırıcı olmaktan uzaktır. ABD tarafından çok önceden hazırlanan plana göre Irak’tan çekilmesi öngörülen askerlerin bir kısmı Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesine yerleştirilecek, bölgede İsrail’in de desteklediği yeni bir Amerikan üssünün temeli atılmış olacaktır. Obama yönetiminin Irak kaynaklı olası Türkiye politikaları… “S tratetejik müttefik” olarak nitelendirdiğimiz ABD, uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak Irak’ı yakıp yıktıktan sonra bu ülkeye yerleşmiş, komşumuz olmuştur. Korku imparatorluğunun temsilcisi Bush ve onu destekleyenlerin izledikleri politika sonucu 1,6 milyon Iraklının canına kıyılmış, bir o kadar insan da sakat kalmıştır. Başkanlık seçimini kazanan Barack Obama, ABD’nin bugüne kadar yaptığı insanlık dışı kıyımı unutturacak, dünya kamuoyunun sempatisini kazanacak bir politika izleyebilecek midir? Yeni dönemde ABD’nin Türkiye ile ilişkileri nasıl şekillenecektir? Obama, Türkiye’yi elinden kaçırmamak için ülkemize yöneltilen ağırlaştırılmış koşulları ve dayatmaları gözden uzak tutan bir politika izleyecek midir? Ortadoğu’nun ‘seçim’ yılı 2009’da Filistin, İsrail, Irak, İran ve Lübnan’da halk sandığa gidecek… YAŞAMSAL SORUNLAR Bölgemizde tüm dengeleri alt üst edecek gelişmeler olurken, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Eş Başkanlığı’nı üstlenmeye devam eden (!) Türkiye, yaşamsal önemdeki sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Tüm bu olumsuz gelişmeler ışığında ülkemiz karşılığını almadan ödünler vererek baskılara açık olduğunu ilan eden bir konuma getirilmiştir. Türkiye’nin ulusal güvenliği için tek seçenek olarak ABD’ye bağımlılığı öngören, uzun yıllardır izlenen ve hep yüzeyde kalan dış politikanın sonucu “stratejik müttefikimiz” ABD, ülkemizi kendi çıkarları için kullanmakta ne acıdır ki başarılı olmuştur. Irak’ın kuzeyinde “Bağımsız Kürdistan”ın kuruluşu gerçekleşirken, Mesud Barzani’yi sadık müttefiki olarak seçen ABD, İsrail ve AB, bölgemizde saygın ve güçlü bir Türkiye istememektedir. Obama yönetiminin olası dayatmaları ve yeni arayışları karşısında tuzağa düşmemek için, ülkemizin ulusal çıkarlarının ve üniter devlet yapısının her şeyin üstünde olduğunu sözde müttefikimiz ABD’nin yeni yönetimine açık bir dille anlatmamız gerekmektedir. Televizyon ekranlarında sık sık boy göstererek “ABD’nin ikili bir oyun içinde olduğunu düşünemiyorum” şeklinde açıklamalar yapan, içimizdeki ABD tutkunlarının bu sözlerine asla itibar edilmemelidir. Emperyalizmin ülkemize yönelik çok yönlü saldırıları karşısında tuzaktan tuzağa sürüklenirken ulusal çıkarlarımızı ve üniter devlet yapımızı korumak temel hedefimiz olmalıdır. O H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] DEĞİŞİKLİK BEKLENMEMELİ Türkiye, ne acıdır ki Bush döneminde ABD’nin çifte standardını, oynanan oyunları görememiş, ya da görmek istememiştir. Obama’nın seçilmesi Türkiye’de ABD’ye bağımlı kimi çevreleri umutlandırmıştır. Ancak, Obama yönetiminden bu aşamada Türkiye’ye yönelik izlenecek politikada büyük bir değişiklik yapması beklenmemelidir. Obama’nın önderliğindeki yeni ABD yönetimi, hiç kuşkunuz olmasın Irak’ta ABD’nin yaşamsal önemdeki çıkarlarından vazgeçmeyecek, Kürt liderleriyle yakın dostluk ilişkilerini sürdürerek, Irak’ın kuzey bölgesinin yakın bir gelecekte ABD üssüne dönüşmesi için her türlü çabayı harcayacaktır. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani ABD’nin sadık bir müttefikidir, yalnız ABD tarafından değil, hem AB Barzani ve Bush... rtadoğu için, rutinlerin dışında bir çatışma ya da sürpriz bir savaşa sahne olmayan bu argümanlara dayanarak nispeten “sakin” sayılabilecek bir yıl olan 2008’in bitmesine günler kaldı. 2009’un yaklaştığı bugünlerde Ortadoğu’ya deyim yerindeyse fırtına öncesi bir sessizlik hakim. Zira Ortadoğu’nun en sorunlu bölgelerinde derin siyasi boşluklar bulunuyor. Giderek daha da derinleşen bu boşluklar küresel ekonomik kriz ve krizin artçı sarsıntıları ile birleşince mevcudiyetinin sınırlarını kat be kat aşan boyutlara erişiyor. Ortadoğu’daki söz konusu siyasi boşlukların başında hiç şüphesiz ki ülkelerin iç sorunları, özellikle de siyaset arenalarındaki çalkantılar geliyor. Nitekim 2009 yılı Ortadoğu’nun başat aktörlerinden olan birçok ülkede hem kendi kaderlerini hem de bölgenin hatta belki de küresel sistemin kaderini etkileyecek kimi zaman da bizzat belirleyecek birçok seçime sahne olacak. Ayrıca müstakbel seçimlere ek olarak, geçtiğimiz ay yapılan ABD’deki Başkanlık seçimleri sonucundaki görev değişimi de Ocak 2009’da gerçekleşecek ve bu görev değişimi Ortadoğu’yu hiç kuşku yok ki doğrudan etkileyecek. ORTADOĞU SEÇİME GİDİYOR 2008’in son çeyreğinde patlak veren ve 2009’da bir bataklık gibi dünyayı giderek daha da derinlere çekmesi beklenen küresel ekonomik krizin etkilerine ve Obama’nın merakla beklenen “değişim” stratejilerine yönelik, yüksek oktavlarda yapılan tartışmaların arasında Ortadoğu 2009 yılında neredeyse topyekün denilebilecek bir şekilde ardı sıra seçimlere gidiyor. Her biri kendi içerisinde oldukça sancılı süreçlere gebe olan seçimlerden ilki kuvvetle muhtemel Filistin’de gerçekleşecek. Evet, yanlış okumadınız “muhtemel” diyoruz zira Filistin’in düşman kardeşleri Hamas ve El Fetih bu konuda da birbirlerine düşmüş durumdalar. El Fetih’in “Filistin Anayasası”nı referans göstererek ayak diremesine karşın Hamas’ın baskıları galip gelirse Filistin’de 9 Ocak’ta görev süresi dolacak olan Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın koltuğu için seçim yapılması bekleniyor. Ancak El Fetih kanadı Başkanlık seçimlerinin Parlamento seçimleri ile birlikte 2010 yılında yapılması gerektiğini savunuyor ve bu konuda yeniden bir resmi düzenleme yapılması için çalışmalarını sürdürüyor. Seçimler konusundaki bu “sürünceme” durumu zaten gergin olan El FetihHamas ilişkilerini daha da geriyor. Filistin’deki belirsizlik süreci aynı şekilde “sürüncemede” olan İsrailFilistin görüşmelerini de yeni bir açmaza doğru sürüklüyor. Filistin cephesinde bunlar yaşanırken şayet Hamas’ın istediği zamanda yapılırsa Filistin seçimlerinin hemen ardından Ortadoğu’yu bir diğer önemli seçim daha bekliyor olacak. Ocak ayı sonunda Irak’ta tartışmalı vilayetler dışında bölgesel seçimler yapılacağı duyuruldu. Irak’ın henüz egemen bir devlet olmadığı gerçeği tüm çıplaklığı ile ortada durduğu ve yapılacak seçimlerin somut sonuçlar doğurmayacağı açıkça bilinse de Obama’nın merakla beklenen Irak politikası ve seçimler sonrasında Irak’ta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle