17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 8 Aralık 2008/232 ST R A T E J İ c 3 paketini onayladı. Paketin amacı ihracata dayalı Çin ekonomisinde azalan dış talep karşısında iç talebi canlandırmak. Hükümet böylelikle büyümeyi yüzde 8’in altına düşürmemeyi ve işsizliği tahammül edilebilir bir seviyede tutmayı amaçlıyor. Son iki yılda kaydedilen yüzde 1112’lik büyüme oranlarının gerisine düşülecek olsa da IMF tahminlerine göre yüzde 8 gibi bir büyüme oranıyla 2009 yılında dünya üretimindeki artışın yarıya yakını Çin kaynaklı olacaktır. Teşvik paketinin getireceği mali genişleme sayesinde Çin cari fazlasını azaltarak, küresel dengesizliklerin düzeltilmesine katkıda bulunabilir. Hükümet sosyal güvenlik, eğitim ve emeklilik sistemlerini güçlendirdiği ölçüde, Çinliler de tasarruflarını kısıp, harcanabilir gelirlerinin daha yüksek bir oranını tüketime aktaracaklardır. İhracat yerine tüketim, Çin ekonomisinin yeni büyüme motoru olabilir. İç talebin canlanmasıyla ithalat yükselecek, dış fazla dengelenecek, en önemlisi küresel dengesizliklerde iyileşme kaydedilecektir. E Dr. Burak ERDENİR Avrupa Birliği Genel Sekreterliği [email protected] fsanevi lideri Deng Xiaoping’in öncülüğünde 1978 yılında başlayan dışa açılma ve reform süreciyle Çin Halk Cumhuriyeti, ekonomik büyüme ve sosyal dönüşümde bir mucizeyi gerçekleştirdi. 30 yıl boyunca ortalama yüzde 9,4’lük inanılmaz bir büyüme oranıyla sadece bir kuşakta 500 milyon Çinliyi yoksulluk sınırından yukarı çekmeyi başardı. İşin ilginç yanı Batılı gözlemciler 1970’lerde Çin’in kurtuluşunu kapitalizmde görüyorken, tam 30 yıl sonra 2008 küresel krizi sonrasında komünist Çin ekonomisi kapitalizmin kurtarıcısı olarak belirdi. ABD’deki tüketim çılgınlığının yarattığı küresel makroekonomik dengesizlikleri düzenleyebilecek en güçlü aday olarak görülüyor Çin… İnsanlık tarihini anlattığı “Silahlar, Mikroplar ve Çelik” (Guns, Germs and Steel) isimli eseriyle Pulitzer ödülü kazanan biyolog Jared Diamond başka bir çalışmasında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan dünya arasındaki tüketim farklarını ele almış. Diamond, Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Japonya ve Avustralya’daki insanların kişi başına düşen ortalama tüketim oranının az gelişmiş toplumların 32 katı civarında olduğunu hesaplamış. En basitinden bir Amerikalı 32 Kenyalının tüketimine eşit değerde tüketiyormuş. Buna göre, dünyanın geleceği açısından hayati olan konu da nüfus artışı değil, bu nüfusun toplam tüketimi ve bu tüketim sonrasında ortaya çıkan sera gazı, plastik gibi atıkların miktarı. 2008 yılındaki krizin temelinde de bir tüketim çılgınlığı vardı. ABD’de tüketimi coşturan finans balonlarının patlamasıyla ortaya çıkan kriz, tüketim çılgınlığının sürdürülebilir olmadığını gösterdi. ABD ile Çin arasındaki tüketim uçurumu da küresel dengesizlikleri körüklemişti. Özel tüketim harcamalarının GSYİH içindeki payı Çin’de yüzde 35’lere kadar gerilerken bu oran iki misliyle ABD’de yüzde 70’e ulaşmıştı. Çin ekonomisinin dünya Çin, ‘Deng’eleyen aktör Çin, 1.9 trilyon dolarlık döviz rezerviyle küresel ekonomik krize çare olarak gösteriliyor. Dünyanın en kalabalık ülkesi, 1970’lerde Batılıların ‘çare kapitalizm’ önerileri dikkate almayarak bu noktaya geldi. IMF, Çin’in 2009’da da yüzde 9 oranında büyümesini bekliyor. Pekin’in mali genişleme paketi soru işaretlerini de barındırıyor… ekonomisini de yakından ilgilendiren yüksek cari işlemler fazlası Çinlilerin tüketim yerine tasarrufa yönelmesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim sistemine olan güvensizlik ve gelecek kaygısı nedeniyle tüketmekten kaçınmaktadır Çinliler. Gerçekten de sosyal güvenlik ve emeklilik sistemi nüfusun ancak yüzde 15’lik bir bölümünü kapsamaktadır. Tasarrufların önemli bir bölümü getirisi düşük Amerikan Hazine bonosuna yatırılarak ABD’nin büyük cari açığı finanse edilmektedir. Diğer bir deyişle, Çin’in yoksul köylüleri Amerikalı tüketicileri finanse etmişlerdir yıllarca. Bu sayede ABD yılda ortalama 1 trilyon dolara yakın bir miktarı borçlanarak vatandaşlarının düşük faiz oranlarıyla gayrimenkul alımını finanse etmiştir. Cari işlemlerdeki bu küresel dengesizlikler, kriz sonrasında gözlerin Çin’e çevrilmesine neden olmuştur. Peki, Çin finansal krizden çıkışa katkıda bulunacak küresel dengesizliklerin giderilmesinde ne kadar etkili olabilir? İhracata dayalı ekonomisiyle Çin’in krizden etkilenmemesi pek mümkün değil. Yine de 1,9 trilyon dolara ulaşan uluslararası rezervleriyle ve dinamik yatırım ortamıyla büyük ekonomiler içinde istikrarını korumayı başaran nadir ülkelerden. Nitekim Çin hükümeti daralan ekonomiye önlem olarak 4 trilyon Yuan (yaklaşık 586 milyar dolar) miktarında bir harcamayı öngören teşvik Çin Borsası... Ekonomisi, kapitalizmin krizine çare olarak gösteriliyor… ÇILGINLIĞIN SONU MALİ GENİŞLEME Öte yandan, paketin getireceği iyileşme konusunda bazı şüpheler de mevcut; zira iç talepteki canlanmanın ne büyüklükte olacağı tartışmalı. Bir kere Çinli nüfusun büyük çoğunluğu asgari geçim sınırında olduğundan Batılı anlamda bir ortasınıf tüketimini ancak 150 milyonluk bir kesimin gerçekleştirdiğini görüyoruz. Ayrıca ihracatın daralmasıyla Çin’de de işten çıkartmalar artmış durumda. Buna ilaveten teşvik paketi sağlık ve eğitim alanlarına kaynak aktarımını öngörse de otoyolları, demiryolları inşası, deprem bölgelerine yardım gibi altyapı yatırımlarını da içeriyor. Yani tamamen sosyal politikalara yönelik değil ve dolayısıyla Çinlilerin sosyal güvenlik sistemine ilişkin kaygıları devam edecek ve bu da tüketimi etkileyecektir. Tüm bu unsurlara 2005 yılından bu yana dolar karşısında yüzde 20 değer kazanmakla beraber Yuan’ın değerinin hala aşırı değersiz olduğu gerçeğini de eklersek cari fazlanın düzelmesi pek kolay olmayacaktır. Tabi, bir de Çin gerçekten bu dengesizliklerin düzelmesini ne kadar istiyor sorusu akla geliyor. Her şey bir yana, Çin kaynaklı tüketimin ABD’nin yerini almasını beklemek yanıltıcı olacaktır. Zira geçen yıl 1,3 milyar Çinli 1,2 trilyon dolarlık tüketim yaparken, 300 milyon Amerikalı 9,7 trilyon dolarlık tüketim yapmış. Zaten dengesizliklerin ve krizin kökeninde bulunan Amerikanvari bir tüketimi referans almak doğru da değil. Diamond’ın hesaplamalarına geri dönersek; 1,3 milyar Çinli Amerikalılar kadar tüketmeye başlarsa dünyada tüketimin her alanda yaklaşık iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Daha da inanılmazı tüm dünya, Amerikalılar kadar tüketse dünya nüfusunun, diğer değişkenler sabit kalmak üzere, 72 milyarlık bir etkisi olurmuş. Çin’in kriz ortasında yöneldiği mali genişleme, kaydedeceği büyüme ve Çinlilerin artan tüketimleri dünya ekonomisine önemli katkı sağlayacak olsa da küresel makroekonomik dengesizliklerin giderilmesi pek kolay olmayacak. Wen Jiabao
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle