02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çiğdem ERMAN TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası ‘İstihdam paketi’ dengeleri yerinden oynatıyor… C S TRATEJİ 21 Temmuz aylarını kapsayan Haziran dönemine ilişkin hane halkı işgücü araştırmasına göre, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 18,4’tür. Asıl ürkütücü gerçek ise 2002–2006 döneminde yüksek okul ve fakülte mezunu gençlerde işsizlik oranının yüzde 35 olmasıdır. Bu düzenleme elbette genç işsizliğinin azalmasını sağlayacaktır. Ancak burada düzenlemenin iki önemli sakıncasına değinmek gerekir. Birincisi 18–29 yaş arasında olup, önceden işe girmiş olanlar için bu değişiklik uygulanamayacağından bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olmasıdır. İşverenler 18–29 yaş arası önceden işe giren işçiler için de bu teşvik düzenlemesinin uygulanmasını talep edeceklerdir. Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen maddesine aykırı olacağından iptali dahi istenebilecektir.(2) İşveren 30 yaş ve üstü işçileri işten çıkarıp maliyeti azaltma yolunu da deneyebilir. Bu durumda genç işçiler, 30 ve üstü yaşlarındaki işçilerin iş güvencelerini tehdit unsuru olacaklardır. Bu da yeni bir ‘işsizlik krizi’ yaratacaktır. Oysaki 30’lu yaşlar belli bir deneyim kazanılmış olmasının da etkisiyle iş hayatında en verimli olunan dönemdir. Bu yaştaki işgücünden yararlanmamak ülke ekonomisi için de kayıp olacaktır. Düzenlemenin diğer bir sakıncası da Hazine’ye getireceği yüktür. Kaynak bulunmadığı takdirde işveren primlerinin devlet tarafından ödeneceği 5 yıllık süre içinde borçlanma artacak, bütçe açığı büyüyecektir. Bunun yerine genç işsiz kesimin işe girmesinin önündeki bir takım engelleri kaldırmaya yönelik projeler geliştirilip, bunlara katkıda bulunulması daha istikrarlı bir düzenleme olur. H ükümet, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde, kamuoyunda ‘İstihdam Paketi’ olarak bilinen ‘İşgücü Piyasası Yapısal Dönüşüm ve İstihdamı Geliştirme Planı’ hazırlandığını duyurmuştu. İstihdam odaklı büyüme, genç işsizliğin azaltılmasına yönelik teşviklerin yürürlüğe konulması gibi konuları kapsayan paketin dikkat çekici maddelerinden biri yürürlükteki İş Kanunu’nda ‘Özürlü, eski hükümlü, terör mağduru çalıştırma zorunluluğu’ başlığı altında düzenlenen, toplumdaki belli kesimlerin istihdamını zorunlu kılan yasa hükmünde yapılması düşünülen değişikliklerdir. Hâlbuki İş Kanunu’ndaki bu düzenleme kaynağını anayasadan alır. 1982 Anayasası devlete, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşır bir şekilde, toplumda özel olarak korunması gereken kesimlerin diğer vatandaşlarla eşit seviyeye ulaşmalarını sağlayıcı tedbirlerin alınması görevini yüklemiştir. Sosyal dokuya darbe ZORUNLU İSTİHDAM Hükümetin düzenlediği pakette zorunlu istihdam konusu yeniden ele alınıyor. Özürlü istihdamındaki zorunluluk hafifletilirken, eski hükümlü ve terör mağdurlarının işyerlerinde zorunlu olarak çalıştırılması düzenlemesinin kaldırması veya bu grubun zorunlu istihdam oranlarının azaltılmasıyla işveren üzerindeki istihdam yükünün azaltılması planlanıyor. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), 2006 yılında Türkiye'nin en büyük özel sektör kuruluşlarının da içinde bulunduğu işyerlerine ihtarda bulunulmasına rağmen özürlü bireyleri istihdam etmemekte direnmeleri nedeniyle astronomik cezalar kesti.(1) Çalışma mevzuatımızda söz konusu zorunluluklar mevcutken denetim yapılmasına rağmen işverenler özürlü vatandaşları çalıştırmamak için yüksek bedelli para cezalarını dahi ödemeyi göze almışken, yasadaki zorunluluğunun hafifletilmesi halinde bu vatandaşlarımızın hiçbir şekilde istihdam edilme imkânı bulamayacakları açıktır. 1.1.2006 tarihinden itibaren özel sektör kuruluşlarında, kuruluştaki toplam işçi sayısının yüzde 2’si kadar terör mağduru çalıştırma zorunluluğu vardır. PKK terör örgütünün saldırılarını artırdığı 1990’lı yılların başından, terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalandığı 1999 yılı başlarına kadar geçen zamanda 30.000’den fazla şehit, on binlerce gazi veren Türkiye Cumhuriyeti’nde bu sayının onlarca katı terör mağduru varken, mevcut yasal düzenlemedeki terör mağduru çalıştırma zorunluluğunu tamamen ortadan kaldırmak veya hafifletmek son derece isabetsiz bir düzenleme olacaktır. Hükümetin istihdam paketinde eski hükümlülerin zorunlu istihdamına yönelik düzenlemenin tamamen kaldırılması gündemde. Hâlbuki herhangi bir suçtan hüküm giymiş bireylerin iş bulmaları veya daha önceden edindikleri bir meslek yoksa meslek edinmeleri son derece güçtür. Kuşkusuz ki bu gelişme eski hükümlülerin normal bir yaşantıya dönmesinin devlet eliyle güçleştirilmesi anlamına gelecektir. İŞKUR’un Aralık 2007 istatistiklerine göre, 173 eski hükümlü işe yerleştirilmiştir. Eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılması halinde İŞKUR’un desteğinden de yoksun kalacak olan eski hükümlülerin işe girmeleri neredeyse imkânsızlaşacaktır. Dolayısıyla ciddi bir şekilde eski hükümlülerin işe alınabilmelerini sağlayacak projeler oluşturulması gerekmektedir. Nitekim geçen hafta Hükümetin istihdam maliyetlerini azaltmak amacıyla ‘istihdam paketi’nde gündeme getirdiği düzenlemeler sosyal dokuyu bozacak nitelik taşıyor. Terör mağdurları ve mahkumlar KADIN İŞÇİLER İstihdam paketinde kadın işçilere yönelik olumsuz için istihdam zorunluluğu düzenlemeler de mevcut. Değişiklik ile 100–150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde emzirme odası, 150’den çok kaldırılıyor, gençlere olanak kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde kreş bulundurma zorunluluğu kaldırılıyor. Düzenleme ile kadın işçi tanınması gerekçesiyle istihdamında artış beklemek yanlış olur. Avrupa Birliği ülkelerinde çalışan kadına tanınan en vicdani hak olarak deneyimli çalışanlar hedef görülen bu zorunluluğun kaldırılması, kadını çalışma hayatından uzaklaştıracaktır. Kadın, çocuğunu alınıyor. emzirecek yer bulamazsa, emzirme izni alamazsa Mersin'in Silifke ilçesinde Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulları Başkanlığı tarafından açılan soğutmaiklimlendirme kursuna katılan eski hükümlülere, bir firmanın yetkili servisinde uygulamalı eğitim verildi. Amaç eski hükümlülerin meslek öğrenmelerini sağlayarak onları toplumsal hayata kazandırmak, bu sayede de iş bulabilme imkânına kavuşturmak. Bu, desteklenmesi gereken bir uygulama ise de pek çok işyerinin bu tip projelere sıcak bakmayacağı da kesin. Bu durumda bu projeler dahi yasal zorunluluk olmadan yürütülemeyecektir. çalışamayacaktır. Kadının (annenin) tıbben bu görevini başkasına devretme imkânı yoktur. Pakette hükümetin kaldırmayı düşündüğü bu hizmetlerin dışardan satın alınabilmesi de söz konusu. Maliyetleri artıracağından çoğu işveren bunu yapmayacaktır. Hükümetin amacı zaten işverenin istihdam yükünü azaltmak. Bu düzenleme ile hükümetin amacına ulaşmasını beklemek normal; işverenin bu hizmetleri dışardan satın almasını beklemek anormal olur. SOSYAL DEVLET YOK Özetlemek gerekirse hükümetin "istihdamı teşvik" olarak nitelediği ‘İstihdam Paketi’ gençlere iş sağlarken, çalışanların iş güvencesini tehlikeye atarak iş hayatında yeni bir işsizlik ve dengesizlik yaratacak, bütçe açığını kapanmasını imkânsız hale getirecektir. En önemli sonucu ise tüm vatandaşlara eşit hak ve imkânlar tanıyarak onları iş hayatında devlet güvencesi altına alan sosyal devleti ortadan kaldıracak olmasıdır. Hâlbuki sosyal devlet, hak (hukuk) devletidir. Her bireyin olduğu gibi özürlü, eski hükümlü ve terör mağdurlarının da insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmeleri devlet güvencesi altında olmalıdır. Üstelik çalışma hayatında alın terinin en önemli mükâfatı olan kıdem tazminatı da maaşlara eklenerek tarihe karışacak. Dipnotlar: 1 Sabah, 23.07.2006 2 Prof.Dr.Fevzi Demir’in yazısı www.egeekonomisi.com DENEYİMLİ İŞSİZLER İstihdam Paketinde genç işsizliğin azaltılmasına yönelik teşvikler de mevcuttur. 18–29 yaş arasında yeni işe girenlerin SSK işveren primlerinin 5 yıl süre ile Hazine tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. TÜİK’in Mayıs, Haziran ve İstihdam paketi, yeni işsizler yaratacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle