02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kamuoyu yoklaması da bir sağlama niteliğinde olmuştu. Anket sonuçlarını kabullenmek yerine Türklerle Rumların işbirliği yapmasını "sağlamak" üzere eğitim, ortak çalışma, beyin fırtınası çalışmaları yapmak üzere yurtdışı gezileri ve yeniden beyin yıkama faaliyetlerini başlatmak için akıtılacak paraya derhal fon oluşturma kararı alan AB’nin Talat’a desteğinin hâlihazırda sürdüğünü de not düşmek gerekir. Talat’ın ve eski partisi CTP’nin izlediği Türk askeri ve Kıbrıs Türklerini karşı karşıya getirme siyasetinin sonuç getirmeyeceği de yine KADEM’in aynı araştırması ile görüldü: Kıbrıs Türkü, Türk ordusuna yüzde 95 oranında güveniyordu. Siyasetçiler ise "güvenirlik testi"nde sona kalarak ancak yüzde 29 oranında destek bulabildiler. C S TRATEJİ taşı vermedik, bir asker bile çekmedik 5 Türkiye’deki genel seçimler ise ada diyen" AKP’nin seçim kampanyasına verdiği bir destek olarak görülüyor. Türklerinin adeta soluklarını tutarak izledikleri AKP’nin "lokma lokma Kıbrıs’ı verme sözünü işin başında verdiğini" söyleyenler bir gelişme. AKP’nin yarım kalan işini tamam "tek başına iktidar olmaktan uzaklaştıkça teslimiyetçi tavrın zayıflayacağı" ümidini layarak KKTC’yi tasfiye edeceği korkusu taşıdıklarını belirtiyorlar. KKTC solu "Bu Memleket Bizim Platformu"nun AKP yaşayan Kıbrıslı Türk sayısı hiç de az değil. eliyle susturulduğunu söylerken benzer izleyerek kopuş sürecinin gözle görülür yanına tanıklık ederken bir yandan da aşırı sıcaklara rağmen canlılığını sürdüren muhalefete cevap yetiştirmeye çalışıyor. İktidar partisinin, tabanında yaşadığı erozyona ek olarak DP ve özellikle UBP’den aldığı ödünç küskün ve kızgın tepki oylarının da büyük bir kısmını yitirdiğinin ve bu oyların yerlerine döneceğinin işareti yerel seçimlerde ortaya çıkmıştı. Skandallarla mücadele yönteminden ziyade askerle girdiği veya girmeye çalıştığı anlaşmazlık ortamının, gariptir ama AKP’den onay gördüğü düşünülen Türkiye muhalifliğinin ancak en çok da referandum vaatlerinin yerine getirilmemiş olmasının ödünç oy veren kesimin de CTP’yi terk etmesine yol açtığı kesin. KamuSen eski Genel Başkanı Ahmet Ötüken, 9 Temmuz’da gerçekleştirdiğimiz söyleşi de CTP’nin emanet aldığı yüzde 20 oranındaki oyun aslında "umuda verildiği" dolayısıyla umutlar boşa çıktığı için ait oldukları yere geri döneceği saptamasını yapmıştı. "CTP’nin ABD ve AB adına da oy istediğinin" ve Annan Planına verilen desteğin CTP havuzuna akıtıldığını söyleyen Ötüken’den Annan Planına verilen desteğin analizini istemek şart oluyor. Ötüken, Annan Planının öncelikli amacının KKTC’de iktidar değişikliği yapmak olduğunu, "emperyalizmin istediği siyasal dönüşümün CTP ile gerçekleştiğini", Denktaş’a karşı yıpratma harekâtı başlatıldığını, psikolojik mesajların hem AB hem ABD hem de AKP’den gelen fiili destekle güçlendirildiğini anlatıyor. Ötüken, aslında referandumda çıkan yüzde 45’lik "hayır"ın büyük bir başarı olduğunun altını çiziyor. "Çünkü bu kez ABD, AB, İngiltere, Rum yanında Türkiye’den gelen yönlendirmelere karşı da verilmiş bir cevaptı o. Böylesi bir ortamda "hayır" diyebilen yüzde 45’lik vatansever nüfus çok önemlidir." "Referandum sürecinde bizler, KKTC’ye gönül vermiş insanlar, tüm silahlarına el konulmuş, lojistik imkânlardan yoksun bırakılmış birer asker gibiydik" diyen Ötüken’e hak vermemek mümkün değil. Gerçekten de yüzde 45’lik "hayır" Türkiye vazgeçtiğinde bile kendi vatanlarından vazgeçmeyecek önemli bir nüfusun varlığını gösteriyordu. Bugün bu oranın iki misline çıkmış olması da aldatılmışlık hissinin yerleştiğini gözler önüne koyuyor. Ötüken, "O dönemde görünürde yani kâğıt üzerinde Türkiye’den istenen aslında etkisiz olmasıydı; Kıbrıs’ın kendi iradesi aranıyordu ancak Türkiye’deki hükümet açıkça "evet"e yönlendirmek istedi" derken bugün devam eden istikrarsızlığın ve kaybetmişliğin faturasını AKP’ye kesiyor. sözleri gittikçe eski gücüne kavuşan sağ kesim de dile getiriyor. KKTC'de çeşitli sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Kıbrıs Türk Platformu, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Sahip Çık" sloganıyla 19 Mayıs’ta Güzelyurt'ta, 16 Haziran’da Girne’de düzenledikleri mitinglerin devamını İskele ve Magusa’da yapmak istediklerini ancak "AKP’nin kurduğu baskı nedeniyle" demokratik haklarının "seçimlere kadar" engellendiğini söylüyorlar. Gelinen son noktada KKTC’deki siyasi durum şöyle özetlenebilir: CTP erken seçimin her geçen gün kaçınılmaz olduğunun farkında ancak desteğini kaybetmeme umuduyla Türkiye’deki seçim sonuçlarını bekliyor. UBP yeterince cesur politika yapmamakla ve AKP’nin tekrar iktidara gelmesi durumunda olası bir erken seçimde dışlanmamak için toparlanan tabanına rağmen pasif kalmakla suçlanıyor. DP’nin performansı daha çok beğeniliyor ancak CTP ile yaptığı koalisyon döneminde inandırıcılığını yitirmiş olarak görülüyor. Kimilerince "Türkiye düşmanı" olarak nitelendirilen, Türkiye’den bağımsız politika geliştirilmesini isteyen ve "Birleşik Kıbrıs" ülküsüne inanlar kötünün iyisi olarak gördükleri AKP’yi destekliyor ancak seçim sürecinin bir an önce sona ermesini ve yeni "iyi niyet adımları"nın atılmasını sabırsızlıkla bekliyorlar. Anketlere göre yüzde 70’lere varan "iki devletli çözüm" taraftarlarının ise kâbusunu yeni bir AKP iktidarı dönemi oluşturuyor. Yarım kalan işi tamamlayacaklarından ve çözüm adı altında Kıbrıs Türklüğünü yok edeceklerinden korkuyorlar. KKTC’nin gözü kulağı Ankara’da. Ancak Türkiye’deki siyaseti rahatsızlık verici bulanların sayısı büyük bir hızla artıyor. Türkiye’ye gönülden bağlı olanlar, KKTC’nin ancak Türkiye’ye güvenebileceğini düşünen kesime yaşatılan hayal kırıklığı ise herhalde Türkiye’nin son dört yıldaki en büyük kaybı olarak değerlendirilmelidir. Dipnot: 1 Makbule Ötüken, Dünden Bugüne Talat ve Soyer, htp://www.akdenizethos.com SOLDAKİ OYLAR ERİYOR Güvenilirliğini kaybeden şüphesiz ki sadece Talat değil. İşsiz gençlere iş verileceğini, her şeyin saydam demokratik olacağını, emeğin iktidar olacağını vadeden KKTC Başbakanı F. Sabit Soyer de bundan payını fazlasıyla alıyor.(1) Son dönemde KKTC’de siyasi bir çalkantının olduğunu görmemek mümkün değil. Bugün KKTC sokaklarında dolaşırken halkın hararetle rüşvet iddialarını, devlet olanaklarının çıkar amaçlı kullanmasını, taşınmaz mülklerin peşkeş çekilmesini, yolsuzlukları tartıştığına şahit olunabiliyor. İddiaların hedefinde ÖRP bulunmasına rağmen üst üste patlayan skandallara rağmen koalisyonu bozmadığı ve hatta savunuyor izlenimi yarattığı için suçlanan Soyer oluyor. Üstelik sadece ÖRP’nin marifetleri değil Başbakanın müsteşarının da yolsuzluklara bulaştığı iddiaları da hükümeti zorluyor. "Statükoyu kaldırma söylemleriyle iktidara gelenlerin" Türkiye’de 22 Temmuz da yapılacak seçimlere kadar sorun çıkarmama, koalisyonu 23 Temmuz’a kadar sürdürme talimatı aldığı iddiaları çift yönlü bir yıpranma yaratıyor CTP’de. AKP’nin KKTC’de UBP ve DP’nin yerini alacak sağda yeni bir oluşum için devreye girdiği; bunun için taraflarla doğrudan temaslar kuran AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin "Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen" Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Yönlüer’le çalıştığı dedikoduları eşliğinde UBP Genel Sekreteri Turgay Avcı liderliğinde UBP ve DP’den istifa eden dört milletvekili ile ÖRP kurulmuştu. ÖRP’nin (Özgürlük ve Reform Partisi) AKP eliyle kurularak KKTC siyasi hayatına üstelik doğrudan hükümet ortağı olarak sokuluverdiği iddiası "Türkiye’nin 82. vilayeti gibi davranılmasından" rahatsızlık duyan kesim üzerinde olumsuz bir etki doğurdu. Şüphesiz ki kemikleşmiş CTP destekçileri de bu kesimin parçasıydı. CTP bir yandan koalisyon ortağıyla ilgili skandallar karşısında hareketsiz kalması bir yandan da AKP’nin yönlendirmelerini kabul eder tavrı nedeniyle yıprandı. Ancak CTP’yi tabanı nezdinde büyük ölçüde bitiren, sosyalist ideolojiyi benimseyerek gelmesine rağmen iktidar edişinde ezilenin, işçinin, memurun yanında olmadığı düşüncesinin yaygınlaşması ve bunun emperyalizme ve kapitalizme geçit verdiği iddiaları eşliğinde gerçekleşmesi oldu. Nitekim solda gidilen bir birleşme CTP’nin oylarına talip oldu. Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ile Barış ve Demokrasi Hareketi’nin (BDH) Haziran ayındaki birleşmesiyle ortaya çıkan Toplumcu Demokrasi Partisi genel olarak CTP ile aynı çizgideki ideolojisi ve parti programıyla ancak bunları gerçekleştirme; özellikle de sivil idareyi sağlama vaadiyle bir sonraki seçimlere katılacak. TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLER Türkiye’de yapılacak seçimleri en yakından takip eden kesim KKTC’de. "Türkiye hapşırsa KKTC nezle olur" sözünün boşuna söylenmediği KKTC’de yapılan kısa bir turda anlaşılabiliyor. Kıbrıs Türkü diyor ki: "Sizin için bir seçim ancak bizim için ölümkalım meselesi." AKEL lideri Hristofyas’ın Yunanistan Başbakanı Karamanlis ve Dışişleri Bakanı Bakoyanni ile görüştükten sonra Atina’da düzenlediği basın toplantısında, AKP hükümetine destek verdiklerini açıklamasına dikkat çekilerek seçimlerin hayati önemi anlatılmak isteniyor. Talat’ın defalarca yaptığı görüşme talebine cevap vermeye dahi tenezzül etmeyen Papadopulos’un Türkiye’deki seçimlere 20 gün kala görüşme kararı alması, Yunanistan ve ABD’nin "Kıbrıs’ta tek bir çakıl ÖDÜNÇ OYLAR GERİ DÖNÜYOR CTP bir yandan Birleşik Güçlerin bir parçası olan dolayısıyla CTP’yi iktidara getiren sendika ve sivil toplum örgütlerinin eylem, miting ve gösterilerini Soyer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle