02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Aydın İDİL ErmeniRus ilişkilerindeki gelişmeler gözden kaçırılıyor... C S TRATEJİ Hindistan yolunu tehdit etme durumuna gelmelerini önlemek amcı ile Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü korumakta yarar görmüş ve Osmanlı Devleti’ni özellikle Rus tehlikesine karşı destekleyen bir siyaset izlemiştir. 1798 de Napoleon’un Mısır’ı işgal ederek Suriye’yi kuzeye doğru işgale başlaması İngiltere’yi kaygılandırdı. Rusya ise kendi çıkarı bakımından Boğazların güçlü bir devletin değil, zayıf Osmanlı elinde bulunmasını daha yararlı görüyordu. Bu bağlamda Fransa’ya karşı hem İngiltere hem Rusya Osmanlı ile birer ittifak yaptılar. Sonuçta Fransa Mısır’dan çıkarıldı. İngiltere rahatladı. İşte bu gelişme Osmanlı’nın üst düzey yöneticilerini aymazlıktan kurtardı. Osmanlı toprakları üzerinde denge hesapları yapan sömürgeci devletlerin uygulamalarına karşı Osmanlı yöneticileri de denge politikalarına yöneldiler. G eçenlerde bazı basın yayın organlarında yer alan bir habere göre Ermenistan Dışişleri Bakanı ile Rusya Federasyonu (RF) Dışişleri Bakanı arasında resmi görüşmeler oldu. Ardından RF Dışişleri Bakanı resmi bir açıklama yaparak cümle aleme Rusya’nın Ermenistan’ın "stratejik Ortağı" olduğunu duyurdu. RUSERMENİ İLİŞKİLERİ Rusya Dışişleri Bakanı bu stratejik ortaklığın sadece askeri alanı kapsamakla sınırlı kalmadığını, diğer tüm alanlardaki işbirliğini kapsadığını da vurguladı. Dış politikayı "danışmanların" ve "koordinatörlerin" yürütmekte olduğu bu dönemde, Lavrov’un açıklamaları, ülkenin siyasi gündemini belirleyen basın yayın organlarında pek yer tutmadı. Ne var ki, Rusya ile Ermenistan ilişkileri, Türkiye’yi ve Türk ulusunu doğrudan ilgilendiren bir konu olduğu için, koordinator ve danışmanları rahatsız etmeden bu konuda da düşünme alışkanlığı edinmekte ve düşünce geliştirmekte yarar olabilir. Bu konuyu düşünenlere yardımcı olmak bakımından tarihte kalan bazı gerçekleri ve RusErmeni ilişkilerini hatırlayıp hatırlatmakta yarar olacaktır. Ancak önce 18. yüzyılda olup bitenleri hatırlayalım. Eski sömürgeci devletler olan İngiltere ve Fransa arasınada 1756 dan 1763’e kadar süren savaşlar oldu. Tarihe yedi yıl savaşları olarak anılan bu savaşlar sonucunda İngiltere Fransa’dan iki önemli sömürge aldı: Kanada ve Hindistan. 1763 den sonra İngiltere’nin dış politikası süregelen şekilde Hindistan’ın diğer sömürgeci güçlerden nasıl korunabileceği noktasına odaklanmıştır. İşte bu çerçevede, İngiltere, Hindistan’la bağlantısını Türkiye’ye doğudan yönelen hançer sağlayan stratejik ticaret yollarının ingiliz taşımacılığına açık tutulmasını sağlamak için, bu yolu kesebilecek veya tehdit edebilecek gelişmeler veya tasavvurlar karşısında çeşitli tertipler almıştır. Bu bağlamda İngiltere, Rusya’nın ve Avusturya Macaristan İmparatorlugu’nun Akdenize inerek Chirac’ın Ermenistan ziyaretinden... 19. YÜZYILI ANIMSAYALIM Yaşanan iki dünya savaşı ve sonrasındaki gelişmeler Türkiye’ye yönelik Ermeniler üzerinden yöneltilen emelleri tarihin sayfalarına kaydetmiş durumda. Batı’nın, Rusya’nın emelleri günümüzde Ermeni iddiaları olarak tartışılıyor. İngiltere’nin Osmanlı’yı Rusya’ya karşı destekleme politikası 187778 OsmanlıRus Savaşı’na kadar sürmüştür. Bilindiği gibi bu savaş sonucunda Rus Ordusu Osmanlı Ordusunu yenip İstanbul’a kadar geldi. Şehre girmeyip Yeşilköy’de konuşlandı. Ayos Stefanos kilisesinin bulunduğu Yeşilköy o zaman Kilisenin adı ile anılan bir belde idi. Ayos Stefanos’da 5 Mart 1978 de yapılan bir anlaşma ile Osmanlı’ya Rusya hayli ağır bir bedel ödetti. O kadar ki diğer sömürgeci devletler Rusya’nın pastadan fazla pay almasını kıskandılar ve Berlin’de çok taraflı bir barış konferansı toplanmasını sağladılar. Bir ay süren görüşmeler sonucunda Berlin’de Temmuz ayında Ayos Stefanos anlaşmasının yerine geçen çok taraflı bir barış anlaşması imzalandı. 1877–78 savaşı İngiltere’ye Osmanlı’nın artık çok zayıflamış olduğunu göstermişti. İngiltere yöneticileri Osmanlı’yı desteklemek yerine, Osmanlı’nın yerine bizzat yerleşmek veya Osmanlı mülkü üzerinde İngiltere’ye sadık devletler kurmak yolu ile kendi sömürgeleri ile irtibat yollarını daha iyi koruyabileceklerine ve Rusya’ya karşı durulmasında ise Osmanlı aracılığı ile değil bizzat doğrudan sorumluluk almaları gerektiğine inandılar. 1878 den itibaren İngiltere Kıbrıs’ta askeri üs kurdu ve adayı işgal etti. Böylece Doğu Akdeniz’i kontrolu altında tutuyordu. Daha sonra İngiltere 1882 de Mısır’a asker çıkardı. Böylece Kızıldeniz’e ve Arap ülkelerine girmeye başladı. İngiltere 1878’den sonraki dönemde Rusların doğu Anadolu’ya girmelerinin önlenmesinde de menfaat gördü ve bu bölgede kendine bağlı devletler kurmak yolunda Osmanlı ermenilerini kışkırtmaya da başlamıştır. Berlin anlaşması Osmanlı’yı küçülttü. Güçsüz bir hale getirdi. Bu anlaşma ile Bulgaristan‘ın tam bağımsızlığı biraz geciktirilmiş oldu. Bulgaristan’a özerklik verildi. Karadağ, Sırbistan, Romanya tam bağımsızlık kazandı. Bosna Hersek fiilen Avusturya’nın denetimine verildi. Anadolu’da ise Batum, Ardahan ve Kars Rusya’ya verildi. Bu anlaşma ile Osmanlı Rumeli ve Anadolu’da Ermenilerin yaşadığı yerlerde Ermeniler lehine reformlar yapmak yükümlülüğünü ve ayrıca Rusya’ya ağır savaş tazminatı ödemeyi de üstlendi. Bu gelişme üzerine Osmanlı yöneticileri ikinci defa aymazlıktan kurtularak denge politikalarına daha fazla önem vermeye başlamışlardır. Yeni dengeler arayışında ise Osmanlı yöneticileri, o dönemde Ortadoğu ve Asya’da sömürgeci emelleri olan ve yıldızı yükselmekte olan Almanya’yı buldular. Genç ve dinamik Almanya İmparatoru Kaizer İkinci Wilhelm’in "Dünya Politikası"nın hedefleri ile Osmanlı’nın ihtiyaçları örtüşüyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle