02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Doç. Dr. Türel YILMAZ Gazi Üniversitesi ünya üzerinde günümüzde, OğuzTürk boyları tarafından kurulan iki bağımsız ülke mevcuttur: Türkiye ve Türkmenistan. Ancak, bunların dışında, dünyanın çeşitli yerlerinde, değişik devletler içinde (Irak, İran, Suriye, Afganistan, Rusya Federasyonu, Çin ve Balkanlar) yaşayan milyonlarca Türk ile birlikte, bugün için olağanüstü bir Türk/Türkmen nüfus ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de bugüne kadar dünya Türkleri/Türkmenleri ile ilgili pek çok şeyin yazılıp çizilmesine rağmen, Oğuz boyundan gelen ve sayılarının 22.5 milyon arasında olduğu tahmin edilen İran Türkmenleri ihmal edildiği gibi, bu konuda hemen hemen hiçbir bilgi bulunmuyor. Bugün, Türkiye’de "Türk Dünyası" ile ilgili olarak yapılan hiçbir ulusal ve uluslararası toplantı veya konferanslarda İran Türkmenlerinden ya da onların asırlardır yaşadıkları Türkmen Sahra bölgesinden hiç bahsedilmiyor. Kültürel hakları kısıtlı, ekonomik olarak geri kalmış durumdalar… C S TRATEJİ 1925 yılına kadar devlet bazında İran’ın asli unsurları olarak kabul edilen Türkler, 1850 yılından itibaren, İran’da gelişen bir dizi siyasi olaylar nedeniyle itibar kaybetmeye başladılar. Nihayetinde, 1925 yılında İran’da Pehlevi hanedanlığının iktidarı ile birlikte, iktidar yapısının Panİranist ve Fars milliyetçisi söylemlere göre şekillenmeye başlaması/şekillenmesi, Türkleri karşı cephede yer almaya zorlamış oldu.(3) Asırlar boyunca Türklerin yönetiminde kalan Farslar, 1925 yılında Kaçar Hanedanlığının sona ermesiyle yönetimi ele geçirdiler. Bu tarihten itibaren de olası bir Türk milliyetçiliğini kendi yönetimleri için bir tehlike olarak gördüler ve başta Azeriler olmak üzere İran’daki Türkler/Türkmenler üzerinde sistemli bir asimilasyon politikası uygulamaya başladılar.(4) İran’da yaşayan Türk topluluklarının Azerilerden sonra ikinci önemli grubunu Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan ve sayıları 22.5 milyon civarında olan Sünni Türkmenler oluşturmaktadırlar.(5) İran Türkmenlerinin yaşadıkları bölgeye İran kaynaklarında Deşte Gorgan denilmekle birlikte, bu bölge, Türkmenler arasında "Türkmen Sahra" olarak adlandırılmaktadır. Türkmenistan sınırından başlayıp, Hazar Denizine kadar olan söz konusu bölge, İran’ın 18.572 km kare yüzölçümüne sahip olan Gülistan Eyaleti içinde yer almakta olup, bu Eyaletin de 16.375 km. karelik alanını kapsamaktadır. Türkmen Sahra Türkleri, eski Oğuz boylarından Salur, İmur, Dodurga Türklerinin soylarından gelmekte olup, şimdi Gölken, Yomut ve Teke Türkmenleri adlarıyla anılmaktadırlar.(6) İran’da yaşayan bu Türkmenler, Safeviler döneminde Şiiliğin siyasi amaçlarla kullanılmasından sonra Sünni Türkistan Türkleri ile Şii İranlılar arasındaki mücadelelerde en çok zarar gören topluluk olmuşlardır.(7) Türkmen Sahra, Çarlık Rusya’sı ve İran arasında 1881 Aralık ayında imzalanan bir antlaşma ile iki ülke arasında paylaşıldı. Bu tarihten itibaren, Çarlık Rusya’sı içinde kalan Türkmen topraklarında yaşayan Türkler, genel bir adla "Türkmenler" olarak varlıklarını devam ettirirlerken, İran sınırları içinde kalanlar ise, aşiret yapısı içinde etnik ve milli oluşumlarını gerçekleştiremeden İran’da yaşamaya devam ettiler ve "İran Türkmenleri" olarak anıldılar.(8) Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan Türkmenler, Türklüklerini, gelenek ve göreneklerini korumayı başardıkları gibi, İran yönetimine karşı tutum sergileyerek, bağımsızlıklarını ilan etme yolunda faaliyetlerde de bulundular. D İran’da unutulan Türkmenler İran’da yaşayan Türk topluluklarından Türkmenlerin, varlıkları neredeyse anımsanmıyor. Kaçar Hanedanlığı’na kadar Türk hükümdarların egemen olduğu İran’da daha sonra gelen yönetimlerin olumsuz etkisinden en fazla pay alanlar Türkmenler… inançları ile gerçekten önemli özellikler arz eden bir toplumdur.(1) Ancak, İran sınırları içinde kendi olanakları ile varlıklarını sürdürme savaşı veren Türkmenler, fazlasıyla ihmal edilmiş olup, sorunlarıyla baş başa yaşamaktadırlar. ATATÜRK’ÜN İLGİSİ Türkiye’nin İran Türkleri konusundaki ilgisi aslında Atatürk döneminde mevcuttu. Nitekim, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1924 yılında İran’daki Türkmenlerin askeri eğitimine yardımcı olduğu ve 1935 yılında da Türk Dünyasına yardım için oluşturduğu fondan İran Türkmenlerinin de pay aldıkları bilinmektedir. 6 Ekim 1925 tarihinde Atatürk tarafından Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliğine atanan Mahmut Şevket Esendal, bu görevi sırasında Büyükelçilik olanaklarını da kullanarak, özellikle İran’daki Türkmen gençlerinin Türkiye’de eğitim almaları konusunda büyük yardımlarda bulunmuştur. Ancak, Atatürk’ün ölümünden sonra geçen süre içinde İran’daki Türkmenler de büyük ölçüde unutulup gittiler. Bu unutuş/unutuluş, 20. yüzyılın sonuna kadar devam etti. Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan ve Türkmenlerin milli şairi Mahdum Kulu’yu sinelerinden çıkaran Göklenler başta olmak üzere bölgedeki bütün Türkmenler, İran’da "Türklüklerini" en fazla koruyan toplum olarak bilinmektedirler. Ayrıca, Türkiye’ye olan bağlılıkları, cesaretleri ve İRAN’DAKİ TÜRKMENLER Türklerin İran’daki varlıkları miladi başlarına kadar uzanmaktadır. Bununla birlikte İran’la ilk temaslarının M.Ö. IV . yüzyıla kadar gerilere gittiğini, Bizans, eski Pehlevi, Gürcü, Ermeni ve Ablan kaynaklarında yer alan birçok bilgi kanıtlamaktadır.(2) 1040 yılında o dönemde İran topraklarında hüküm süren Gazneliler ile Selçuklular arasında cereyan eden Dandanakan Savaşında Gaznelilerin yenilmesinden sonra İran kapıları tamamen Türklere açılmış oldu. Bu tarihten başlamak üzere de yaklaşık 1000 yıl boyunca, Türkler İran’da egemen güç olacaklardır. BAĞIMSIZLIK MÜCADELELERİ Türkmenlerin, bağımsızlık mücadeleleri, 1920’li yılların başlarında ortaya çıktı ve 20 Mayıs 1924 tarihinde İran’dan koparak, bağımsız "Türkmen Cumhuriyeti"ni ilan ettiler. Bağımsız Türkmen Cumhuriyeti’nin başına Osman Ahund getirildi ve ayrıca, önemli konuların/sorunların görüşüleceği ve bir çeşit parlamento niteliğinde olan "Aksakal Meclisi" oluşturuldu. Türkmen Cumhuriyeti’ni ilan eden Türkmenler, sadece kendilerine ait olan ve o dönemde Esterabad Eyaleti içinde olan Türkmen Sahra bölgesinin bağımsızlığını istemekteydiler. Bağımsızlığını istedikleri bölgenin sınırları ise, batıdan doğuya Hazar Denizinden Bocnurd’a ve güneyden kuzeye Esterabad’tan Türkmenistan’a kadar olan bölgeyi kapsamaktaydı. Diğer bir deyişle, Türkmenler, asırlardır yaşadıkları/yaşamaya devam ettikleri topraklarının bağımsızlığını istemekteydiler.(9) Türkmenlerin bu aşamada Türkiye ile ilişkiler kurmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Türkmenler, askeri anlamda yürüttükleri mücadeleleri için tecrübeli İran’da bir Türkmen...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle