17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dilek FİLİZFİDANOĞLU TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] ağlık hizmetleri günümüzde bireylerin en temel gereksinimleri arasındadır. Sağlık hizmetlerinin yanı sıra, insanların yaşlılık yıllarında yaşamlarını en iyi şekilde sürdürebilmesi için bir gelire sahip olabilmeleri konusu da insan yaşamında önemli bir yere sahiptir. İnsanlar, yaşadıkları sürece kendilerini güvende hissetmek istemektedirler. Zira Avrupa Birliği’nde sosyal güvenlik ve sosyal koruma, insanların yaşamını, eşit haklarla doğum öncesinden başlayarak ölüme kadar güvence altına almaktadır. Ülkemizde de reform olarak nitelendirilen yeni Sosyal Güvenlik Yasa’sı ile amaçlanan aslında bu olmalıdır daha doğrusu olmalıydı. Ancak bir kısmı uygulanmaya başlanan bir kısmının uygulanması planlanan yeni yasaya bakıldığında, özellikle eşitlik ilkesinin göz ardı edildiği açık bir şekilde görülebilmektedir. Latin Amerika’da iflas etti, Türkiye’ye dayatılıyor… C S TRATEJİ 21 toplanmasıydı. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne göre kamu görevlileri diğer çalışanlardan farklı bir statüye sahiptir ve farklı statülerde çalışanların eşit sosyal güvenlik haklarına sahip olmaları eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenlerle yasanın bazı bölümleri kamu görevlileri açısından iptal edilmişti. Meclise sunulan yeni tasarıda çalışanlar arasındaki eşitsizlik daha da artacak gibi görünüyor. Uzmanlara göre özellikle Memur ve işçi emeklileri ile BağKur emeklilerinin aylık maaşları arasındaki farklar nedeniyle karışıklıklar yaşanacak gibi görünüyor. Görüşler özellikle küçük esnaf, çiftçi, işçi gibi aylık geliri asgari ücretin de altında olanların emeklilik konusunda hayallerinin suya düşeceği yönünde. Ayrıca bu kanun tasarısına göre milletvekili emekli aylığının 3.600 YTL ’ye çıkarılması, hatta emekli olmayan vekillere bile ayda 1.500 YTL tazminat verilecek olması, tasarının özellikle milletvekillerinin yararına yapılmış bir tasarı olduğu izlenimini yaratıyor. S ‘Sosyal hezimete’ doğru Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemi İZMET DEĞİL HEZİMET üzerindeki değişiklikler, IMF ve Dünya H Sosyal Güvenlik Reformu adıyla uygulanmak bu sistem daha önce bazı dünya Bankası gibi kurumların dayatması, kredi istenen ülkelerinde uygulanmış ve bu ülkelerin YILAN HİKAYESİ YASA neden olmuştur. En bilinen örnekleri notunun yükseleceği gerekçesiyle gündeme iflasına Şili ve Arjantin’dir. Uzmanlar Latin Amerika Ülkemizdeki sosyal güvenlik ülkelerinde uygulanan ama başarısızlıkla getiriliyor. Benzer sistemler daha önce uygulamaları, SSK, Emekli Sandığı ve Bağsonuçlanan bu sistemin, uygulandığı Kur üçgeninde gerçekleşmekteydi. SSK özel ülkelerde emekli aylıklarının yoksulluk uygulandığı Şili, Arjantin, Macaristan, sektör çalışanlarını, BağKur kendi adına sınırının da altına düştüğünü, özel şirketlerin bağımsız faaliyet yürüten esnaf ve iflas ettiğini ifade ediyorlar. Marmara Polonya ve kısmen de Çek Cumhuriyeti’nde sanatkarları, Emekli Sandığı da kamu Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal personelini kapsayan sosyal güvenlik Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı derin kargaşaya neden oldu. kurumlarıdır. Bu üç kurum gerek prim, Prof. Dr. Ali Güzel’in görüşleri bu konuda gerekse sağlık ve yaşlılık aylığı alanındaki oldukça önemli ayrıntıları gün yüzüne çıkarıyor. SÖZDE AMAÇ: EŞİTLİK uygulamaları ile birbirlerinden önemli noktalarda Güzel’e göre bu uygulama 2000’li yıllarda önce Şili’de, ayrılmaktadır. Bir çok konuda son derece farklı uygulamaları bulunmaktadır. Kurumların yasal mevzuatlarındaki farklılıklar, bu kurumlara bağlı çalışan ve emeklilerin de farklı yükümlülüklere ve haklara sahip olmalarına neden olmaktadır. IMF’nin uygulanmakta olan ekonomik programının en önemli yapısal reformlarından biri ve ekonomideki sürdürülebilir büyümenin anahtarı olarak gördüğü sosyal güvenlik reformu, yaklaşık iki yıl kadar önce 31 Mayıs 2006’da TBMM’de apar topar kabul edilmişti. 122 madde ve 6 bölümden oluşan yasa, "Temel Yasa" kapsamına alınarak her bölüm bir madde şeklinde görüşülmüş ve kısa sürede Meclis’in onayından geçmişti. 1 Ocak 2007’de yürürlüğe girmesi planlanan yasa Anayasa Mahkemesi engeline takılmış, bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve CHP'nin yaptığı başvuru üzerine, "Sosyal Güvenlik Reformu" olarak adlandırılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun (SSGSS) bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından 15 Aralık 2006 tarihli kararla iptal edilmişti. 22 maddesi Anayasa Mahkemesi’nce kamu görevlileri yönünden iptal edilen yasanın iptal gerekçesi, "kamu görevlilerinin emeklilik süreci ve işlemlerinin ayrı bir yasa konusu olduğu ve bunun diğer sigortalılardan farklı bir şekilde düzenlenmesi gerektiği" şeklindeydi. Bu kez kanunun yürürlük tarihi 1 Temmuz 2007’ye ertelenerek yeni bir sürece girilmişti. Ancak hükümetin planları arasında olan erken seçim sebebiyle 2007 yılının Temmuz ayında da yürürlüğe giremeyen kanunun yürürlük tarihi seçim sonrasına yani 01. 01. 2008 tarihine bırakılmıştı. Son gelişme ise yılan hikayesine dönen Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nın 3. kez erteleneceği ve 2008 yılının Temmuz ayında ancak yürürlüğe gireceği şeklinde. Kamuoyunda "Sosyal Güvenlik Reformu" olarak bilinen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı geçtiğimiz hafta TBMM’ye sunuldu. Sözde reformun aslında temel amacı işçi, esnaf veya memur, tüm çalışanların sosyal güvenlik hakkı ve yükümlülükleri açısından eşit kabul edilmesi ve mevcut sistemde oldukça dağınık bir halde olan sosyal güvenlik sisteminin tek bir çatı altında sonra Arjantin’de uygulanmıştı. Şili’de devletin sosyal güvenlik rejiminin çökmesinin ardından, tasfiye edilen sistem, tamamen özel sigorta şirketlerine devredilmişti. Kısa bir süre sonra bu şirketlerin de çoğunun iflası sonucu sistem tümüyle çökmüş ve ülkede kargaşaya neden olmuştu. Bütün bunlardan sonra ülkede başvurulan çözüm yolu ise yeni bir sistemi hayata geçirmek olarak görülmüştü. Yeni sistemde sağlık hizmetlerinin özel sigorta şirketleri tarafından Çalışma ve Sosyal karşılanacak olması ve devletin sosyal güvenceye Güvenlik Bakanı asgari düzeyde katılması yeni bir kargaşaya Faruk Çelik neden oldu. Dünya Bankası ve IMF uzmanları bunu eski Doğu bloku ülkelerinden Macaristan, Polonya ve kısmen de Çek Cumhuriyeti’nde aynen bizdeki gibi uygulamaya koydular. Fakat kısa bir süre sonra bu sistem şunu getirdi: İnsanların ödedikleri primlerde bir yükseliş söz konusu oldu; emekli aylıkları, yoksulluk sınırının altına düştü; özel şirketlerin büyük bölümü iflas etti ve devlet bu şirketleri ayakta tutmak için bu sefer, kamusosyal güvenlik rejimi fonlarını onlara devretti. Yani yine bir kargaşa yaşandı. Ülkemiz hakkında kararlar almaya alışmış olan küresel kurumlardan Dünya Bankası, Türkiye’nin sosyal güvenlik reformuna ihtiyacı olduğunu belirtirken, IMF yetkilileri sosyal güvenlikte Anayasa'ya uygun bir yolun bulunması gerektiğini ifade ediyorlar. Zira sosyal güvenlik reformu için kredi vermeye de hazır olan IMF, bu sayede Türkiye’nin borcunun artmasını ve IMF’ye olan bağımlılığının giderek büyümesini istiyor. Analistler, ülkeler açısından gerçekleştirilmesi en zor reformlardan biri olan Sosyal Güvenlik Reformu’nu, Türkiye’nin kredi notunu yükseltebilecek en önemli unsurlardan biri olarak değerlendiriyorlar. Bu noktada akıllara şu soru takılıyor "madem kredi notumuz yükselecekti o zaman neden seçimlerden önce yürürlüğe girmesi için çalışılmadı?"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle