Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ünyanın önde gelen jeopolitik bilimcileri, 20. Yüzyılın başında dünyanın en önemli jeopolitik bölgesinin Avrasya ve Avrasya’nın en önemli bölgesinin de Türkistan olduğunu söylüyorlardı. Bu önemli stratejik merkezin kalbinin de Özbekistan olduğunu eklemek gerekir. Özbekistan’ın bu stratejik önemi de üzerinde Batılı güçlerin sürekli oyunlar tezgâhlayabileceği bir hassasiyeti beraberinde getirmektedir. Bu oyunların içinde en önemlisi, insanların çok hassas oldukları din konusunun istismarı ve özellikle cahil insanların bu şekilde etkilenerek kurulu düzene karşı terörist eylemelere kalkışmalarına sebep olmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bunun örneğini 1213 Mayıs 2005 yılında Fergana Vadisi’ndeki Andican şehrindeki olaylarda somut olarak görmüştük. HizbutTahrir üyesi oldukları bildirilen ve tutuklanan eylemcilerin, desteklerini Batılı sivil toplum kuruluşlarından aldıkları bilinen bir gerçekti. Özbekistan’ı karıştırmaya çalışanların bütün çabalarına rağmen, pazar ekonomisine geçişte başarılı bir süreç geçirmekte olan Özbekistan’ın Sovyetler Birliği’nden devralmış olduğu çok farklı bir ekonomik sistemin kalıntıları üzerine kurmaya çalıştığı liberal ekonomik sistemi ve bunun uzantısı olan sosyal devlet anlayışının başarılı adımlarını Özbekistan’a gidince görmemek elde değil. Toplumun, ülke zenginliğinden bir an önce yararlanması bir öncelik olduğu gibi bunun, Batı’daki yüzyıllar boyunca oturmuş olan liberal ekonomi ve bunun prensipleriyle sağlanmasının beklenmesi de imkânsızdır. Bu nedenle devletin sosyal yapıyı ve ekonomiyi düzenleyici rol oynamada her halükarda reformları yürürlüğe koyucu lokomotif görevi görmesi de kaçınılmaz bir husustur. Geçiş dönemi denilen bugünlerdeki süreçte küresel rekabet koşullarına da ayak uydurmak amacıyla devlet sosyal ve ekonomik alanlardaki temel hukuki reformları bizzat düzenleyici bir şekilde uygulamaya sokmuştur. Bütün bu düzenlemelerin sonunda bugün gelinen noktada Özbekistan, ekonomik açıdan sağlıklı olmanın belirtilerini, altın ve döviz rezervlerinde ve ihracatta sağlanan önemli artışla Sivil toplum gelişiyor… C S TRATEJİ reformların yapılmış olması, ekonomik liberalizasyonun gerçekleştirilmesi ve mülkiyet haklarının korunmaya alınması gibi iş hayatını düzenleyici, başarılı yasaların çıkarılmasıyla ülkedeki yatırımlar ciddi şekilde artmış ve yatırım hacmi 2006’da 3 milyar 150 milyon dolara erişmiştir. Yine doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının da büyük artış gösterdiği görülmektedir. D Özbekistan sivil toplumu geliştiriyor KALKINMA AŞAMASINDAKİ ÖZBEKİSTAN Mahalle Vakfı uygulamasıyla Özbekistan sağlam temelleri olan köklü bir sivil toplum inşa etme anlamında düzenli ve etkin bir sosyal sistem kurma yoluna girdi. Bu oluşum kalkınma ve gelişme yolunda sivil toplum kuruluşlarının varlığının artırılması ve ülke kalkınmasına da oldukça etki edecek. göstermiş, yine 2006 yılında ciddi bir milli gelir artışıyla da bu başarıyı perçinlemiştir. 2006 yılında gayri safi milli hâsılanın (GSMH) yüzde 7,3 artmasındaki en önemli etkenlerin özellikle sanayi sektöründeki yüzde 10,8 ve hizmetler sektöründeki yüzde 19,5 gibi artışların sağlanması olduğuna hiç şüphe yoktur. Yine tarımdaki yüzde 6,2 ve inşaat sektöründeki yüzde 12,8’lik artışlar, sürdürülebilir bir kalkınmanın ve yapılan düzenlemelerin yararının işaretleridir. Özellikle sosyal ve hukuk alanlarında pazar ekonomisinin gereği şekilde işletilmesi ile ilgili Özbekistan’ın bugün eriştiği ve artık bundan böyle kalkış (takeoff) aşaması olarak nitelendirebileceğimiz bir noktaya geldiğini söylemek bizzat ülkede yaptığımız gözlemlere göre yerinde olacaktır. Çünkü çağımızın önemli iktisatçılarından W.Rostow’un, K.Marx’ın modern tarih kuramına bir alternatif olarak hazırladığı modeline göre ve genel olarak her toplum, ekonomik bakımdan şu sıralanan evreleri geçirir. Bunlar; Geleneksel Toplum, Kalkışa (takeoff) Geçiş Aşamasındaki Toplumlar, Kalkış Aşamasındaki Toplum, Olgunluk Aşamasındaki Toplum ve Kitle Tüketim Çağındaki Toplumlardır. Bu noktada her aşama kendi ekonomik, toplumsal ve siyasal özelliklerini içinde barındırır. Her aşamayı toplumlar iç ve dış dinamikler nedeniyle değişik zamanlarda farklı uzunlukta ve yoğunlukta yaşamışlardır. Hiç şüphesiz bu aşamalara geçmek ve özellikle kalkış aşamasına ulaşmak için sosyal ve hukuki düzenlemeler kaçınılmazdır. Gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler süreç içinde ve varılmış olan aşamanın gereklerine göre yeniden gözden geçirilip değiştirilebilir. İşte Özbekistan’ın erişmiş olduğu bugünkü aşama sanayileşme açısından olduğu kadar siyasal ve sosyal kurumları itibariyle de önemli bir alt yapıyı sağlamıştır. Bundan böyle de Özbekistan’da devletin tek başına sistemi düzenlemekten ziyade, katılımcı demokrasi gereği özellikle sivil toplum kuruluşlarıyla müşterek bir çalışma içinde sistemin işlemesinde kararlı bir şekilde rol aldığını memnuniyetle izliyoruz. İşte ancak böyle bir anlayışla Özbekistan, sahip olduğu nitelikli, eğitimli insan gücü, var olan temel altyapı olanakları ve artık dünyada giderek önemli olmaya başlayan, güvenli ve huzurlu toplum olma özelliği ile çok kısa bir sürede Olgunluk Aşamasındaki Toplum ve nihai hedef olan Kitle Tüketim Çağındaki toplum statüsüne erişecektir. Özbekistan’ın bugünkü başarılı yolunda bundan sonra karşılaşabileceği en önemli engel, ülkenin jeostratejik ve doğal kaynaklarının önemini bilen, bunlara göz diken özellikle batılı ülkelerin oyunları olabilir. Nitekim bu oyunlar geçmişte Andican’da sahneye konmuştur. Ne var ki Özbekistan’daki yönetimin bu tür oyunlara gelmeyeceği de Andican’daki terörist eylemlerine karşı kararlı duruşu ve bu olayın perde arkasındaki emperyalist güçlere karşı aldığı önlemlerle ortaya çıkmıştır. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE KALKINMA Biliyoruz ki demokratik toplumlarda devletin, dolayısıyla hükümetlerin ve siyasi partilerin temel amaç ve sorumluluğu toplumlarının sorunlarını çözmektir. Ve bugünlerde ülkelerin en önemli sorunu toplumların kalkınması, yani kalkış aşamasından nihai aşama olan "kitle tüketim çağını" yakalamaktır. Bu bağlamda bölgelerin kalkınması; istihdam, altyapı yatırımları, endüstriyel yatırımlar, bölgede yaşayan insanların refah düzeyi ile eğitim, sağlık ve toplumla ilgili sorunların çözümüne bağlıdır. Demokrasilerde temel etki aşağıdan yukarıya doğru oluştuğu için bu noktada devlet, sivil toplum Kerimov