23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ 3 Beyoğlu’nda ‘el’ değiştirme operasyonu Yaklaşık bir aydır gündemimizde, Beyoğlu’nda yapılan mekan kapatmalar hepimizi meraklandırdı. 21 Haziran ve 4 Temmuz tarihlerinde Beyoğlu esnafı yürüdü ve eylem yaptı. Biz de önce BEYDER’e daha sonra 9 Haziran’da mekânı kapatılan iki işletmeciye neler olduğunu sorduk. Ruhsatla ilgili sorunlarının daha fazla uzamasını ve zorlaşmasını istemedikleri için işletmecilerin isimlerini vermiyoruz. 9 Haziran’da başlayan ilk uygulamalardan bugüne dek yaklaşık 170 işyeri basıldı, kimine haksız cezalar verildi, kiminin kapısına mühür vuruldu ya da içkilerine el kondu. Nedeni ise Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği Başkanı Tahir Berrakkarasu’ya göre Beyoğlu’nu tekelleştirmek. Beyoğlu’ndaki esnaf gergin. Tam yaz geldi, işler açılacak dendiği sırada üst üste yapılan baskınlarda ya “kapanma saatin geçmiş”, “ruhsatının SİNEM tarihi geçmiş” deniyor ya da DÖNMEZ “TAPDK ruhsatın yok” diyerek ağır cezalar kesiliyor, bazen de müşteriler kaldırılarak işletmenin kapısına mühür vuruluyor. 2005 yılında değişen eğlence yerleri açma ruhsatlandırma yönetmeliği, “Bu yönetmelik yürürlüğe girmeden önce mevzuatına uygun olarak ruhsatlandırılmış bulunan işyerleri yeniden ruhsatlandırılmaz” diyor. Ancak buna karşın, polis memurları süresizleştirilen ruhsatlara tarihi geçti, yenileyeceksin diyerek yüklüce de bir miktara mal olacak bir borcu yoktur kağıdı istiyor. Önümüzdeki günlerde mühürlenmeyen işletmelere para cezalarını ödemeleri için verilen bir ay dolacak. Ve sonra olanları hep birlikte göreceğiz. Tahir Berrakkarasu, derneklerine bağlı işyerleri için ruhsatsız çalışmalarının mümkün olmadığını söylüyor. Yaşanan karmaşayı ise şöyle açıklıyor: “2005 yılında ruhsatlar emniyetten belediyeye geçti. Geçerken, 2005 yılında alınan ruhsatlar yönetmelikle süresiz hale getirildi. Zabıta geliyor, ruhsata baktığında 2007’de bitmiş olduğunu görüyor. Ancak polis memurunun yasalardan haberi olmayabilir. Tuttuğu tutanağı durumdan haberdar olan belediyenin iptal etmesi lazım ancak tam aksine bu tutanakları onayıp cezaya dönüştürüyorlar.” vergisinin günde 15 TL’ye çıktığını anlatan Berrakkarasu, bu uygulamanın metrekare gözetmeden yapıldığını da ifade ediyor. Berrakkarasu bir işletmenin ruhsat başvurusunda bulunduktan sonra önünde bir ay bulunduğunu, bu süreçte belediyenin teftiş zorunluluğu olduğunu anlatıyor ve eğer bu süreçte mekana teftiş için gidilmezse ruhsatı almış kabul edildiğini ifade ediyor. Resmi olarak teftişe gelmek ya da tebliğde bulunmak yerine sözlü olarak “imarda problemin var”, “itfaiyeye git” gibi bahaneler iletiliyor işletmecilere. Bu durum da 56 ay sürüyor. Berrakkarasu: “5 ayda bir kağıt belediye binasında birinci kattan dördüncü kata çıkmaz mı? Ben kağıtla konuşsam kendi kendine çıkar. Bu adam ruhsat harcı yatırmış, makbuzu var, SSK, KDV, stopaj ödemiş sonra sen ruhsatını vermediğin bu işletmeyi ruhsatı yok diye Mor heykel damgalamaya Ayşe Sağlam, iki yıl önce küçük çapta bir tedavi için Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yattığında, öğrenciydi. Kısa tedavi sürecinde gördükleri, tanık oldukları aklından bir türlü çıkmadı. Sonra okulunu bitirdi, heykeltıraş oldu ve yaptığı ilk büyük heykeli bu hastaneye hediye etti. Heykel artık hastanenin bahçesinde... Ayşe Sağlam, hem heykeltraş hem de yazar. Öykü yazıyor, Radikal Kitap Eki’nde kitap tanıtımı yapıyor, kitap eleştirileri yazıyor. Sağlam, iki yıl önce küçük çapta bir tedavi için Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine DENİZ yattığında, öğrenciydi. YAVAŞOĞULLARI Hastanede geçen kısa tedavi sürecinde gördükleri, tanık oldukları aklından bir türlü çıkmadı. Sonra okulunu bitirdi, heykeltraş oldu ve yaptığı ilk büyük heykeli Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne hediye etti. Heykel artık hastanenin bahçesinde... Ayşe Sağlam’la, heykeli ve hikayesini konuştuk. Bir heykel yapıp hastaneye hediye etme fikri nereden çıktı? Bu hastanede kısa bir tedavi süreci geçirdim, bu süreç içerisinde de çok fazla şey yazdım çizdim. Orada ağır hastalarla birarada bulunmadım ama onları tanıma fırsatım oldu. Özellikle erkek hasta bölümünde bir adam vardı, beni çok etkilemişti; hayali bir camı aşıp gitme planları yapıyordu. Aslında ilk önce bunun hikayesini yazdım. karşı mor olmasına karar verdim. Neden mor ? Heykelde bir mücadele anlatılıyor dolayısıyla bir iyi bir de kötü var. Bu nedenle, iki zıt renk mavi ve kırmızının birleşiminden oluşan moru seçtim. Mor melankolinin rengi ama aynı zamanda bilgeliğin ve mücadelenin de... Diğer yandan felsefe ve psikolojide de yer etmiş uzun süre incelenmiş bir renk. Her işletmenin borcu var Berrakkarasu, işyerini cezadan kurtarmak ve ruhsatlarını geri almak için işletmecilerden borcu yoktur kağıdı istendiğini ancak bu kağıdı alabilmek için en az 50 bin TL kadar para ödemeleri gerektiğini vurguluyor. Bu paraya çevre temizlik vergisi, eğlence vergisi ve idari para cezaları dahil. “Bugün 4550 milyar civarında borcu var her işletmenin. O ruhsatın baskı altında yenilenmesini isterken amaç o parayı tahsil etmek. Bu uyarı, haciz, icra yoluyla olur ama mühürlemek olmaz. Ruhsatını yenilemeye gidiyor insanlar, bu borçları ödemeden ruhsatını yenilemeyiz, dükkanını da kapatırız diyorlar” diye anlatıyor Berrakkarasu. Eskiden 6.90 TL olan eğlence Tahir Berrakkarasu kapatıyorsun. Ona resmi olarak sen ruhsat alamazsın da demiyorsun. Bu 170 yerin içinde bir tanesi bile hijyenden ya da asayişten ceza alan yok. Polis gelip sağlık muayenelerine bakıyor. Üstelik bu sağlık muayenesini de onların belirlediği hastanelerde yaptırılması gerekiyor. Belediyeden içkili lokanta ruhsatı alıyoruz, üzerine TAPDK’dan da bir ruhsat almamız gerekiyor. TAPDK ruhsatlarını almayanların içkilerine el konuldu. Vahim olan el koyma kararları yoktu ellerinde.” Tüm bunlara ek olarak mesul müdür belgesi ve asayiş konusunda uygundur belgeleri var. Örneğin polis mesul müdür belgesini görmek istiyor. İşletmenin mesul müdürü olmayabiliyor. Buna rağmen yine de belge yoksa isteniyor. Bu belgeyi almak da 2 bin lira. Asayiş konusunda uygundur belgesi de üç aylık turizm ruhsatı için 2 bin lira. Ve bunların tüm makbuzlarında şartsız bağış yazıyor. Onlara umut verecek Hediye etme süreci nasıl gelişti? Garip gelebilir ama oraya minnet borcum olduğunu düşünüyordum. Aslında kısa bir tedavi süreci geçirdim, dillendirilecek kadar bile önemli değil, ama çok faydası dokundu. Görünmeyeni irdelemenin arkasındayım bu sanatsal bakış açımı oluşturuyor. Hastanede gözlemlediklerim de bu bakışımı daha farklı konumlandırmama yardımcı oldu. Herkesin, özellikle şehir insanlarının, hayatta mutlaka tökezlediği bir yer olur, bunu anlayıp tedavi olanlar var, aksine farkında bile olmayanlar var. Ben anlayanlardandım, tedavim de çok kısa sürede olumlu olmuştu. Ancak oradaki herkes büyük umutlar taşımıyor olabilir, bu heykelle onlara bu mücadelenin başarıya ulaşabileceğini göstermeye çalıştım. Belki de bu heykeli benim yaptığımı bilmeleri de onlara umut verir. Yönetim nasıl karşıladı? Sıcak bir ilgiyle karşıladılar, çok hoşlarına gitti. Görünmeyen engeller Bu bir Feshaneleştirme politikası Tahir Berrakkarasu, “Beyoğlu’na büyük sermayeler gelsin, küçük sermayeler kapatsın gitsin istiyorlar diyor. Burada 10 liraya bira satılsın. Onlara kalsa hiç satılmasın da... Beyoğlu’na elit müşteri gelsin. Bu sektörü de tekelleşmeye götürmek, bir ‘Feshane’leştirme politikası bu. Burada Hacivat Karagöz oynatalım, şerbet satalım istiyorlar. Bu uygulamalar başka bir projenin işareti. Tarlabaşı ve kentsel dönüşüm, Talimhane, Galataport, AKM, İstanbul 2010 aynı projenin sadece başlıkları. Tüm bu uygulamalarla bölgede eğlencenin tekellerin denetimine sokulacak ve eğlence elitler için bir hak haline getirilecek.” ruhsatsız yerler, merdivenaltı işletmeler işlesin demiyoruz. Birisi orada 19 kalem vergi öderken, öbür tarafta bugüne dek göz yumulan, vergisini ödemeyen, yazar kasası olmayan merdivenaltı işletmeler var. Üstelik ben böyle bir şeyi savunsam nasıl legal bir eylem yaparım ki? Tabii ki aralarında haklı oldukları için mühürledikleri işletmeler de var. Peki bu zamana kadar kim korudu bu yerleri? Savcılıktan ruhsat almasında mahsur yoktur belgesi olan bir işletmeye nasıl ruhsat verilmiyor? Bu o işletmecinin sorunu değil ki. Orman kanunları geçerli.” Müşteri varken mühür vuruldu Kapanan barlardan birinin sahibi, zabıtaların geldiğin,i ruhsatın tarihinin geçtiği için iptal olduğunu ve dükkanı mühürleyeceklerini söylediğini anlatıyor. “Biz de ruhsatların süresiz hale geldiğini bildiğimizi söylememize rağmen kabul etmediler” diyor. Bir başka mekan sahibi... O da aynı şekilde ruhsatının süresinin dolması nedeniyle işletmesi mühürlenenlerden. “Müsaade istedim, en azından şimdi, müşteriler buradayken yapmayın dedim ama dinletemedim” diyor. Hala işletmeleri mühürlü. Belge sahte Berrakkarasu, belediyenin ruhsatsız işyerlerinin kapanması ve denetlenmesi için BEYDER’in teklifte bulunduğunu söylediğini anlatıyor. Ancak ellerindeki belgenin sahte olduğunu vurguluyor. “Bizim logomuzu kullarak basına açıklama yaptılar. Üzerinde ne kaşe, ne imza ne de isim var. Ruhsatsız yerlerin kapanmasından daha doğal bir şey yok tabii ki. Biz, Beyder olarak tabii ki O hastanın hakkında birşey biliyor muydunuz? Hayır, zaten o tarz ağır tedavi görenlerden genelde doğru bilgi alamıyorsunuz. Beni, yüz ifadesinde çok rahat gördüğüm sıkışmışlığı, aşma çabası etkilemişti. Sonra bu konuyu “Oradakilerin anlatılması gereken hikayeleri var. İster yazıyla, ister heykelle olsun” diyerek mesele haline getirdim. Aslında bu tip birşeyi üç Peki ya hastalar ? boyutlu anlatmak en risklisi, sıradanlaşmaya ve Henüz çok yeni, tepkilerini ölçemedik. Benim de en merak kitchleşmeye başlayabiliyor. Günümüz ettiğim şey bu. Heykelin yanına bir defter koymayı modern sanat anlayışına göre işi en saf düşünüyoruz, bu yaptığım eserin nasıl algılandığını görebilmem haliyle ifade etmek, çok fazla alt metni açısından da çok faydalı olabilir. Sanatın insanı iyileştiren bir gücü haykırmamak gerekiyor, yazıda çok söz olduğuna inanıyorum. Pskiyatride “stigma” diye bir terim var, kullanarak da sadeliği “damgalamak” anlamına geliyor. Orada yatanlar damgalandıklarını yakalayabilirsiniz ama heykelde öyle düşünüyorlar. Zaten toplum içinde yargılanma sürecinden geçiyor ve değil. Üç boyutlu işlerde bu yüzden ötekileştiriliyorlar. Bu anlayışı kırmak için de sanatçı, aydın bakış düşünceleri biraz süzgeçten açısının etkili olacağını, geçirmek gerekiyor. İki yıl boyunca toplumu da etkileyeceğini bunu nasıl yapabileceğimi düşünüyorum. Psikiyatrik düşündüm. bozuklukları konu alan pek çok Peki nasıl olmasında karar sanatçı var, ama hastaların bu kıldınız? sanatçıların yaptıkları eserlerle Figür çalışmam gerekiyordu, temasa geçmeleri de çok önemli. öteki tarafa geçme mücadelesini Hastanelerde daha çok iş olmalı anlatabilmem için de cama aslında... Bu sayede, hastalar ihtiyacım vardı. Cam görüldüklerini, farkedildiklerini görünmeyen bir engeldir ya, hissederler. Tabii bu kendi şeffaflık özgürlük gibi görünüyor düşüncem. ama değil, bana bu tezatlığı da Hastalar için workshop çekici geldi. Diğer yandan bu düzenlemek gibi projeleriniz mücadele olumlu olmalıydı, var mı? figürün ifadesine bunu yapabilmiş Öneri olarak sunmayı insanın mutluluğu yansımalıydı. düşünüyorum. Tedavim Heykeli yaparken “hiperrealistik” sırasında doktorum yazı denen bir teknik kullandım; yazdığım ve heykel olabildiğince gerçeğe yakın yaptığım için diğerlerine çalışıyorsunuz, dokusu, teni birebir oranla daha kolay olmalı. Malzeme olarak polyester atlatacağımı söylemişti. kullandım, camı seçtiğim malzemeyse El sanatlarıyla çabuk kırılıp dökülmeyen bir malzeme. Tabii uğraşmanın ki parçalanma durumu var, ama onu da doğal rahatlatıcı bir gidişatına bıraktım. Renklerdirme aşamasında da yanı var. Sanatın iyileştiren gücü C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle