Katalog

‘Kendime bakmazsam krize girerim’ Ekonomik krizin yarattığı küçülme kozmetik sektörünü etkilemedi. Krizin başladığı 2008’den beri sektör yüzde 16 büyüdü. Rujrimel ikilisi kendini iyi hissetmek isteyen kadınların imdadına yetişti. Ekonomik kriz pek çok sektörü derinden etkiledi. Pek çok kişi yemeğini dışarıda yemiyor, her sezon alışveriş yapanlar kendini SİNEM frenliyor ve daha pek çok tasarrufu işaret DÖNMEZ örnek ediyor. Ancak öyle bir sektör var ki, bırakın küçülmeyi, kriz döneminde bile büyüyor. Kozmetik. Ne olursa olsun hiç kimse güzelliğinden ödün vermek istemiyor. Bu konuda erkeklerin de kendilerine bakmasıyla başlayan süreç de etkili oldu. Artık sahadaki oyuncular sadece kadınlara yönelik ürünler için rekabet etmiyor. Erkeklerin bakımı da işin içine girdi. İnsanların kötü dönemlerde iyi hissetmek için kendilerine bakması krizi de etkisiz kıldı. Krizin başladığı 2008 yılından bu yana kozmetik sektöründe yüzde 16 büyüme gerçekleşti. Euromonitor rakamlarına göre, dünyada kişisel bakım pazarının büyüklüğü 230 milyon 350 bin euro. Türkiye’deki kişisel bakım pazarı 1 milyon 702 bin euro. Konu hakkında bilgi almak için sorularımızı Avon, Flormar ve Nivea’ya yönelttik. ya da sorunlu dönemlerden geçtiklerinde kendilerini daha iyi hissetmek için bakımlarına özen gösterdiğini vurgularken, giderlerinden kısıntı yapmak isteyen kadınların da lüks ürünler yerine kaliteli fakat daha kolay satın alınabilir ürünlere yöneldiklerini söylüyor. Çağlıergin, müşteri profilinin markalı ve isim yapmış ürünleri tercih ettiğini anlatıyor: “Marka olan yüksek kalitedeki ürünlerimizi uygun fiyatlar ile satıyor olmamız en önemli avantajlarımızdan biri. Tüm dünyada her saniyede 4 Avon ruju ve 2 Avon rimeli satılıyor. Kadınlar, ayrıca rimel sürmeden de sokağa çıkmıyorlar.” Objektifle resim yapıyor Türkiye’ye âşık Sıtkı Fırat’ın fotoğraflarının her biri resim gibi. Çünkü o aynı zamanda bir ressam. Zaten kendini de objektifiyle resim yapan hassas bir ressam olarak tanımlıyor. Doğduğu topraklardan yedi yaşında ayrılan, o topraklara olan özlemi ve ülkesine olan sevgisiyle büyüyen bir sanatçı Sıtkı Fırat. 1949 yılında 30 liraya aldığı bir makineyle amatörce fotoğrafa başlayan 79 SERDAR yaşındaki “usta”nın başarısında en büyük pay ressam oluşunda. “Resim gözüyle fotoğraf AĞIR yapıyor” aslında. Şinasi Barutçu’dan aldığı derslerden sonra yarım yüzyıla yakın bir zaman diliminde başarılara imza attı. 26 yıl yaptığı öğretmenlikten, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü Fotoğraf Dersleri Öğretim Üyesi iken kendi isteğiyle emekli oldu. Sanat yaşamı boyunca Türkiye’nin her yöresini gezdi ve objektifiyle Türkiye’yi fotoğrafladı. Yurtiçinde ve dışında 100’den fazla sergi açtı. Renkli fotoğraf hizmetlerinin ülkemize girmesine öncülük etti. Fırat’ın fotoğrafları hemen hemen her evin duvarlarını takvimlerle posterlerle süsledi. Anadolu’nun birçok yöresi ilk defa onun objektifinden görüntülendi. Fotoğrafları banka takvimlerinde, Turizm Bakanlığı’nın tanıtıcı yayınlarında, afiş ve prestij kitaplarında kullanıldı, sergilerle yurt dışına taşındı. büyük katkısı olacağını düşündüğümden dolayı 1960’lı yıllardan sonra Türkiye’yi gezmeye tarihi, turistik ve doğal güzelliklerini çekmeye başladım. Etkilendiğiniz yerli ve yabancı fotoğraf sanatçıları kimler? İlk dönemler İstanbul’da çalışan Avusturyalı fotoğrafçı Othmar’ın fotoğraflarına hayranlık duyduğumu biliyorum. Ondan sonra Şinasi Barutçu’dan gördüğüm eğitim fotoğraf sanatında çizgimi oluşturdu. Ülkemizdeki fotoğrafçılığı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de fotoğrafla uğraşan iki kesim var. Bunlardan birincisi geleneksel çırak, kalfa usulü yetişen stüdyocular. Bu kesim genelde fotoğrafın kültürel ve sanatsal tarafından habersizdirler. İkinci grup okumuşlar ve fotoğraf derneklerinde yetişenler. Bir kaç yarışma kazanmakla fotoğraf sanatçısı kartviziti sahibi oluyorlar. Son yıllarda üniversitelerde fotoğraf bölümlerinin açılması olumlu. Türkiye’de asıl sorun Fotoğraf Meslek Okulları’nın olmayışıdır. Lüks yerine kalite Avon kurumsal iletişim müdürü Servet Çağlıergin, Türkiye güzellik piyasasının uluslararası alanda en çok büyüyen sektörlerden biri olduğunu belirtiyor. Türkiye kozmetik pazarının bölünmüş bir durumda olduğunu ve hemen tüm uluslararası şirketlerin pazarda yer aldığını ekliyor: “Pazarda çok güçlü bir rekabetin var. Kozmetik sektörünün büyüklüğü 2008 sonu itibarı ile yaklaşık 1.6 milyar dolar. Pazarın büyüme oranı ise 2008’de yüzde 16. Pazar, yaşanmakta olan ekonomik krize karşın büyümeye devam ediyor (son ekonomik kriz süresince yaklaşık yüzde 15 satış büyümesi meydana geldi). Cağlıergin, kadınların, işler zorlaştığında Kadraj ve ışık Neden fotoğraf? Öğrencilik yıllarımda başlayan ilgim resim öğretmeni olarak çalıştığım öğretmen okullarında eksilmedi arttı. Fotoğrafın sanatsal yönü iletişim aracı olması, gördüğüm güzellikleri insanlarla paylaşa bilmemin hazzı, yurdumun tarihi ve turistik değerleri beni daha çok çekmeye, daha çok belgelemeye geniş kitlelere bu güzellikleri paylaşmaya yöneltti. Fotoğrafa olan “aşk”ım Türkiye’yi adım adım gezmeme yolaçtı. Hangi tarz fotoğrafları beğeniyorsunuz; dijital fotoğrafçık hakkındaki düşünceleriniz? Doğrudan çekilmiş ve müdahale edilmemiş fotoğrafları daha çok seviyorum. Fotoğraftaki teknolojik gelişmeleri normal buluyorum. Dijital fotoğrafçılığın gelişmesi ile bazı müdahalelerin olabileceğini benimsiyorum fakat abartısız olmalı. Manipulasyondan yana değilim şu an fotoğrafı bilgisayarla yapan çok kişi var. Kadrajı ve ışığı iyi kullanan kişi fotoğrafçıdır. Bir de artık insanlar kendi mekanlarını kendileri çekmekte çünkü bilgisayarla her türlü değişiklik yapılmakta. Çekemediğiniz ve çekmek istediğiniz fotoğraflar nelerdir? Çok defa ya geç kalmışımdır ya da kaçırmışımdır. Bazen de düşündüğüm kareleri doldurmadan eli boş dönmüşümdür. Ya birdahaki bahara veya sonbahara bıraktığımız fotoğraflar olmuştur. Fotoğraf bitmeyen bir sevdadır. Sıtkı Fırat kimdir? “Sıtkı Fırat objektifiyle resim yapan hassas bir ressamdır.” Stresle baş etme yöntemi Flormar Yönetim Kurulu Üyesi Alp Şenbay 2009 krizinin sektörde finansal açıdan yeterli olmayan şirketleri etkilediğini belirtiyor. Bu dönemde kendileri dahil bazı markaların büyüme gösterdiklerini anlatan Şenbay, “2008 krizinden sonra markanın önü çok açıldı. Bu dönemde uygun fiyatlı olmamız avantaj sağladı. Şu anda fiyat olarak uygun görülsek de kalite olarak pahalı ürünler ile eş kalitedeyiz. Bu da kriz döneminde lehimize döndü” diyor ve kadınların morallerinin kötü olduğunda kendilerini iyi hissetmek için kendilerine baktıklarını ekliyor. . Eczacıbaşı Beiersdorf Genel Müdürü Hakan Uyanık, krizin kozmetik pazarının gelişmesini olumsuz şekilde etkilediğini düşünmediklerini, kozmetiğin büyümesinin önüne krizin de geçemediğini ifade ediyor: “Kriz döneminde tüketicilerin yüksek bütçeli alımlarını ertelediğini, ancak daha az bütçeli ihtiyaçlarda bir azalma olmadığını gözlemliyoruz.” Kozmetikteki büyümeyi erkeklerin de kozmetiğe gösterdiğe ilgiye bağlayabilir miyiz diye sorduğumuzda Uyanık, “Türkiye’deki erkek kozmetik pazarındaki ürün çeşitliliği ve yeni ürünlerin artması, pazarın hızla gelişen bir alan olduğunu gösteriyor. Bunun da büyümeye katkıda bulunduğunu düşünüyoruz” diyor. Uyanık’ın verdiği bilgiye göre,erkek bakım pazarı, 2008’de dünyada 10.685 milyon Euro, Türkiye’de 63 milyon Euro hacmine ulaştı. Konu hakkında görüşlerini aldığımız psikolog Birgül Emiroğlu, bu tür kriz dönemlerinde insanların demoralize olduğunu ve iş kaybı, maaşlarını zamanında alamama ya da maaşlarda düşme gibi olayların her birinin bir stres kaynağı olduğunu söylüyor ve herkesin stresle baş etme biçiminin farklı olduğunu vurguluyor. Böyle dönemlerde kozmetiğe ve bakıma yönelmenin normal olduğunu anlatan Emiroğlu, “İnsanlar bu şekilde moral buluyor. İş yerinde, arkadaşlarının yanında standardı düşmüş gibi görünmek istemiyor. Kimse de güzelliğinden taviz vermek istemez o yüzden de bu normal bir stresle başa çıkma yöntemi” diyor. Fotoğraf belgedir 1987 yılında Çin’de açtığı sergi daha sonra Almanya, Malezya, Kuveyt, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Rusya, Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Japonya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sergilendi. Türkiye’nin tanıtımında önemli yapı taşları arasında yer alan sanatçı, ülkesinin doğasını, tarihini ve yaşayan kültürünü objektifiyle tüm gözlerin önüne serdi. Sadece yurtiçinde değil evrensel boyutta da büyüleyen güzellikleri objektifine hapsetti ve halen çalışmalarına devam ediyor. 1997’de Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı’nın (TÜRKSAV) Türk Dünyasına Hizmet Ödülü’nü, 2001’de TÜYAP Inter Kamera Fotoğraf Fuarı’nda Yılın Fotoğraf Sanatçısı Ödülü’nü, Ankara Fotoğraf sanatı Kurumu’nun 50. Yıl Onur Heykelciği’ni ve daha birçok ödül aldı. Çin’de açtığı sergiden dolayı Çin Kültür Bakanlığı’nca üç kez Çin’e davet edildi. Fotoğrafları “FOCUS IN CHINA” adlı kitapta yayımlandı. “Fotoğrafa Giriş” ve Kültür Bakanlığı’nca yayımlanan “Selçuklu Sanatı” adlı kitapları, çeşitli sergileri, basılan birçok kitabının yanı sıra “Güneşin Doğduğu yer” adlı kapsamlı kitabı var. Fotoğrafta neyi anlatmaya çalışıyorsunuz? Fotoğrafın aynı zamanda bir belge olduğunu düşünüyor ve bakıp da görmeyenlere güzellikleri göstermek istiyorum. Türkiye’nin dünyaya açılmasında, tanıtılmasında fotoğrafın vitrin Şölen, Türkiye’nin çocuklara özel ilk ve tek keki Ozmo Ogopogo’yu sunuyor. Ozmo dünyasının eğlencesini şirin ayıcık şekilli keki ile birleştiren Ogopogo, küçük kek severlerin gönlünü fethediyor. İçerdiği süt kalsiyumu ve fosforu ile, çocukların beslenmesinde önemli değerler taşıyan Ozmo Ogopogo, annelerin de kalbini kazanıyor. Ozmo Ogopogo’nun her paketinde bir bardak süte eşit kalsiyum ve fosfor var. ? Ogopogo Kabarık keki ve nefis akışkan soslarıyla herkesin severek yediği Dankek Magma’nın şimdi 9’lu Mini Paketi de varKek pazarındaki uzmanlığı ve yenilikçi ürünleriyle dikkat çeken Dankek, Çikolatalı, Karamelli, Fındıklı ve Karma çeşitleriyle yepyeni Dankek Mini Magma’yı tüketicilerin beğenisine sundu. Kek kategorisinde bir ilk olan karma paket ile Dankek Mini Magma Çikolatalı, Karamelli ve Fındıklı 3 lezzeti bir arada sunarak fark yarattı. ? Dankek mini sinemdonmez?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B Atasay’ın bir ilke imza atarak tasarladığı Nazar Alyans çiftlerin aşkının bir ömür boyu sürmesi dileğiyle hazırlandı. Atasay’ın tescilli tasarımı Nazar Alyans’ta yüzüğün iç kısmına özel bir teknikle seramik nazar boncuk yerleştirildi. Özlem Süer danışmanlığında dünya trendlerini takip ederek tasarımlarını hayata geçiren Atasay Tasarım Ekibi, yeni evlenecek çiftler ve alyansını değiştirmek isteyenler için nazar boncuklu alyans tasarladı. Atasay Nazar Alyans sarı, beyaz ve kırmızı altın seçeneklerinin yanı sıra mat ve parlak alternatifler de sunuyor. ? Atasay Nazar Alyans Sevdiklerine farklı ve şaşırtıcı bir hediye bulmakta zorlananlara iyi haber buldumbuldum.com’dan geliyor. Gündüz topladığı güneş ışınlarını gece etrafını aydınlatarak geri veren “Güneş Kavanozu”, hem teknoloji meraklılarının hem yaşadığı ortamı ilginç ürünlerle dekore etmekten hoşlananların çok seveceği sıra dışı bir hediye. 2007 yılında İngiltere’de “Yılın Hediyesi” olarak seçilen Güneş Kavanozu, içinde yer alan içindeki enerji hücreleri ve şarj edilebilir piller sayesinde, gündüz biriktirdiği güneş ışınlarını akşam olduğunda yumuşak bir ışık olarak geri veriyor. ? Güneş Kavanozu Dünyanın en cömert dondurması Carte d’Or, “Kazanmak Tatlı Şeydir” kampanyasında 6 hafta boyunca 6 Volvo S40 kazanma şansı sunuyor, binlerce kişiye 50 TL’lik Word Hediye Kartı dağıtıyor. Kampanyaya, 6 Temmuz15 Ağustos 2009 tarihleri arasında Carte d’Or Classic kapaklarının altındaki şifreyi göndererek katılabilirsiniz. Yazın keyfini güzel bir otomobille geçirmek istiyorsanız kampanyaya katılmak için geç kalmayın! ? Carte d’or Phonak’ın Türkiye’de de hizmete sunduğu yeni ürünü Audéo YES; kanal içi receiverlı bir işitme cihazı. Göz kamaştırıcı tasarımıyla ve hayatın bütün sesleri sloganıyla kullanıcıya sunulan Audéo YES daha fazla işitme sağlıyor. 17 renk seçeneğiyle kullanıcısına sunulan Phonak Audéo YES, yüksek teknolojisiyle seslerin bozulmasını engellerken, yankı ve ötme gibi problemlere de son veriyor. ? Phonak