19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mary Malon’dan Maria Guiterrez’e salgın hastalıklar CEM SUNGUR Meksikalı yetkililer domuz giribinden ölen kişiler arasında 39 yaşında Maria Adela Guiterrez adlı vergi tahsildarının bulunduğunu açıkladılar. Bayan Guiterrez 8 Nisan’da, Oxaca kentinde hastaneye yatırıldı ve beş gün sonra hayatını kaybetti. Yürütülen incelemeler, Bayan Guiterrez’in kapı kapı dolaşıp vergi tahsil ettiğini ve bu nedenle enfeksiyonu aldıktan sonra en az 300 kişiyle temasının olduğunu ortaya koydu. Bayan Guiterrez hastaneye zatürree ön tanısıyla yatırılmıştı, ama hemen ardından 16 kişi daha ağır solunum yolu enfeksiyonu belirtileri ile başvurunca bunun farklı bir sorun olduğu anlaşıldı. Bu olaylar, 2000’den fazla Meksikalının kısa aralıklarla hastalanmasından yirmi gün önce gerçekleşmişti. Meksika Sağlık Bakanı ilk olgunun Jose Angel Cordoba adlı çocuk olduğunu açıkladı. Hastalığı tümüyle atlatan bu çocuk Oxaca’nın komşusu olan Veracruz’da yaşıyordu. Salgın Veracruz’un 8 km güneyindeki, La Gloria adlı küçük kasabadaki Amerikalı Smithfield Foods adlı tarım şirketinin ortağı olan, yılda bir milyon domuz yetiştiren çiftlikten başladı. Şubat ayında 3 bin nüfuslu kasaba halkının ağır bir solunum hastalığı nedeniyle yatağa düşmeye başladığı saptandı. 6 Nisan’da ise La Gloria yetkilileri nüfüsun altıda birinin, yani 500’e yakın kişinin hasta olduğunu açıkladılar. Hastalık Oxaca’ya ulaşıp A(H1N1) virüsü Bayan Guiterrez’i Mart ayının son haftasında etkiledikten sonra, o listesindeki kapıları çalmaya devam etmişti. Temas ettiği 300’den fazla kişiden 70’inde influenza belirti ve bulguları ortaya çıktı, ama hiçbiri hayatını kaybetmedi. 21 Nisan’a kadar önemli bir salgının başladığını açıklamadıkları ve dünyada influenza A(H1N1) tehditinin ilk bulguları ortaya çıkmadan önceki süreci iyi yönetmedikleri gerekçesiyle suçlanan Meksikalı yöneticiler, toplum içinde çok kolay yaygınlaşabilen enfeksiyonu denetim altına almak için beş günlük bir “asosyalleşme” önlemi almak zorunda kaldılar. Beş gün boyunca okullar, sinemalar, alışveriş merkezleri gibi ortak yaşam alanları kapalı kalacak. Meksikalılar mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmayacaklar. Sadece Meksika değil tüm dünya alarmda. Hastalığın erken tanısında yardımcı olacak belirti ve bulgular konusunda insanlar bilgilendirilirken termal kameralar da havalanlarında yüksek ateşi olan yolcuları saptayarak A(H1N1) virüsünün küreselleşmiş dünyamızdaki kontrolsüz yayılışı engellenmeye çalışılıyor. Tıp tarihiyle ilgilenenler, olan bitenlerle yirminci yüzyılın başında New York’ta yaşananlar arasındaki bazı benzerlikleri anımsatıyorlar. 18691938 yılları arasında New York’ta yaşamış olan “Tifolu Mary” lakaplı, Mary Mallon, kendisi hasta olmamasına karşın tifo mikrobunu vücudunda barındırdığı ve tüm uyarılara karşın ahçılık mesleğini sürdürdüğü için 53 kişinin hastalanmasına ve dördünün ölmesine neden oldu. Doktor muayenelerini ve hastalığı yaydığını reddeden Mary Mallon, bir yolunu bulup aşçılık yapmayı sürdürdü. Toplum sağlığı otoriteleri çaresiz kaldıkları için onu iki kez karantinaya aldılar. Yaşantısının son yıllarını da karantinada geçirdi ve ölünce safra kesesinde tifo mikrobu taşıdığı kanıtlandı. Maria Guiterrez ve Mary Mallon, bulaşıcı hastalıklar açısından, derslerde örnek gösterilecek kadar tipik özellikler taşıyorlar. Ancak aralarında önemli bir fark var. Salgınların gelişim süreçleri, küresel sağlık ve güvenliğin korunması için günümüzde bireylerden çok yetkililere ve politikacılara sorumluluk düştüğünü gösteriyor. cem.sungur@anadolusaglik.org figenatalay?yahoo.com 9 MAYIS 2009 CUMARTESİ 5 Okulda hareket var! İstanbul ve Bursa’daki 38 okulda, 30 bin çocuğa beslenme ve hareket eğitimi verilecek. Çünkü iyi beslenme ve hareket etmek hem başarıyı etkiliyor, hem insanın ilerki yaşamını... Binlerce resim oyuncak oldu Toyiki Çocuk Süpermarketleri tarafından gerçekleştirilen “Arkadaşın için Boya” projesinde çocuklar, arkadaşları için toplam 5067 resim yaptılar. Toyiki tarafından bağışlanan 5067 oyuncak, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından koruma altındaki çocuklara ulaştırılıyor. Resimlerin üzerine yazılan isim, adres gibi bilgiler sayesinde çocuklar, hediyelerini aldıktan sonra birbirleri ile iletişim kurabilecekler. Okullara armağan Palladium Alışveriş Merkezi’nce düzenlenen bir kampanyayla Trabzon Maçka’daki köy okullarında öğrenim gören çocuklara armağan edilmek üzere oyuncak toplanıyor. Haziran ayı sonuna kadar sürecek kampanyaya oyuncak bağışlamak isteyenlerin, AVM girişindeki standa uğraması gerekiyor. İlköğretim çağında düzenli hareket etmek ve sağlıklı beslenmek, hem okuldaki başarıyı artırıyor hem de ileri yaşların daha sağlıklı yaşanmasına neden oluyor. Düzenli egzersiz, çocukların fiziksel gelişimini artırıyor, obeziteden koruyor, öğrenme ve bellek fonksiyonlarını artırıyor, kişilik gelişimi ve sosyalleşmeye katkı FİGEN sağlıyor. Bütün bu nedenlerle Milli Eğitim ATALAY Bakanlığı ve Algida Max işbirliği ile ‘’Okulda Hareket Var!” adlı bir sosyal sorumluluk kampanyası başlatıldı. Kampanyanın pilot uygulaması, bu ay içinde İstanbul ve Bursa’daki 38 okulda gerçekleştirilecek. 30 bin çocuğa, sağlıklı bir yaşam için yeterli ve dengeli beslenmenin ve hayatımıza daha fazla hareket katmanın önemi anlatılacak. Kampanyanın tanıtım toplantısında konuşan uzman doktor Nilay Ergen, “Özellikle ilkokul çağında düzenli olarak egzersiz yapmak ve günlük fiziksel aktiviteyi yüksek tutmak, uzun ve sağlıklı bir ömür sürmemiz için çok önemlidir” diyor. Egzersizin, çocukların öğrenme ve bellek fonksiyonlarında gelişme sağlayacağını da belirten Ergen, düzenli hareket yapan çocukların derslerinde daha başarılı olacağını söyledi. SÜTSÜZ KAHVALTI OLMAZ Toplantıda, sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmenin, devamlı bir büyüme ve gelişme sürecinde olan çocuklar için önemi de anlatıldı. Çocukların günlük beslenmesinde kahvaltının yeri ise şöyle: “Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile sabah arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre geçer. Bu süre içinde vücut, besinlerin tümünü kullanır. Sabah kahvaltısı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşmaz. Bu durumda yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve algılama azlığı gibi sıkıntılar yaşanır. Çocuklarda okul başarısı düşer. Kahvaltı yapılmadığında vücut kendi depolarından kullanır ve hastalıklar karşısında direnci düşer. Kahvaltıda bir bardak süt içmek, bir adet portakal, domates, salatalık gibi bir sebze ya da meyve tüketmek, güne sağlıklı başlamak açısından önemlidir. Çocukların kahvaltısında her zaman bir bardak süt bulunmalıdır.” Küçük modacılar İstanbul’u giydirdi Bilfen ilköğretim Okulları öğrencileri, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen İstanbul için giysiler tasarladılar. İstanbul’u kendi bakış açılarıyla anlatan minik modacıların yaratıcı giysileri arasından martıları, denizi ve kız kulesini aynı elbisede birleştiren tasarım, birinciliğe layık gördü. Yaşları 11 ile 14 arasında değişen 500 öğrenci, İstanbul’u anlatan 500 kıyafet tasarladı. El boyaması, transfer baskı, kolaj gibi tekniklerin yanı sıra kadife, tül, parlak kumaşlar kullanılarak hazırlanan tasarımlardan 15’i ön elemeyi geçti. Yarışmanın son aşamasında, Bilfen Yenişehir İlköğretim Okulu’ndan Zümrüt Şahin’in deniz ve kız kulesi tasarımı birinci, Ataşehir İlköğretim Okulu’ndan Selin Sabaz’ın boğazda simitçay keyfini anlatan tasarımı ikinci, Bilfen Çamlıca İlköğretim Okulu’ndan Merve Yıldırım’ın İstanbul’un tarihi yerlerini anlatan kolaj tasarımı Zümrüt Şahin’in tasarımı üçüncü oldu. Fiziksel aktiviteyi arttırma yolları: ? Evine yakınsa, servise binmek yerine yürüyerek okula gidebilir. ? Asansör yerine merdiven kullanabilir. ? Ekmek, gazete gibi basit alışverişleri her gün yapabilir. ? Yemek masasını toplamak konusunda annesine yardımcı olabilir, yatağını ve odasını kendi toplayabilir. ? Akşamüstü arkadaşlarıyla buluşup top oynayabilir veya ip atlayabilir. ? Hafta sonları televizyon seyretmek veya bilgisayarda oyun oynamak yerine, ailesiyle birlikte yürüyüş ve koşu yapabilir. ? Yaşadığı yer uygunsa bisiklete binebilir. ? Evde müzik eşliğinde dans edebilir. ? Ailesiyle birlikte akşamları hareketli oyunlar oynayabilir. Çocukların ufku renkleniyor Şimdi gözlerinizi kapayın ve bir ilham periniz olduğunu düşünün, ondan ne isterdiniz? Önce derin bir sessizliğe gömülüyor sınıf. Sonra yanıtlar sıralanıyor: “Ailem ile çok ESRA mutlu bir yaşam dilerdim”, “Sesimin güzel düşünüyorum, ondan beni ünlü AÇIKGÖZ olduğunu biri yapmasını isterdim”, “Geleceği görme öngörüsü dilerdim, böylece bir çok kötü olayı durdurabilirdim”, “Problem çözme yeteneği dilerdim, benden yardım isteyen herkese yardımcı olmak için ”… Bunlar, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) “Renkli Ufuklar” projesinden yararlanan çocukların yanıtlarından bir kaçı. Proje çocuklara kendilerini tanıma imkânı sağlıyor. Amaç Proje gönüllülerinden sorgulayan, çok yönlü düşünebilen, Özlem Akgün ve kendi kararlarını alabilen ve geleceğini öğrencileri... planlayan çocuklar yetiştirmek. 23 Türk bankasının üye olduğu Visa Europe’un desteklediği proje 40 bin çocuğa ulaştı. Bu ne mi demek? Mardin’den Samsun’a, Antalya’dan Van’a Türkiye’deki birçok ilde benlik saygısı yüksek, sözel ve zihinsel becerisi gelişmiş, kendini ve meslekleri tanıyarak, geleceğe hazırlanan çocukların yetişmeye başlaması demek. Bunun anlamı büyük. Hele de Türkiye’nin Uluslararası Öğrenci Başarı Belirleme Programı’nda 43 ülke arasından problem çözme alanında sondan beşinci olduğu düşünülürse… TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu ise proje ile çocuklara farklı hayatlar olabileceğini göstermeye çalıştıklarını söylüyor. İstiyor ki, bu yaklaşım Milli Eğitim kurumları tarafından da benimsensin. Ona göre çocuk eğitiminde üç anahtar var; sevgi, ilgi ve bilgi. Özellikle de şiddetin, yoksulluğun, yoksunluğun, yoğun olduğu bölgelerde… Mardin de bu bölgelerden biri. Projenin uygulandığı Mardin Midyat Öğrenim Birimi gönüllülerinden Özlem Akgün 23 yaşında, doğma büyüme Midyatlı, çocuk gelişimi bölümü okuyor. Üç yıldır TEGV gönüllüsü olarak çocuklara eğitim veriyor. Onun için birimin de, projenin de önemi büyük. Çocukların kendini tanıması demek özgüvenlerinin ve geleceğe dair umutlarının artması anlamına geliyor. “Çocuklara ileride ne yapmak isteyeceklerini anlama imkânı veriyoruz. Okul çıkışında sokakta olmak yerine burada etkinliklere katılıyorlar” diyor. KEŞKE... Onun da çocuklardan öğrendiği çok şey var. Üç yıldır yorulmadan TEGV gönüllüsü olması da bundan. “Keşke” diyor “Benim çocukluğumda da böyle bir yer olsaydı, o zaman daha girişken, daha özgüven sahibi olurdum.” Haksız sayılmaz, 11 yaşındaki Elif Berk için bu öğrenim birimi yeni ufuklar açmış. Onun yolunu birime düşüren arkadaşlarından duydukları olmuş. Birime adım attığında ilk hissettiği ise yalnız kalmayacağıymış, bu onun için çok önemli. Çünkü TEGV’den önce okul çıkışlarında yaptığı tek şey evde oturmakmış. TEGV’de en çok tiyatro ve drama yapmayı seviyor. Öğretmen olmak istiyor Berk, sonra gelip TEGV’de gönüllü olacak. Sekiz yaşındaki Serpil Akgün henüz bir haftadır TEGV’de. Arkadaşlarının “TEGV’e gelirsen daha çok şey öğrenme şansın olur” sözü onu harekete geçirmiş. Her şeyi öğrenmek istiyor. O da en çok tiyatro ve dramadan hoşlanıyor. Dokuz yaşındaki Yeşim Nural ise bilgisayarla TEGV sayesinde tanışmış. Onu en çok mutlu edense okuldan sonra zamanlarını artık sokakta geçirmek yerine yeni şeyler öğrenebilmesi, hem de eğlenerek. Kısacası çocukların ufku genişliyor, sıra büyüklerde… FARKLI YAŞAMLAR Visa Europe Türkiye Genel Müdürü Berna Ülman’a göre proje çocuklarının hayallerini renklendirecek. “Renkli Ufuklar, Visa Europe Türkiye’nin bu büyüklükteki ilk kurumsal sosyal sorumluluk projesi” diyor Ülman, “Sosyal sorumluluk projesi ile Türk kartlı ödemeler sektöründeki 23 bankayı bir araya getirdik. Bu bankaların gönülleri de bizim için ayrı katma değer sağlıyor.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle