Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ? 9 MAYIS 2009 CUMARTESİ Izİzlenim ÜMRAN BULUT umranbulut@gmail.com Merhaba Şimdi ne olacak? Hepsini teker teker öldüreceklerdi, köklerini kurutacaklardı ki kan davasına dönüşmesin. Nasılsa bahaneleri hazırdı? “Terör örgütü yaptı“ deyip çıkacaklardı işin içinden. Olmadı... Bu kadar cana mal olmasına karşın planları tutmadı... Peki, gerçekten ne olacak? Gözaltına alınanlar yargılanıp, hüküm giyecek. Kim bilir kaçar yıl ceza alacaklar? Sonra belki bir af çıkacak ve topluca salıverilecekler. Katliamdan kurtulan, yetim ve öksüz kalan çocuklar ise büyüyecekler, içlerindeki acı ve öfke ile birlikte... Faillerin yakınları başka kentlere, köylere, mezralara göç edecekler. Kendilerini, geldikleri yeri saklayacak, sakınacaklar. Onların da çocukları yetişecek. Hep korkuyla... Belki bir gün iki tarafın çocuklarının yolu kesişecek. Ve birinin elinde silah... Kan davasının ilk mermisi atılacak. Öç alınacak. Sonra silahlar öldürmeye devam edecek... Aklınıza başka bir olasılık geliyor mu? Herkes bu acıyı konuşuyor, dünya şaşkınlıkla izliyor. Kız meselesi, toprak kavgası deniyor. Korkarız ki; katliam bir kaç gün daha konuşulur ve sonra her olayda olduğu gibi geri plana atılır. Koruculuk sistemi ya da zorunlu göçün nedenleri ve yarattığı sonuçlar yine es geçilir. Ta ki yeni bir olay patlak verene kadar... Eski bir milletvekili soruyordu televizyonlarda; “korucular psikolojik testten geçiriliyor mu? Düzenli olarak psikiyatrik destek alıyorlar mı?” Yanıtı ortada. Göçenlerin toprağına el koyan, geri dönenlere mallarını vermek istemeyecek kadar aç gözlü, hırslı ve hepsinden önemlisi de gözünü kırpmadan öldürme hevesiyle yanıp tutuşan, 14 yaşındaki çocuğun bile eline silah veren insanlar bugün güya terör belasından köylüleri koruyor! İyi de köylüleri, koruculardan kim koruyacak? Elindeki çiçekleri dozerlerin açtığı çukur mezarlara bırakan çocuklar, kime güvenecek? İçlerinde sevgiyi büyütebilecekler mi? Mardin Valisi sorunun eğitimsizlik olduğu noktasında doğru bir saptama yapıyor. Önerisi ise egemen zihniyeti ortaya koyuyor ve aynı eğitimsizliği dışa vuruyor. O, “kız çocuklarını ayrı okullarda okutalım” diyor. Sanki köy basıp yediden yetmişe kim varsa katleden kızlarmış gibi. Evet, kız çocuklarını okutalım, bunun için elimizden geleni yapalım ama önce cehaletin asıl kaynağı erkekleri eğitmeyelim mi? İyi hafta sonları... İznik çini ve seramikleri Kültür mirasımız baş döndürücü zenginlikte. Tarih öncesinden Helenistik’e oradan Bizans’a uzanıyor. Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu gelenekselciliğinin ötesinde zaman ve uzam farklılıklarını da koruyan bir kültür bizimki. Dinsel mimari ayrı, konut mimarisi ayrı güzellikte. Ya işçilikler? Taş, ahşap, dokuma ve diğerleri… Son derece dinamik sanat tarihi yöntemleri ile çözümlenmekteler. İznik bölgesinde bulunanlar bunların sadece bir kısmı. Roma, Bizans eserleri ve sonraki dönemlerden kalan mimariye ve orada üretilen eşyaya ilgi büyük. Önceliklilerden biri kuşkusuz çini ve seramik sanatımız. İznik çini ve seramiklerinden önemli bir seçki şimdilerde Sadberk Hanım Müzesi’nde sergileniyor. Sadberk Hanım Müzesi ve Ömer M. Koç koleksiyonundan oluşturulan etkinlik ‘Ateşin Oyunu’ nda izlenen 327 adet eser, bu sanatın tüm 15. ve 17. yüzyıllardaki gelişimini özetlemekte. Sunulanlar duvar çinilerinden günlük kullanım için üretilenlere dek bir uzantı. Tabaklar, çanaklar, ibrikler, kupalar… İznik çinisi denildiğinde aklınıza ne geliyor? İnce işçilik, renk zenginliği ve gelişmiş bir teknik ile form anlayışı mı? Bunlar var sergide. Yaratma gücünün sonsuzluğu ve ustalık mı? Bunlar da var sergide. Peki yüzyıllarca sürüyor mu bu gelişmişlik ya da 17. yüzyılda İznik çinisi nasıl bir üretimle varlığını korumuş? Bu gibi soruları da yanıtlıyor sergi. Bizim sanatımıza ve değerlerimize atıfta bulunan bu ortamın, nazik ve zevkli sunumu bilgilenme için de birebir. Karşılarına geçip keyifli durmak da mümkün, saatlerce sürecek ufak desen çalışmaları yapmak da. Karanfilin, lalenin, gülün, sümbülün, yaprağın ve değişik birçok formun yeniden ve defalarca üretilmiş hali ile karşı karşıyasınız. Dekor için üretilenler gibi kullanım çinilerinin de el işçiliğine, çintemani ve peleng motiflerinin çok farklı düzenlemeleriyle gelişen sanatsallığa hayran kalıyorsunuz. Bezeme sanatının tüm inceliğini vurgalayan bir zevk bu. İçtenlikle ve çoşkuyla çizildikleri, neşe ve zevk yaydıkları da bir gerçek. Baksanıza 19. yüzyıla gelindiğinde Fransız, İngiliz, İtalyan birçok seramik ustası İznik seramiklerinden kopyalar yapmaya girişiyor. Atölyeler kuruluyor, teknik arayışlar artırılıp imzalama bireyselliği bile kullanılıyor. Avrupalılar kopyalamakta ustalıklarını da sergiliyorlar böylece. İznik çiniciliği tarih boyunca gezginlerin dikkatini çekecek zenginlikteki bir kültür ürünü olarak Evliya Çelebi seyahatnamesinde de yer almış. Ayrıca birçok gezginden de İznik çinilerinin, beyaz kilden işlenen kap kacaklar, kaseler ve fincanlar olduklarını öğreniyoruz. Bunlar geçmişe ait bilgiler. Peki, biz bugün neredeyiz? Sanatımızı ne kadar tanıtıp sevdiriyoruz? Bilinçli miyiz? Yoksa sadece izleyici mi? Sergiye de bir bakalım: Müze gelenlere neler sunuyor? Etkinlikler düzenleniyor mu? Çocuklar için neler hazırlanmış? Yayınlar kimler için? Sergiyi 11 Ekime kadar görebilirsiniz. umranbulut@gmail.com hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri