Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? Müzede Bir Gece 2 (Night at the Museum 2: Battle of the Smithsonian) Shawn Levy’nin yönetmenliğini yaptığı filmde Amy Adams, Ben Stiller, Robin Williams ile Owen Wilson rol alıyor. Washington, DC. Smithsonian Enstütüsü’nde bir gece vakti, rehberler evlerine dönmüş, ışıklar kapanmış, okul çağındaki çocuklar çoktan yataklarına gitmişlerdir ama eski gece bekçisi Larry Daley (Ben Stiller)’nin içini bir şey kemirir ve sonunda kendini akıl almaz bir maceranın içinde bulur. Bu sefer tarih gerçekten canlanmaktadır. “Müzede Bir Gece” serisinin ikinci filminde, Larry dünyanın en büyük müzesinin koridorlarında inanılmaz bir savaşın ortasındadır. Bu sefer Larry, eski “cansız” arkadaşlarını, onların sonunu getirebilecek bu durumdan kurtarmalıdır. ? Arkadaşımın Aşkı (My Best Friend’s Girl) Yönetmenliğini Howard Deutch’un yaptığı filmin başrollerini Dane Cook, Kate Hudson, Jason Biggs ile Lizzy Caplan paylaşıyor. Bir kaç haftalık flört döneminden sonra Dustin, kız arkadaşı Alexis’in kendisinden uzaklaştığını fark eder. Onu tekrar kazanabilmek için en iyi arkadaşı Tank’in yardımına başvurur. Tank, kadınları önce baştan çıkartıp sonra adeta delirterek ayrılma konusunda ustadır. Sevgilisi tarafından terk edilmiş erkeklerle anlaşır; çünkü onunla ilişki kuran kadınlar eski sevgililerine dönerler. ? Lilli ve Sihirli Kitabı (Der Drache Und Das Magische Buch) Stefan Ruzowitzky’nin yönettiği filmin başrollerini Alina Freund, Ingo Naujoks, Anja Kling ile Pilar Bardem paylaşıyor. Bir büyü kitabı, koruyucusu küçük ejderha Hector ile birlikte odasında belirene kadar Lilli 10 yaşlarında bir kızdır. Büyücü, adını ve kitabını devretmek için Lilli’yi seçmiştir. Lilli bu göreve layık olduğunu 99 saat içinde kanıtlamalıdır. Kitabın içindeki gizemli dünya ve kitabın peşinde olan kötü büyücü Hieronymus, Lilli’nin işini zorlaştıracaktır. Harun Özakıncı’nın yönettiği filmde Özakıncı’nın yanı sıra Duygu Urak, Serhat Saylan ile Ersin Aycan rol alıyor. Bodrum yöresinde tek geçim kaynağı olduğu için, zeytinlik ve portakal bahçelerini erkek çocuklarına, bataklık olduğu ve işe yaramadığı içinde deniz kenarlarını kız çocuklarına devrederlerdi. Yörede patlayan turizm, damatların ve kayınbiraderlerin kaderini değiştirdi. Yabancı turizm acenteleri ile anlaşan damatlar, eşlerinin arazilerini beş yıldızlı otellerle donattılar. Kayınbiraderler ise evden bozma pansiyonlarda kaldılar. ? Hadi Gari Cumhur Beyaz adamın Obama maskesi Son Terminatör ve umut 2018’de kıyamet gününün ertesinde bombalanmış ABD’nde bir terminatör ordusu kol gezmekte terkedilmiş kentlerde ve çöllerde saklanan ASLI insanları yakalayıp Patlayan SELÇUK öldürmektedir. bombalar ozon tabakasına zarar verdiği için gökyüzünün rengi tümüyle değişmiştir. Gökyüzü artık puslu bir koyu gridir. Amerika’nın yeni görünümü güneşin kavurduğu ıssız bölgelerle, iskelete dönüşmüş kentlerdir. Yaşamda kalabilen insanların durumu ümitsizdir. Onlar için yiyecek bulmak, enerji elde etmek çok güçleşmiştir. Çevrede kıtlık başlamıştır. Küçük gruplardan oluşan, bu ölüm makinelerine karşı direnen insanlar yeraltı sığınaklarında saklanıyorlardır. Artık insanlarla makineler arasında amansız bir savaş vardır. İnsanların yaşama direncini makinelerden sonra bir gelecek olduğu, dünyanın yeniden küllerinden doğacağı inancı, umudu beslemektedir. Karanlık yazgılarıysa John Connor’la (Christian Bale) ilintilidir. 2018’de dünya Connor’un kesintisiz uyarıldığı çıkışsız geleceğin tam eşiğindedir. Makinelerin insanları avladığı bu kıyamet sonrası yeni dünyada uyanmadan önce John Connor’un anımsadığı son şey idam edilmeyi bekleyen insanterminatör melezi Marcus Wright’ın (Sam Worthington) ortaya çıkışıdır. Terminatörleri denetleyen, 14 yıl önce bilinçlenip yaratıcılarına başkaldırıp dünyada nükleer kıyımı başlatan yapay zeka Skynet’e karşı tek başına duramayacağını bilen Connor, Marcus’un güvenilir bir yarı insan yarı robot olup olmadığına karar vermek zorundadır. Direnişin önsaflarında yer alan Connor henüz direnişin lideri değildir. Direniş liderleriyle anlaşmazlıkları ve Skynet’in gücü onun inanarak büyüdüğü gelecek beklentilerini paramparça etmiştir. Acımasız düşman Skynet’le yüzleşmek zorundadır. (Michael Biehn) Skynet’in en büyük rakibi olacak çocuğun babası olması için geçmişe gönderir. Terminator 2: Judgment Day’de (Terminatör 2:Mahşer Günü/1991) Sarah Connor akılhastanesindedir, ergen John’sa (Edward Furlong) kendini gelişmiş bir T1000’e (Robert Patrick) karşı savunmak zorundadır. Gelecekte yaşayan John, ergenliğini koruması için yeniden programlanmış T800’ü geçmişe gönderir. John, annesi ve T800 düşman T1000’i durdurmaya, kıyamet gününü engellemeye çalışırlar. Terminator 3: Rise of the Machines’de(Terminatör 3:Makinelerin Yükselişi/2003, Jonathan Mostow) John’un (Nick Stahl) ve annesinin yaşamları pahasına önlemeye çalıştıkları nükleer savaş Skynet’in emriyle patlar. Terminatör: Kurtuluş’ta erk tümüyle evrim aşamasındaki Skynet’in elindedir. İnsan ırkı varolabilmek için savaşım vermektedir. Kıyamet gününün tanığı John Connor’sa farklı biridir artık, yaşlanmıştır. “Yaşamı süresince gelecekle ilgili varsayımlar dinlemiş, bu bilginin ağırlığını taşıyor. Annesi ona kendi yaptığımızın dışında bir yazgı olmadığını söylemiş. O bir savaşçı, onu Aşil’e benzetiyorum” diyen Christian Bale T2 gösterime girdiğinde 17 yaşında olduğunu, ABD’ye yeni geldiğini, sinemada herkesin filmi çığlık çığlığa izlediğini belirtiyor. Terminatör ordusu Connor’un karşısındaki anti kahraman Marcus’sa insan kalbi ve beyni taşıyor ama iç mekanizması robot. Filmde Marcus aracılığıyla insanların seçimleri ve iradelerinin gücü inceleniyor. “John’la Marcus’un tek umutları birbirlerine güvenmektir ama bu yeterli midir? İnsanlık nerede başlar? İnsan yüreğinin gücünde midir? Yoksa başkası için kendinizi feda etmenizde midir? Bu olgu makinelerin ölçemeyeceği bir şey” diyor McG. Terminatör: Kurtuluş için Skynet’in katalogunda yer alan tüm makineler üretildi. T800’ü tasarlayan efsanevi canavar yaratıcısı Stan Winston yaşamını yitirince işi yapım tasarımcısı Martin Laing üstlendi. “Gerçekten sıkıntı dolu bir gelecek istedim, parlak, temiz bir gelecek istemedim. Bundan ötürüde kirli, paslı, yağlı, kullanılmış, boyaları dökülmüş bir robot ordusu yarattık” diyen McG yeni tasarımlardan çok hoşnut. T600, T800, hava aracı AvcıKatil, aerostatlar, insanları avlayan Hasatçı, mototerminatörler, sualtı terminatörleri Hydrorobotlar, Taşıyıcı gibi tasarımlar yer alıyor. Hepside ürkütücü, korkutucu. T600’lerin alt çeneleri açılmış, yüzlerinin bir kısmı parçalanmış. Kanada dolar kuru yükselince yapımcılar çekimi New Mexico’daki Albuquerque Stüdyoları’nda sürdürmüş. Öteki rollerde Anton Yelchin, Bryce Dallas Howard, Helena Bonham Carter, Moon Bloodgood var. Umut, gelecek, direnç, azim, ikinci şans, varoluş, insanlık, masumiyet, güven temalarını sorgulayan bu bilimkurgu gerçeküstü serüven Terminatör: Kurtuluş 5 Haziran’da sinemalarımızda gösterimde. Dünya, “Ya benimlesiniz ya da düşmanımsınız” diyen Cumhuriyetçi George W. Bush’tan kurtulunca rahat bir soluk aldı. Üstelik tüm insanların umudunu yeşerten Demokrat Barack H. Obama, Beyaz Saray’da konuşlandı. Ah ne kadar güzel... ALPER Oval Ofis’teki siyahi lider sayesinde artık TURGUT tüm savaşlar bitecek, işgal orduları çekilecek, işkence tarihe karışacak, alperturgut.blogcu.com ekonomi şaha kalkacak, çocuklar ölmeyecekti... Ey kapitalizm sen nelere kadirsin ki; hepimize toz pembe düşler kurduruyorsun. Gırgırı bir kenara bırakalım. Çünkü hiç de komik değil. Dileriz, gelen gideni aratmaz. Ancak Obama ve şürekasıyla ilgili haberlerin pek de içimizi açtığı söylenemez. Evet, ne yazık ki; “Yok, aslında birbirimizden farkımız”... ABD’nin yeni başkanının sözleri eylemleriyle asla uyuşmuyor. İşte Obama’nın sıvaları gün geçtikçe dökülüyor ve altından “Wall Street” oligarşisinin zengin ve beyaz zalimliği beliriyor. Sizlere, “yeni dünya düzeni”nin ipliğini pazara çıkarmayı deneyen “Obama Aldatmacası” (The Obama Deception) adlı belgeseli öneriyoruz. Formül basit; iktidar koltuğuna heves edenler asla muktedir olamıyor ve ister istemez zamanla kuklaya dönüşüyor. Mutlaka izleyin. Obama Aldatmacası, yakın tarihli (Mart 2009) bir belgesel. Yönetmeni ise “Kendi Matrix’imizi Tanımak: Oyunun Sonu” (Endgame: Blueprint for Global Enslavement) isimli ses getiren çalışmasıyla tanınan gazeteciaktivist Alex Jones... Belgeselin kendince handikapları var. Mesela “Küresel Isınma”nın yalan dolan olduğu gibi saptamalarına ve silahlanmayı ele alan sipsivri görüşlerine elbette katılmıyoruz. Ve hatta çok fazla eşelerseniz, ne sağcıyız ne de solcu, Amerikancıyız biz Amerikancı benzeri bir sonuç çıkarmak da mümkün... Ancak bütün bu saydıklarımız, internette sansürlenen veya görmezden gelinen Obama Aldatmacası’nı seyretmeniz gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. söylediklerini iktidara gelince yutmaları gibi... Doğru söze ne hacet. İnsan karakolda doğruyu söyler, mahkemede şaşar. Bir kez takke düştü, kel göründü ya, Obama’nın hileleri, sırf belgesele değil, halihazırda haberlere de yansıyor. Geçtiğimiz günlerde gazetemizde “Obama Devlete Teslim Oldu” başlıklı bir haber yer aldı. Söz konusu haberde; Obama’nın önce işkence fotoğraflarını yayımlamaktan, şimdi de özel askeri mahkemeleri kapatmaktan vazgeçtiği vurgulanıyordu. Belgesel işte “dün dündür, bugün bugündür” demesine ramak kalan Obama’yı sorguluyor. Dünyanın alkışladığı bir kararla “Irak’tan çekileceğiz” diyen Obama, kısa bir süre sonra hem Irak’a hem de Afganistan’a yeni birlikler gönderilmesini onaylıyordu. Kanunsuzluğun resmi merkezi Guantanamo’nun kapanmasına imzayı atarken aynı zamanda tutukluların dünya üzerine serpilmiş gizli cezaevlerine gönderilmelerine de olanak sağlıyordu. Gelecekte nasıl anılacak? Obama Aldatmacası, ABD başkanlarını doğuran “Cumhuriyetçiler” ile “Demokratlar”ın aslında aynı hamurdan olduğunu yine ve yeniden dillendiriyor. Bir numaralı halk düşmanı CFR, her sene bir otelde toplanan Bilderberg Grubu, zenginler klasmanında başa oynayan Rockefeller Sülalesi’nin kurduğu Trilaterale Komisyonu ve “ben her türlü yasanın üstündeyim” diyebilen Federal Rezerv Bankası ise kapitalist sistemin tam doruk noktasında duruyor. Ve dünyayı yöneten asıl, kararlı ve karanlık gücü onlar oluşturuyorlar. Amaç; eskimiş sömürgeci Büyük Britanya İmparatorluğu’nun, ABDİngiltere ortaklığıyla Dünya İmparatorluğu’na dönüşmesi... Kadrosunda kimler mi var? Tabii ki; Siyonistler, Evangelistler, emperyalistler, asiller ve görmemiş zenginler... Paraya tapınıyorlar, gizemi ve hileyi hurdayı çok seviyorlar. Kontrolü ise ordularının yanı sıra CIA, MOSSAD kanalıyla sağlıyorlar. ABD’li muhalifler, Obama’nın insanoğlunun gözlerini kamaştıran büyülü bir maskeden ibaret olduğu hususunda hemfikirler. Kennedy’den bu yana ABD’nin dirayetli bir başkana kavuşamadığını öne sürüyorlar. Onlar, öncelikle Obama’nın ekibini masaya yatırıyorlar. Ve çıkan sonuç; hemen hepsi yukarıda saydığımız grupların faal üyesi ve istisnasız bankacı kökenliler... Anlayacağınız, fakir, fukara umurlarında bile değil. Şüpheli icraatları ise diz boyu... Bush’tan zalimlik bayrağını (yakın tarihte) devralacağını söyleyenlerin sayısı ise yabana atılmayacak denli çok. Asıl soru şu; Obama gelecekte nasıl anılacak? Umut taciri, kukla, despot, halklar için kadim bir dost veya düzene meydan okuyan modern bir Don Kişot... Bekleyip göreceğiz. Devlete teslim oldu Peki; sistemi dize getiren ve ezilenlerin ağzına bir parmak bal çalan siyahi başkan, acaba büyük bir yanılsama mı? Samimiyet ve dürüstlüğün çizgisi ne kadar kalın... İnandırıcılık hangi noktada ters teper. Seçim kampanyası esnasında mangalda kül bırakmayan Obama, özellikle demokratik açılımlar, şeffaflık ve adalet konusunda hem kendi milletine hem de dünya halklarına içi boş vaatlerde bulunuyordu. Hani bizim politikacıların muhalefette Geleceğin sinemacıları için son 7 gün Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün projesi olan ve Türsak Vakfı danışmanlığında yapılan; üniversitelerin fakülte dekanları ve bölüm başkanları tarafından da desteklenen “Geleceğin Sineması’nın” bu yıl altıncısı düzenlenecek. Her yıl sinema bölümü öğrencilerinin yazdıkları kısa filmleri senaryo aşamasındayken destekleyen yarışmaya bu yıl geçen yıllardan farklı olarak lisanüstü öğrencileri de katılabilecek. Sinema ve iletişim alanında eğitim veren Türkiye genelindeki devlet, özel ve vakıf okullarının ilgili bölümlerinde okuyan lisans ve lisansüstü öğrencilerin katılımına açık olan ve herhangi bir tematür sınırlaması olmaksızın imgesel, deneysel, belgesel ve animasyon dallarında katılabilecekleri “Geleceğin Sineması” bu yıl öğrencilere geçmiş yıllardan farklı olarak birden fazla proje ile yarışma imkanı da sunuyor. Son başvuru tarihi 1 Haziran olarak belirlenen “Geleceğin Sineması” öğrenci filmlerini, proje ve senaryo aşamasında destekleyen ilk ve tek proje olma özelliğini taşıyor. Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan “Geleceğin Sineması”nın seçici kurulu’nda ise TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı Günay Kiracı, Siyad BaşkanıSinema Yazarı Murat Özer, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü, Sinema Daire Başkanı Nejat Gökçe, Yapımcı Osmantan Erkır, Sinema Yazarı Ömür Gedik, Yönetmen Özcan Alper, Senarist Sırrı Süreyya Önder ve Oyuncu Şebnem Dönmez yer alıyor. Dereceye giren ilk üç öğrenciyi TÜRSAK Vakfı da kamera, dizüstü bilgisayar ve dijital fotoğraf makinesi ile ödüllendirecek. (Tel: 0 212 244 52 51, www.tursak.org.tr) Kıyamet gününün tanığı Terminatör üçlemesinden sonra son bölüm Terminator: Salvation’ı (Terminatör: Kurtuluş) yöneten McG (Charlie’nin Melekleri) James Cameron’ın gerçekleştirdiği ilk iki Terminatör’ün büyük hayranı. “Filmim iki filmin geleneklerini izledi, doğrudan ikincisiyle bağlantılı. Terminatör serisinin tüm filmleri günümüzde geçer. Bizim filmimiz yepyeni bir başlangıç” diyen McG, Terminatör: Kurtuluş’un gelecekte geçtiğini, bu korkunç makinelerin doğuşunu gösterdiğini vurguluyor. The Terminator’da (Terminatör/1984) Skynet direnişin gelecekteki lideri John Connor’un doğumunu engellemek için T800’ü (Arnold Schwarzenneger) dünyaya yollar. John’un annesi Sarah’ı (Linda Hamilton) koruması içinde direniş asker Kyle Reese’i C MY B C MY B