Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sony’den annelere Sony Music etiketiyle müzikseverlerle buluşan “World’s Best Mum” albümü, anneniz için en içten hediye olacak. 10 Mayıs Anneler Günü için özel olarak hazırlanan bu albümde; Bill Withers, Roy Orbison, Lisa Stansfield, Alicia Keys, Christina Aguilera ve Elvis Presley gibi geçmişten günümüze birbirinden önemli sanatçıların keyifle dinlenen tam 19 şarkı bir araya getirildi. Fugees’den “No Woman, No Cry”, Alicia Keys’den “A Woman’s Worth”, Christina Aguilera’dan “Beautiful”, Whitney Houston’dan “Greatest Love Of All” ve Elvis Presley’den “The Wonder Of You” gibi şarkılarla birlikte tam 19 şarkıdan oluşan bir duygu yolculuğu sizi ve dünyanın en iyi annelerini bekliyor. 4 2 MAYIS 2009 CUMARTESİ Medeniyetler kokteyl salonlarında buluşmaz Erdal Şalikoğlu 54 yaşında. 26 yıllık bir tıp doktoru, fizik tedavirehabilitasyon uzmanı. Aynı zamanda bir müzisyen. Müziğe ilgisi 16 yaşında başlamış. Ama sekiz ALİ DENİZ yaşında Artvin’in Şavşat köyünde USLU çakısıyla gül, nesteren dalından yaptığı ilk enstrümanının sesi hâlâ ilk günkü gibi kulağında. Şalikoğlu, yaban gülünden yaptığı ve sipsi, çığırtma, duduma dediği bu enstrümanın, müziği yüreğine işlediğini anlatıyor. Lise yıllarında müzik daha ciddi çıkmış karşısına. Amcasının heveslenip aldığı, sonra da yalnızlığa terk ettiği bağlamasını sahiplenmiş. Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandığında da ilk iş olarak folklor ve halk danslarıyla ilgilenmeye başlamış. Şalikoğlu, semahlar, türkülerle geçen günlerinde bağlamanın da iyice kanına girdiğini anlatıyor. Enteresan biri. Zira endüstri mühendisliğini kazanıp, müziğe sevdalanırken, gençlik hayali doktorluk için yeniden sınavlara girmesi hayli ilginç. Yani müzik kadar mesleğiyle de Kobzos Kiss Tamas yakın, birbirlerini tamamladıklarını düşünüyor. Doktor olduktan sonra Macaristan’a ihtisas için gitmesi ise her şeyin başlangıcı. Çünkü müzikle gerçek anlamda buluşması o günlere denk düşüyor. Kopuz hocası, müzisyen, müzikolog ve halk ozanı Kobzos Kiss Tamas ile orada tanışıyor. Macar müzisyen Tamas, Avrupa’nın az sayıda Trubadur müzik araştırmacısı ve icracısından biri. Oksitan kültürüne hâkim, Latince, Ortaçağ Almancası ve Kıpçak dillerini iyi biliyor. Dolayısıyla da dönemin müzik yazmalarının üzerindeki tecrübesi tartışılmaz. Şalikoğlu ve Tamas bugüne kadar TürkçeMacarca Âşık Veysel ve Yunus Emre türkülerini derledikleri iki albüm yayımladılar. Müzik ekseninde başlayan bu dostluk şimdi 19 yıllık bir yoldaşlık. Şalikoğlu bu serüveni, “müzikle başlayan bu dostluğu sürdürmemiz çok da kolay olmadı. Ama zaman içinde pek çok şeyi paylaştık. Dünya kültürlerinin ortak olduğunu tecrübe ederek öğrendik” diye özetliyor. Trubadur kelime olarak kâşif anlamına geliyor. Trubadurlar, 11. yüzyılın başından 13. yüzyılın sonlarına kadar süren bir Akdeniz kültürünün, bireysel müzik ve edebiyat yapan gezgin ozanları olarak tanımlanabilir. Şiirle müziğin saf halinin yaşandığı Anadolu’daki gibi onlarda da doğaçlamalar çok zengin. Şalikoğlu’nun deyişiyle, Karacaoğlan ve Dadaloğlu ile de aynı dili konuşuyorlar. kanıtı. Gitar Günleri 10 yaşında Y.T.Ü 10. Uluslararası Gitar Günleri 0408 Mayıs tarihlerinde Lorenzo Micheli, David Martinez, Neşet Ruacan, TerciKorad Gitar İkilisi gibi ustaları BÜLENT müzikseverlerle buluşturuyor. ERGÜDEN 10. yılın önemli bir etkinliği ise ‘Klasik Gitar Beste Yarışması’nın ikincisinin gerçekleştirilecek olması. Kazanan eserlerin nota ve CD kayıtları yapılacak. Yarışmayla Türkiye’de gitar repertuarına katkı yapmak amaçlanıyor. Bu yıl açılış konserinde 04 Mayıs saat 19.00’da Y.T.Ü Gitar öğrencilerinin kurduğu Yıldız Gitar Düo ve hemen ardından caz ustası Neşet Ruacan’ın dinletisi yer alacak. Neşet Ruacan’ı solo olarak çalacağı bir resitalde dinlemek fırsatı sanırım oldukça ilginç. 05 Mayıs saat 19.00’daki ‘Genç Yetenekler’ konserlerinden sonra, 06 Mayıs saat 19.00’da bu yıl 30. kuruluş yıllarını kutlayan ‘İstanbul Gitar David Üçlüsü’ sahne Martinez alacak. Hemen ardından saat 20.00’de Gitar Günleri ‘Yılın Gitaristi’ ödülünü de alacak olan TerciKorad ikilisinin konseri var. İkili klasik repertuarın yanısıra Türk bestecilere de yer vermekte. Bu kez Bartok, Tedesco, Dyens, Saygun’un eserleri yorumlanacak. 07 Mayıs saat 19.30’da Tarrega, Andres Segovia yarışmaları da dâhil, 15 yarışmayı kazanmış İspanyol gitarist David Martinez sahne alacak. Sanatçı konserlerinde Albeniz, Chopin, Tarrega gibi İspanyol bestecilerin yanısıra, ünlü Flâmenko gitaristi Paco de Lucia’yı da yorumlayacak. 08 Mayıs’taki kapanış gecesinde ise saat 19.00’da ‘Y.T.Ü 2. Ulusal Beste Yarışması’nın sonuçları açıklanacak ve ödül töreni gerçekleşecek. Törenin ardından kapanış konserinde üç yıl önceki ilk İstanbul konserinde şaşırtıcı performansıyla gitarseverleri büyüleyen İtalyan gitarist Lorenzo Micheli sahne alacak. Y.T.Ü Uluslararası Gitar Günleri’nde 10 yılda 87 etkinlik gerçekleştirilmiş. Umarım üniversitelerimizin müzik bölümlerinde bu uzun soluklu festival bir model olarak incelenir ve örnek alınır. Y.T.Ü Oditoryumda gerçekleştirilecek olan festivalin tüm etkinlikleri ücretsiz. 10. yılında gitarseverler kadar tüm müzikseverlerin de ilgisini hak etmekte. www.gitar.yildiz.edu.tr Bir ömürlük misafir Erkan Oğur 5 Mayıs Salı akşamı, Erkin Çavuş ile birlikte Nazım Hikmet Kültür Merkezi Ruhi Su Salonu’nda konser verecek. ‘Bir Ömürlük Misafir’ isimli konserde Erkan Oğur perdesiz gitar, Erkin Çavuş ise klasik gitar çalacak. “Benim için müzik; uykularımdaki rüyalar gibidir. Sadece ben görürüm, hissederim, yaşarım, unuturum, hatırladıklarımı aktarırım, yorumlarım” diyerek müziği anlatan Oğur saat 20.30’da sahnede olacak. (0216 414 22 39) ANLAMAK İLK ADIM Şalikoğlu “Birbirimizi çok az, kötü ve yanlış tanıyoruz. Medeniyetleri buluşturmak için şimdiyi değil geçmişlerini bir araya getirmek gerekli” diyor. Elbette şimdilerde herkes, bir yerlerde, bir şekilde medeniyetleri buluşturuyor. O da buna isyan ediyor, “Kokteyl salonlarında şeflerin kadehlerini tokuşturmalarıyla iki medeniyet buluşmaz. Halk bir araya gelince, hoşgörü ve anlayış filizlenince yakınlık başlar.” Şalikoğlu, “medeniyetler buluşması” kelimesini de sevmiyor, buna “insanların buluşması” demek ona daha doğru geliyor. Şalikoğlu 2010’da İstanbul’un kültür başkenti olması üzerinden dönen ranttan da rahatsız. Diğer eş kültür başkentleri Peç ve Essen’i kimsenin bilmediğini düşünüyor. Her şeyin İstanbul olarak pazarlanmasının da pastadan pay almanın riyası olduğunu söylüyor. Kör değneğini tanır, herkes fili tuttuğu yerden bilir. Ne yazık ki durum bu. Bu üç eş başkentte eşzamanla çalışmıyor. Bunun yanında Şalikoğlu’nu kültür başkentleri faaliyetleri içinde Peç’e çağıranlar da var. “Ben bu kadar amatörken çağrılıyorum, ama bize ne gelen var ne de bizden başka giden. Bu kadar önemli olduğu söylenen bir proje de ilerleme yok. Şaka gibi” diyor. Şalikoğlu ve Tamas şimdi de üçüncü albümleri için çalışıyor. Yeni albümlerinde Pir Sultan Abdal ile Balassi Balinti’nin eserlerini bir araya getirip yorumluyorlar. Pir Sultan Abdal’ı anlatmaya gerek yok. Balassi Balint ise Macar dilinin ve edebiyatının en tanınan isimlerinden, hatta sıkı bir âşık. Sevgilisinin gidişini, “Kimseler görmüş değil tenden canın gittiğin, illa ben gözümle gördüm işte canımdır giden” diye anlatabilecek kadar da can yakıcı bir üsluba sahip. Şimdi bize de Erdal Şalikoğlu ve Kiss Taması’ın yeni çalışmasını beklemek kalıyor. Bursa’da Rüya Rüya bu akşam Bursa Resimli Bar’da müzikseverlerle buluşacak. Gamze Şeber ve Barış Yalçın’ın oynadığı son klipleri ‘İçinde Gizli’ müzik kanallarında yayınlanmaya başlandı ve çok beğenildi. Topluluk konserde albüm parçalarının yanı sıra bilinen ve sevilen parçaların kendilerince düzenlenmiş hallerini de seslendirecek. Grubun sevenleri unutulmaz saatler yaşayacak. (0 224 223 68 51) Erdal Şalikoğlu Dans zamanı Elektronik müzik sahnesinin hızla yükselen yıldızlarından Sascha Dive, bu akşam Burn sponsorluğuyla Indigo sahnesinde olacak. Frankfurtlu genç sanatçı Dive, Almanya ve Detroit’e özgü müziği kendi anlayışı ve parlayan yeteneğiyle harmanlıyor. AfroAmerikan dans müziğini kulüp müziğine çeviren DJ sabahın ilk ışıklarına kadar müzikseverleri coşturacak. Gece, Tolga Duyan Dive’dan önce ve sonra sahneye çıkacak. (0212 244 85 67, biletler 25 ve 15 TL) sirin.guven@gmail.com BİRİLERİ Konser öncesi yeni Depeche Mode İstanbul’da yazlık konser mevsimi, 14 Mayıs’ta Binboamania ile başlıyor. Üstelik açılışı yapan da, new wave akımının en başarılı grubu Depeche Mode! ZÜLAL Birçok müziksever, aylardır KALKANDELEN santralistanbul’daki konseri sabırsızlıkla bekliyor. Bu kzulal?yahoo.com heyecanlı bekleyiş sürerken, geçen hafta Depeche Mode’un yeni albümü “Sounds of the Universe” yayımlandı. Kısa bir süre sonra 30. yılını kutlayacak bir new wave grubu için büyük bir başarı grafiği izliyor Depeche Mode. 1980 yılının mayıs ayında ilk kez bir okul etkinliğinde Depeche Mode olarak sahneye çıktılar. O günden beri, birçok diğer grup gibi zor günler geçirdiler, zaman zaman dağılmanın eşiğine geldiler... Beraber yola çıktıkları şarkı yazarı/klavyeci Vince Clarke, 1981’de ilk albümün yayınlanmasından hemen sonra gruptan ayrıldı. Ertesi yıl onun yerine Alan Wilder gruba dahil oldu. önce internete düşmüş ve plak şirketi zor durumda kalmıştı. Bu defa böyle bir durum yaşanmaması için çeşitli gizlilik önlemleri aldılar. Örneğin, önceden gazetecilere dağıtılan kopyaların başkalarının eline geçip internete sızdırılmasını önlemek için, grubun adının yerine başka bir kod adı kullandılar: “Tea and Biscuits”; yani “Çay ve Bisküvi”... Bu ismin özel bir mesajı olmasa da, Dave’in bir röportajda buradan hareketle verdiği bir yanıt ilginç: “Bu albümün yapım aşamasında işin içine bir miktar çay ve bisküvi karıştı gerçekten! Muhtemelen yaptığımız en disiplinli çalışmaydı. Her gün stüdyoda buluşup sabahtan akşama kadar çalıştık, herkes işini ciddiyetle yaptı.” Martin Gore ise, alkol bağımlılığı ile mücadelesini kazandı ve üç yıldır içkiden uzak duruyor. Dave, bu arada iki solo albüm yaparak kendisini şarkı yazarlığında da kanıtlamış olmanın rahatlığı içinde... Sonuçta, grup içinde Martin ile Dave arasındaki çekişmenin dozu epeyce düşmüş gözüküyor. psychedelic etkinin hissedildiği şarkılar. Yeni albümün, Depeche Mode’un 1990’daki “Violator” günlerine dönüşünü temsil ettiğini söyleyenler var. Grubun yaptığı en başarılı albümdü “Violator”; “Sounds of the Universe”i onunla ayrı yere koyamasak da, son iki albümden farklılaşma olduğu açık... Bunun nedeni de büyük ölçüde, alkolü bırakan Martin Gore’un bu arada geliştirdiği başka bir bağımlılık: Son yıllarda, eBay’de bulduğu eski analog synthesiser ve perküsyon aletlerine merak sarmış Martin. Bu sağlıklı bağımlılık, albümdeki ses değişikliğini de beraberinde getirmiş. Fakat ben bu değişikliği, müzik basınında yaygın olarak kullanıldığı gibi “retro” olarak tanımlamaktan yana değilim. “Sounds of the Universe”, bu analog aletleri yeni teknoloji ile buluşturduğu için, belki bir “retrofütüristik” bileşimden söz edebiliriz. Ya da en doğrusu, Martin’in yaptığı “eskinin geleceği” tanımını benimseyebiliriz... Son haftalarda televizyonlarda yayınlanan videosuyla çok konuşulan “Wrong”, albümde öne çıkan şarkılardan birisi. Depeche Mode’un stadyum konserlerinde akıldan çıkmayacak dakikalar, bu elektrorock tarzındaki şarkıyla yaşanacak kuşkusuz. Yeni albümün temaları da, bildiğimiz Depeche Mode tarzıyla aynı... Yine erişilemeyen sevgili, yine ayrılıklar, yine kırık kalpler, yine pişmanlıklar... Bunların arasında, bu defa yok olup giden dünyaya yazılmış bir ağıt gibi duran “Fragile Tension” da var. Adını anmak istediğim bir şarkı da, Martin ile Dave’in adeta bir düeti andırır şekilde birlikte söyledikleri “Peace”. Martin, bu şarkının en sevdiği şarkılarından birisi olduğunu söylüyor. Kim bilir; belki de 80’lerdeki synthpop tarzını en çok andıran parça olduğu içindir... www.zulalkalkandelen.com BİR OLGUNLUK DÖNEMİ ALBÜMÜ Vokalist Dave Gahan, uyuşturucu yüzünden ölmek üzereyken, grubun da sonunun geldiğini düşündü herkes. Fakat Dave tedavi olup hayata dönünce, Depeche Mode yeniden doğdu. Grubun daimi şarkı yazarı Martin Gore ile Dave’in ego savaşı ise hiç bitmedi... Bütün bu güçlükleri zaman içinde aşsalar da, bana göre, bir şeyi pek atlatamadılar... Klavyeci/prodüktör Alan Wilder’ın 1995’te ayrılışı, Depeche Mode’un müziğini ciddi şekilde etkiledi. Bazı Depeche Mode hayranlarını kızdıracağımı biliyorum; ama Wilder’ın yerinin doldurulabildiğini düşünmüyorum... Hatırlayanlar vardır; Depeche Mode’un daha önceki albümü piyasaya çıkmadan “ESKİNİN GELECEĞİ”Nİ DİNLEYİN Bir önceki albümde olduğu gibi, bu albümde de üç şarkısı var Dave’in: “Hole To Feed”, “Come Back” ve “Miles Away/The Truth Is”. Kendi solo albümlerinde de çalıştığı ekiple birlikte yazmış bu şarkıları. Üçü de, gitarın öne çıktığı, RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B