Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Bir şiir yaz ozansan eğer, diyor Ekleyeyim mektubuma ağlasın anam Diyorum ki mahpus arkadaşıma Şiirimiz anamız ağlamasın diyedir. AHMET TELLİ Kızılırmak’ın çamurundan dostluk yoğruldu Defne Derneği’nin bu yıl KavalaKapadokya arasında gerçekleştireceği 8. TürkYunan Dostluk Festivali’nin ana teması ‘Kavuşma’. İki ülkeden iki heykeltıraş, Türkiye’den Ertuğ Atlı, Yunanistan’dan Adonis Kutsubas Avanos’a giderek ünlü usta Galip Körükçü’nün atölyesinde Kızılırmak’ın çamurundan ‘Kavuşma’ temalı iki heykel yaptılar. Galip, Adonis ve Ertuğ; Avanos’ta, kayadan oyma bir atölyede, Kızılırmak’ın eski yatağından çıkarılmış çamurun önünde duruyordu. SELAHATTİN Galip Körükçü’nün ünü Avanos’tan tüm dünyaya ŞAHİN yayılmıştı. Kendini bildiğinden beri baba mesleği olan çanakçılık çömlekçilik yapıyordu. 45 yılı aşkın süredir Kapadokya’nın çamuruna elleriyle şekil vermiş, Hititlerden günümüze kadar gelen bu sanatın yaşayan en ünlü ustası olmuştu. Türkiye’deki çanakçılığı çömlekçiliği Avrupa’dan Singapur’a kadar dünyanın dört bir yanında tanıtmıştı. Adonis Kutsubas Yunanistan’dan Türkiye’ye ilk kez gelen bir heykeltıraştı. İskeçe’de doğmuştu Adonis. Ailesinin kökleri, Trakya’ya, Anadolu’ya uzanıyordu. Yunanistan’da üniversiteden doktor olarak çıktıktan sonra İsveç’e gitmişti. Orada antropoloji ve heykel okumuştu. İsveç’te tanıştığı Paraguaylı politik göçmen bir ailenin kızıyla evlenip yeniden doğduğu ülkeye dönmüş, baba toprağı İskeçe’ye yerleşmişti. Çok kültürlü kentinde şimdi bir yandan kendi sanatsal etkinliklerini sürdürürken, diğer yandan da eski yapıların restorasyonundan ülkenin en saygın karnavallarından birini düzenlemeye, kitap basımından şiir okumalarına, genç müzisyenlerin albümünü yapmaktan müzik ve edebiyat etkinlikleri düzenlemeye kadar entelektüel yaşamın her alanıyla ilgilenen Kültürel ve Bilimsel Çalışmalar Derneği’nin başkanlığını yürütüyordu. Ertuğ Atlı Güzel Sanatlar Akademisi çıkışlı bir heykeltıraş. Şanlıurfa’da doğmuş ama kökeni Edremit. Ertuğ’un da aile kökleri Selanik’e uzanıyor. Tezini “Hitit Heykellerindeki Sembollerin Yapıtlarıma Yansımaları” konusunda vermiş. Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Ertuğ, aynı zamanda Heykeltıraşlar Derneği’nin de 10 yıldır başkanlığını yapıyor. Dernek ilk kez 1948’de kurulmuş. Sonra kapatılmış. İkinci kez 1978 yılında kurulmuş, 12 Eylül darbesiyle bir daha kapatılmış. Küresel durumlar Defne Derneği Genel Sekreteri Adonis Kutsubas, Galip Körükçü ve Ertuğ Atlı (soldan sağa). 1988’de üçüncü kez açılmış Heykeltıraşlar Derneği. Çok sayıda kişisel sergi açan, karma sergiye katılan ve açık alan uygulamaları yapan Ertuğ aynı zamanda bol ödüllü bir heykeltıraş. Galip, Adonis ve Ertuğ’u Avanos’ta, kayadan oyma bir atölyede Kızılırmak’ın suyuyla yıkanmış toprak yığınının başında bir araya getiren Defne Derneği’nin bu yıl KapadokyaKavala arasında yapacağı 8. TürkYunan Dostluk Festivali’ydi. BU YILKİ TEMA KAVUŞMA Bu yılki festivalin ana teması “Kavuşma”. Yıllar önce yaşanan savaşların doğdukları topraklardan koparttığı insanların günümüzde bir araya gelmelerini, buluşmalarını, ortak geçmişlerinden gelen özlemlerini gidermelerini yani “Kavuşma”larını seçmişti dernek bu yılki tema olarak. 12 Haziran’da Kavala’da başlayacak olan festival 16 Haziran’da Kapadokya’da sona erecekti. İşte yörenin ünlü çanak çömlek ustası Galip Körükçü’nün atölyesinde ve teknik desteğinde, Prof. Dr. Ali Akay’ın kreatörlüğünde yapılacak “Kavuşma” heykelleri festivalin son günü Nevşehir’deki Kültürpark’ta insanlarla buluşacak. İskeçe’den ve İstanbul’dan gelen heykeltıraşlar önlerindeki çamur yığınlarına yavaş yavaş şekil vermeye başladılar. Adonis ortadan ikiye ayrılmış bir armut formu çalışıyordu. Model olarak da Nevşehir’den aldığı yöreye ait bir armudu kullanıyordu. Ertuğ ise İstanbul’da mumdan yaptığı maketteki figürü gerçek boyutlarında şekillendiriyordu önündeki çamur yığınından. Türk ve Yunan heykeltıraşların aynı atölyede yan yaptıkları çalışma dört gün sürdü. Yoruldukça, zaman arttıkça Kapadokya’nın doyumsuz doğasında ve tarihinde geziler yapıldı; peri bacalarından yer altı şehirlerine, kaya oyması kiliselerden bir müze özeniyle dekore edilmiş kaya oyması otellere… Biten heykeller, bir barış ve dostluk simgesi olarak doğanın ağır koşullarına sonsuza dek direnebilmesi için Galip Körükçü’nün usta ellerine bırakıldı. Heykelleri iki ay boyunca doğanın koşullarına ve kötülüklere karşı direncini arttırıcı sıcaklıklarda fırınlayacak Galip Usta. 12 Haziran’da Kavala’dan başlayıp Kapadokya’da sürecek 8. TürkYunan Dostluk Festivali’nin heykelleri hazır. Geriye insanların “Kavuşma”ları kaldı. Argodan al haberi AMERİKA: Zengin DİPLEMEK: Sınıfta kalmak KAVANÇO: Bir şeyin yerine başkasını koymak İkili görüşme Su..Ateş..Işık..Hava.. Hakkaten o neydi yav??... Üç hayvan üç görüş AT: Hiç tanımam atarım aabi.. YILAN: Her şey yılan dolan.. KEDİ: Ne dedi..Ne dedi?.. Türkiye bunları konuşmadı Mimoza.. Erguvan.. Tomurcuk.. Kelebek.. Papatya.. Kuş sesi.. Gelincik.. Sevgi.. Aşk.. Yakamoz.. ‘Calypso Kralı’yla 50 yıllık yolculuk Metin Ersoy, Türkiye’de 50 yıldır Calypso’ nun Kralı. 1960 yılında bir yüzü ‘Love Love Alone’ diğer yüzü ‘Malaya’ isimli Calypso parçalar YILDIZ olan 78’lik taş plak ile İlham Gencer‘in onu Türkiye’ye ‘Calypso Kralı’ olarak ÇELİK tanıtmasının üzerinden tam 50 yıl geçti. Şimdi kendisi gibi sanat yaşamlarında 50 yılı dolduran sanatçılarla beraber MİYORBİR‘in (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) vereceği onur ödülüne layık görüldü. Karayiplerde küçük bir ülke olan Trinidad&Tobago’da 1930’larda karnaval müziği olarak ortaya çıkan ve 1956 yılında efsanevi müzisyen, oyuncu ve insan hakları aktivisti Harry Belafonte’nin dünyaya yaydığı ‘Calypso’ ile 1957 1958 yıllarında Kore ve Japonya’da askerliğini yaptığı sıralarda tanışmış Ersoy: “Henüz Calypso müziği ile tanışmadan Türkiye’ye Harry Belafonte’nin oynadığı ‘Siyah Carmen Carmen Jones’ filmi gelmişti. İstanbul’da, İstiklal Caddesi’nde yürürken kızlar bana ‘Aaa, Harry Belafonte’ derlerdi. Sonra, Calypso’ yu dünya çapında üne kavuşturan ve dünyada ‘Calypso Kralı’ olarak bilinen Belafonte’nin Calypsolarını dinlediğimde, çok benimseyip kendimle özdeştirdiğim bu müziği ülkemde tanıtmaya karar verdim ve Türkiye’ye dönerken bir sürü plak aldım.” 1960’lardan buyana dillerden düşmeyen ‘Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık’, ‘Gel Bana Dans Edelim’, ‘Jamaica Farewell’, ‘Beyaz Güvercin’, ‘Melodi De Amore’, ‘Yeşil Gözlü Esmer Güzeli’, ‘Eğlenelim Doya Doya’, ‘Roman Coca Cola’, ‘Matilda’, ‘Şeyk Sevgilim’, ‘Shake Shake Senora’ ve ‘Back to Back’ gibi pek çok Calypso parçalarla yıllarca bizi muhteşem sahne şovları ile karayiplere götüren Ersoy, şimdi kendisinin yerine oğlunu sahneye hazırlıyor. Calypso müzik de yapan ama aslında latin caz piyanist olan oğlu Emir’in10 kişilik orkestrası ile çaldığı ‘Projecto Cubano’ isimli albümü müzik marketlerde yerini aldı. 1934 doğumlu olan ve yıllara meydan okuyan Meten Ersoy, hala üretmeye devam ediyor. Son yıllarda dillerden düşmeyen Kübalı sanatçı Carlos Puebla’nın yazdığı ‘Hasta Siempre’ı (Sonsuza Kadar) Türkçe’ye çeviren Ersoy, “Zor ve şiirsel bir parça onu hakkı ile Türkçe’ye çevirmem 5 ayımı aldı. Bu parçayı ‘Che Guevara’ ismi ile söylüyorum” diyor. ‘Calypso Kralı’ Ersoy’la birlikte Adnan Şenses, Alpay, Ayten Alpman, Berkant, Erkin Koray, Erol Büyükburç, Gönül Yazar, İlham Gencer, Mustafa Kandıralı, Nesrin Sipahi, Neşet Ertaş, Önder Bali, Salim Dündar, Şevket Uğurluel, Tülay Germen, Yaşar Özel, Mustafa Sağyaşar da müzikteki 50 yılları şerefine onur ödülüne layık görüldüler. Pet şop Ölü deniz Hani ulan reenkarnasyon vardı?!.... Doktorunuz diyor ki Alkolden kesinlikle uzak durmalısınız..hıck!.. Misafir Çizer Mehmet Altuğ Outİn Deniz Feneri OUT / Denizaltı Feneri İN kamilmasaraci?gmail.com Mağarada sanat buluşması Dünya kültür mirasında önemli bir yere sahip antik kent Hasankeyf’in sit alanı ilan edilmesine rağmen, yapımı planlanan Ilısu Barajı’nın suları altında kalma SEVİL tehlikesine karşı, DOLMACI aydınların çeşitli eylem ve tepkileri sürüyor. Çeşitli kurumların ve medyanın da desteğini alan Hasankeyf’te mevcut tarihi dokunun önemini vurgulamak amacıyla düzenlenen “Kültür Haftası” etkinliklerinin 33.’sü ressam Ahmet Güneştekin’in yapımcılığını üstlendiği “81 İl, 81 Sanatçı, 81 Sergi” projesi ile birleştirilerek bu kez ressamları ve sanat tarihçilerini ağırladı. “81 İl, 81 Sanatçı, 81 Sergi” adlı proje, sergilerin müze ve galerilerin dışına çıkarılarak külliye, hamam, mağara gibi tarihi alanlarda buluşturulmasını, güncel sanatın Türk resminin başat isimleriyle Anadolu’ya tanıtılmasını öngörüyor. Tarihimize sahip çıkıp önemini vurgulayan, öte yandan da güncel olanla birleştirip yeni bir tarihi eklemleme yapan proje, bu kez Hasankeyf’teki sergiler ve söyleşiler için Batman’daydı. Sanatçılar Bedri Baykam ve Ahmet Güneştekin Hasankeyf Kalebaşı Mağaralarında farklı bir sergileme yöntemi ile güncel işlerini izleyenlerine sundu. İlginin yoğun olduğu sergiyi Batman Valisi Recep Kızılcık açtı. Tarihsel olanla, güncel olanın birleştirildiği alansal düzenleme, yerel şifrelerden evrenselliğin yakalandığı çalışmalar ile bütünleştirildi. Sergide Baykam’ın son bir yıldır “lens teknolojisi” ile ürettiği, yükseklik, en, derinlik ve zaman faktörlerini içeren 4 boyutlu işleri “4D: Rüya Sahneleri”nden örnekler ile yeni dışavurumcu üslupla yaptığı resimleri yer aldı. Güneştekin’in “Tavus Kuşu”, “Zeus”, “Zümrüdü Anka (Kızıl Anka)” adlı Yunan ve Doğu mitolojilerindeki öykülerden ve kahramanlardan yola çıkarak biçimlere ve renklere indirgediği soyutlamaları yer aldı. Sanatçılar, izleyicilerle sergi ve serginin Hasankeyf’te bir mağarada gerçekleştirilme amacı üzerine sanat tarihçisi Prof. Dr. Kaya Özsezgin’in de katıldığı bir söyleşi düzenlendi. Söyleşide Prof. Özsezgin eğitimin önemine işaret ederek, Türk resim sanatı tarihi üzerinden günümüz anlayışını değerlendirdi. Tarihinin Asurlular ve Urartulara kadar indiği tahmin edilen Hasankeyf’in sular altında kalmaması için yapılan etkinlikler ve aydınların desteğindeki sergi ve söyleşiler devam edecek. C MY B C MY B