19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 2 MAYIS 2009 CUMARTESİ Savaş sonrası bir Gürcistan günlüğü Gürcistan’ın son yıllardaki kaderi pek de güzel değil. Süper güçlerce savaşın içine çekilmiş, özellikle sosyoekonomik yaşam hayli berelenmiş Gürcistan hızla toparlanmaya GAMZE çalışıyor. Birazdan okuyacağınız AKDEMİR yazıda tam da bu süreci anlatmaya çalışacağım. Ülkeye resmi davetli olarak giden gazeteci grubundaydım. Ama salt gazeteci değil, Gürcü asıllı bir Türk olarak oradaydım her şeyden önce. Kökenlerime yolculuk gibiydi o topraklarda geçirdiğim bir hafta. Gürcistan’da hemen her binanın üstünde kabartma heykeller var... sergi Yalvaç Ural Teneke Oyuncaklar Sergisi Rahmi M. Koç Müzesi’ne müze gemi olarak kullanılmak üzere getirilen Fenerbahçe Vapuru’unda yer alan Yalvaç Ural Teneke Oyuncaklar Sergisi çok özel oyuncaklara ev sahipliği yapıyor. 1910– 2008 yılları arasında üretilmiş, Türkiye’nin yanı sıra Amerika, Avrupa, Uzakdoğu gibi dünyanın farklı bölgelerinde yapılmış oyuncakları, orijinal oyuncak kutuları ve çok özel parçaların fotoğraflarını görmek için meraklılarına bir fırsat sunuyor. Değişik kıtalarda yapılmış oyuncaklar sadece oyuncak olarak değil, yapıldıkları dönemleri yansıtmaları ile de dikkat çekiyor. Sergi, 14 Haziran’a dek sürecek. (Tel: 0 212 369 66 00) MUHALEFET AYAKTA Hiç istemesem de savaşla başlayacağım yazıya. Dünyanın gözleri önünde bir anda patlak vererek hızla gelişen ve sonunda ABDRusya güç şovuna dönüşen savaşın travmasını atlatmaya çalışıyor Gürcistan. Hem sosyoekonomik şartlarını iyileştirmek, geliştirmek istiyor hem de bağımsızlığını korumanın mücadelesini veriyor. Batı’nın özellikle ABD’nin desteklediği “Gül Devrimi”yle iktidara gelen Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin ABD’ye güvenip Soyvetlerle ipleri kopartmasından halk memnun değil. Barışçıl bir dış Rivayet odur ki Tanrı dünyayı yarattıktan sonra politikadan yanalar. Rus’a bayıldıklarından değil tabi sıra milletlere pay etmeye gelmiş. O sırada ABD’nin ne mal olduğunu bildiklerinden. Gürcüler yemek ve içmekle meşgulmüş, merasime Bu bağlamda ilk durağımız Batum’da Tiflis merkezli geç kalmış. Tanrı da onlara tüm toprakların olmak üzere ulusal bir mitingi de yaşadık. alındığını, boş yer kalmadığını söylemiş. Gürcüler 17 muhalefet partisinin çağrısıyla ülke çapında de “Sizin sağlığınıza içiyorduk, gelin siz de bize düzenlenen gösterilere katılan on binlerce kişi, katılın” demişler. Tanrı ziyafette öyle iyi vakit Saakaşvili’ye istifa çağrısı yaptı. “Saakaşvili’siz bir geçirmiş ki, kendine ayırdığı toprağı Gürcülere Gürcistan istiyoruz” sloganları atan muhalifler, vermiş. Mitoloji güzel şey değil mi? hükümeti Batı’ya boyun eğmekle, demokrasiyi yok etmekle ve Rusya’yla savaşı kışkırtarak Güney Osetya ile Abhazya’nın ayrılmasına yol açacak Bir zamanlar Gürcistan yanlış politikalar izlemekle suçladı. 2007’de Tiflis’te düzenlenen, polisle göstericiler arasında şiddetli çatışmalar yaşanan hükümet karşıtı gösterilere kıyasla bu yıl olay çıkmadı. Fakat katılım yoğundu, Batum Devlet Tiyatrosu’nun önünde 1000’i aşkın kişi toplanmıştı, en önde kadınlar vardı. Tiflis’ten ise çok daha geniş bir mitingin haberi geliyordu.Muhalefet güçleniyor, belli ki Saakaşvili artık tek adam değil. Enki Bilal İstanbul’da Yaşayan en önemli çizgi roman ustalarından Enki Bilal’in Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’ndaki sergisinde; çizgi roman albümleri, filmleri gibi orijinal eserleri Türkiye’de ilk kez sergileniyor. Sergide, orijinal eserlerin yanı sıra Murat Cem Şerbetci Koleksiyonu’na ait imzalısayılı serigraf ve litograf baskılar, afişler, heykel ve saat tasarımları, posta pulları ve kartpostallar gibi eserler yer alıyor. Açıldığı günden beri yoğun ilgi gören “Enki Bilal İstanbul’da” adlı sergi, 14 Haziran’a dek ziyaret edilebilecek. (Tel: 0 212 252 47 00) para yok. Bir emekli 50 Lari (1 Lari=1TL) alıyor, bir devlet memuru en fazla 250 dolar alıyor ki Gürcistan öyle ucuz bir ülke değil. Eskiden sağlık hizmetleri devlet himayesindeydi şimdi ise değil. Paran yoksa yandın! İlaçlar Türkiye’den pahalı mesela. O nedenle Saakaşvili makyajı bir yere kadar, birçok anlamda eskiyi arayanlar çok. Taksilerden vergi alınmıyor, isteyen gidip taksicilik yapabiliyor. Sarp Sınır kapısında Acara Özerk Devleti ile Türkiye karşılıklı haftada iki gün olmak üzere 300 dolara kadar bir gümrüksüz giriş kanunu yürürlükte. BİR TURİZM GÖNÜLLÜSÜ VE TEMA Gürcistan’a 1989’dan bu yana gelip giden bir turizm gönüllüsünden bahsetmek istiyorum size şimdi de. Yıllarca emek koyduğu TEMA Vakfı’nın turizm kanadı olan Biyotematur ile yıllarca, yüzlerce turisti bölgeyle tanıştırmış, iki ülke arasında turizm köprüsü oluşturan ilk kişi Nuri Köse. Şu anda da, Türkiye’nin Gürcistan sınırındaki, dünyaca ünlü, UNESCO tescilli doğa beldesi Macahel’de (Camili), ünlü işadamı Nihat Gökyiğit’in TEMA’ya bağışladığı 12 odalı, 40 yatak kapasiteli konukevini işletiyor. Ulaşım, konaklama, rehberlik hizmetlerinin yanı sıra Gürcistan turları da düzenleyen işletme, bölgeye gidenlerin her türlü ihtiyacına yönelik kurulu sıcak bir TEMA yuvası. (0 466 485 24 04). Batum’da bulunduğumuz sürede hükümet adına bizi kabul eden Gürcistan’ın Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı (Hükümet Başkanı) Levan Varşalomidze de soruları yanıtladı: “Uluslararası bir havalimanımız var. Gelecekte pasaportsuz gidip gelmeyi ümit ediyoruz. 72 saatliğine pasaport olayını kaldırmak istiyoruz. Sarp’ın dışında sınır köyü Macahel’den (Camili) Gürcistan’a geçiş yolu yapılması konusuna da ayrı bir önem veriyoruz. Altıyedi ay yol kapalı, sıkıntı yaşanıyor özellikle hastaların taşınmasında. Yolun açılması şart. Ülkeler arasında gerekli görüşmeler gerçekleştirildi, Ankara da konuyla ilgili verilmiş bir karar olduğunu biliyoruz. Sadece bir an önce uygulamaya geçmesini bekliyoruz. Acara’nın yüzde 67’si ormanlık alandır. 4 yıl süresinde iki milli park daha yaptık. Üç milli parkımız toplam 40 bin hektarlık alanı kaplamaktadır. Türkiye ile ekolojik açıdan işbirliğine de açığız. Turizm Kanunumuza çok önem veriyoruz. Acara Turizm Tanıtım Departmanımızın merkezi Kobuleti bölgemizde konuşlandırıldı. Turizmi sadece Karadeniz kıyımız ya da milli parklarımız açısından değil dağ turizmi açısından geliştirmeyi de hedefliyoruz. Dağlarımızda 60 çeşit maden suyumuz var, termal turizm konusunda ciddi adımlar attık. Ayrıca iki kayak okulu açtık. Kayak merkezimiz de yapılıyor. Kültürsanattan vazgeçemeyiz; tiyatro, konser ve sergi salonlarımızda aralıksız etkinliklerimiz sürüyor. Kültür merkezlerimizde yapısal bir genişlemeye gidiyoruz. Türkiye ile işbirliği en öncelikli konumuz.” tiyatro Vur Yağmala Yeniden UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC)’nin Türkiye Merkezi’nce verilen geleneksel yılın Tiyatro Ödülü, ve Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yeni Kuşak Özel Ödülü’ne layık görülen DotbilsardaVur/ Yağmala/ Yeniden’de, bugüne dek 15 oyun sahnelendi. 30 oyuncunun rol aldığı, Murat Daltaban’ın projelendirdiği Vur Yağmala Yeniden’in yarın ilk 7 gösterisi sahnelenecek. Saat 11.0020.00 arasında gerçekleşecek gösterimlerde, oyunların bir kısmını izleyip bir kısmını kaçıranlar için ayrı ayrı bilet satılacak. Haziran’da yapılacak toplu gösterim için tek bir bilet satılacak. (Tel: 0 212 245 90 20) BU ÜLKE SANATI SEVİYOR! Batum kenti bu ülkenin bir şeylerin “miş halini” yaşadığının göstergesi gibiydi. Zamanın kültür devriminin izleri hissediliyor. En sevdikleri iki alan müzik ve eskisi kadar olmasa da edebiyat. Eğlenmeyi de biliyorlar. Ünlü yerli şaraplarına, güveçte ete düşkünler. Çoğu yapının ilginçtir ön cepheleri boyalı, arka cepheleri dökülüyor. Her yerde inşaat var! Var dediğim iskeleler kurulu ama ortalarda kimseler yok. Belli ki birçok proje askıda ve Saakaşvili’nin ABD’den aldığı, çoğu yolların bakımına giden yardım (!) paraları suyunu çekmiş. Dev limanını ve suyu billur berrak Karadeniz sahil şeridini görmeniz gerek. Kintrisi bölgesinde bulunan tatil kompleksleri dağ turizmi meraklıları için bire bir. Çeşitlenen iklimi ve bereketli toprakları çok uygun olsa da yazık ki tarım ölgün düzeyde. SSCB zamanında da sayfiye yeri olarak ünlenen Batum, turizm potansiyelini korumuş. Yabancı sermaye de farkında, kıyın kıyın giriyor ülkeye. Tam 200 otel yapılıyor. Bölgenin kumarhane merkezi haline getirilmesi sıkça dillendirilen bir öngörü. Merhaba (!) yeni Kıbrıs! Komünist dönemin hayaletleri artık iyice kocamış demek yanlış olmaz. “Tarih, komünizm, kültür” üçlüsünde “komünizm” bileşeni yerini “hristiyanizm”e bırakmış durumda. 10 yıl öncesine kıyasla değişen şeylerin başında güvenliğin sağlanması ve rüşvetin bitirilmesi geliyor. Cezalar ağır,10 yıldan başlıyor. HAYALET KENT GORİ VE STALİN İkinci durağımız Rusyanın bombalar yağdırdığı ve ardından işgal ettiği Gori’ydi. Kanlı diktatör Josef Stalin’in doğum yeri de olan Gori’de evinin yanında kurulu Stalin Müzesine de gittik. Güvenlik görevlileri tam filmlikti, istemeye istemeye orada gibiydiler, Stalin’i sevdiklerini hiç sanmıyorum. RusyaGürcistan gerginliğinden bu müze de nasibini almış, çatışmalardan az hasarla kurtulmuştu. Hatta bombardıman başladığında müze yöneticisi çareyi, Stalin’in kişisel eşyasından parkası, sperli kasketi, kalemi, gözlükleri, gümüş kılıcı ve piposunun da bulunduğu 50 parça eşyayı otomobiline yükleyip başkent Tiflis’e kaçmakta bulmuştu. Merkezdeki Stalin heykeli ise Vali ile Rus general arasında pazarlık konusu olmuştu. Rus general, Vali’ye şehri alıp yıkacaklarını sadece heykele zarar vermeyeceklerini söylemişti. Buna karşılık Vali de “Stalin’in heykelini alın ve bir daha geri gelmeyin” teklifinde bulunmuş ama general bunu kabul etmemişti. Başkent Tiflis’e gelince, ülkenin vitrini gibi. Geçmişin dev heykelleri, eski ama ihtişamlı binaları, büyük meydanları, görkemli köprüleriyle muasır bir Batı kentinin hayli yıpranmışı Tiflis. Gerçi ışıklandırmalar yapılmış, renkler çeşitli kılınmış, gece seyrine doyum olmayan bir manzara yaratılmış ama gel gör ki yeterli 444 Altıdan Sonra Tiyatro’nun sahneye koyduğu 444, yoğun istek üzerine son kez seyirciyle buluşacak. Bir çağrı merkezinde geçen oyunda, “Hatırlatma Merkezi”nin şikayet bölümünde, biri uzun zamandır çalışan, diğeri yeni işe başlayan iki kişinin gece vardiyası sırasında, çağrı sisteminde işler karışınca ikilinin buldukları çözümler ve cevaplar; gerilim ve mizahın iç içe geçtiği yüksek tempolu bir gece sonunda, onları çarpıcı bir gerçeğe ulaştırır. Yiğit Sertdemir’in yazdığı, Y. Ömer Erzurumlu’nun yönettiği ve Gülhan Kadim ve Yiğit Sertdemir’in rol aldığı oyun, 6 Mayıs’ta son kez Kenter Tiyatrosu’nda. (Tel: 0 212 246 35 89) Altair’den İstanbul özel sayısı İspanya’nın en çok okunan dergisi Altair, yeni sayısının tamamını İstanbul’a ayırdı Dünyanın sayılı gezi dergi ve ÖZGE yayınevlerinden Altair, 30. yılını İstanbul özel kutluyor. İspanya’da gezi denince KESKİN sayısıyla akla gelen ilk yayın olan Altair sadece bir dergi değil, aynı zamanda dünyanın tüm gezginlerinin uğrak noktası bir kitabevi. Altair, 3 yıldır Madrid Turizm ve Kültür Müşavirliği ile beraber çalışan Pasion Turca Halkla İlişkiler Şirketi’nin desteği ile hazırlanan bu özel sayısının tamamını İstanbul’a ayırdı. Türkiye’nin İspanya’daki tanıtımında büyük katkıları olan Altair’in İstanbul sayısı Ara Güler’in kartpostal tadında İstanbul fotoğraflarıyla başlarken, Türk kahvesi kültürü üzerine bir yazı ile devam ediyor. Sonrasında Mimar Sinan’ın eşsiz eserleri ve İstanbul Arkeoloji Müzesi tanıtılıyor. Birbirinden ilginç konuların yer aldığı dergide, ‘Suların Yaşlı Prensesi’ dosyası, şehri saran denizleri ve Boğaz’ı işliyor. Köprülerinden vapurlarına, martılarından balıkçılarına, Boğaz’ın İstanbullular’ın hayatını nasıl etkilediğini anlatan dosyada, Napolyon’un “Dünyada tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu” sözü hatırlatılıyor. Dergi, İstanbul’un binlerce yıllık geçmişinden de uzun uzun bahsederken, 16. yüzyılda Peter Gylliuss’un “Tek bir anahtarla iki dünyayı, iki denizi açıp kapattığı için İstanbul Boğazı diğer tüm Boğazlardan üstündür” sözüyle de coğrafik açıdan da önemimin altını çiziyor. Asırlardır farklı dillerin konuşulduğu, sokakları ve tezgâhları arasında insanı adeta kaybolmaya davet eden Kapalıçarşı dergide derinlemesine inceleniyor. Ressamların yüzyıllar boyunca tuvale aktardığı İstanbul’un büyüsü ‘Doğu Efsanesi’ başlığıyla aktarılırken, ‘Yazarlar Şehri’ başlıklı diğer bir dosyada Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Orhan Pamuk’a, Halide Edip Adıvar’dan Tomris Uyar’a ünlü yazarlarla İstanbulluların edebiyatına dikkat çekiliyor. Lokantaları, barları, kahveleriyle günün her saati eğlence merkezi olan Beyoğlu ise Altair dergisine simiti, nargilesi, tramvayı, müzikleri ve gece hayatı ile taşınıyor. ‘Osmanlı Dünyası’ başlıklı dosyada İstanbul’un ışığı, ipekleri, hamamları, Osmanlı hünkârlarının hoşgörüsü ve sanata düşkünlüğü dile getirilirken, Bizans dosyasında şehrin Osmanlı dönemi öncesi gelişimi anlatılıyor. Dergide, padişahların hoşgörüsü sayesinde asırlar boyunca tektanrılı dine inananların barış içinde yaşadığı İstanbul’un minarelerinden ezan okunurken, Fener’de Rumların, Balat’ta Sefaradların Hıristiyan ve Musevi ibadetlerini yerine getirildiği kültür ve inançlar mozaiği resmediliyor. Point Hotel Barbaros bu ay açılıyor ‘Point Hotel Barbaros’, çağdaş sanat ve iç mimari ile teknolojik yeniliklerin bir arada olduğu, dünyanın yeni otel teması olan ‘Art Tech’ konseptiyle Esentepe’de şehir otelciliğine yeni bir bakış açısı kazandıracak. 20 yıldır turizm sektöründe çalışan Özbek Turizm, bu ayın sonunda İstanbul Esentepe’de açacağı üçüncü oteli Point Hotel Barbaros ile modernliğin kültür, çağdaş sanat ve yaşam stili ile buluştuğu yeni bir şehir oteli anlayışı sunuyor. Point Hotel Barbaros, bu ayın sonuna kadar devam edecek işe alım sürecinde 300 kişiye de iş fırsatı sağlayacak. İş ve turistik amaçla seyahat edenlerin tüm ihtiyaçlarına cevap vermeye yönelik tasarlanan, şehrin merkezinde oluşuyla ulaşım açısından misafirlerine büyük bir rahatlık sağlayacak 21 katlı Point Hotel Barbaros’ta 52 tanesi executive olmak üzere 210 oda ve 1 tane 300 metrekarelik kral dairesi bulunuyor. Uluslararası zincir restoranlardan, bin 800 metrekarelik fitness merkezine, spadan yarı olimpik kapalı havuzuna ve helikopter pistine kadar birçok ihtiyaca cevap verecek Point Hotel Barbaros, dünyada ve Türkiye’de bir ilk olacak bin 500 metrekarelik teknolojik oyun merkezi ise yoğun iş temposundan uzaklaşmak isteyenler için hizmet verecek. Ayrıca daha önceden hiçbir otelle yapmadığı çapta bir işbirliğini Point Hotel Barbaros’la gerçekleştiren Microsoft, son teknolojilerini de ilk defa geniş kapsamlı bir proje ile konaklamaya gelen iş adamlarının kullanımına sunacak. Dört artı dört Geçen yıl bir dörtlemenin parçası olarak sahnelenen ‘4 bölü 4’ ve ‘4 eksi 4’ oyunlarının devamı olarak ‘4 artı 4’ bu sezon Tiyatro Z’nin kafe bölümünde. Dörtlemenin diğer bölümlerini izlememiş seyirciler için bile keyif veren bu parça diğer bölümlerde de olduğu gibi çoklu kişilik bozukluğu olan bir kadının iç dünyasında yolculuğa çıkarıyor seyirciyi. Cem Kenar’ın yazıp yönettiği oyunda Damla Özen rol alıyor. (Tel: 0 212 249 16 65) snmdnmz?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle