16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 4 NISAN 2009 CUMARTESİ Müzisyenlerin ruhu sahnede aklanır Afyon müzikle dolacak Bu yıl sekizincisi düzenlenecek olan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali, 613 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Etkinlik kapsamında üç yerli klasik müzik grubunun yanısıra, Çek Cumhuriyetinden oluuşan yedi farklı grup ile, Güney Kore, Arnavutluk ve ABD’den sanatçılar Afyon’da klasik müzikseverlerle buluşacak. Festivalin açılış gecesi olan 6 Nisan Pazartesi akşamı Çek Cumhuriyeti’nin oda müziği alanında son yılların en yetenekli müzisyenlerini biraraya getiren uluslararası ödüllere sahip üçlüsü ‘Trio A tre’ topluluğu konser verecek. Viyolonselde Krystian Danel, kemanda Petr Grabovsky ve piyanoda Alexandr Stary’den oluşan Praglı topluluk unutulmaz bir gece yaşatacak. 7 Nisan Salı akşamı Slovak sanatçılar Viliam Graffinger ve Rudolf Patrnciak sahneye çıkarken, 8 Nisan Çarşamba Radmila Kozubikova klarnet resitali verecek ve Aida Boydağ ile Tolgahan Çoğulu da konser verecek. 9 Nisan’da Frantisek Panacek piyanosuyla, Tomas Frantis ise fagotuyla müzikseverleri büyüleyecek. Mizhal Zatopek Marta Reichelova piyanoşan ikilisi 10 Nisan Cuma sevenleriyle buluşurken, David Danel keman resitali 11 Nisan’da gerçekleşecek. 12 Nisan Pazar akşamı Hyun Sook Arzu Gök piyanoviyolonsel ikilisinin konserinin ardından 13 Nisan’da neyzen Hulusi Babalık ve tanburi Hüseyin Özkılıç vereceği konser ile festival son bulacak. Festivalde konserlerin yanı sıra, sanat ve kültür söyleşileri, atölye çalışmaları, sergiler, kitap standları ve belgesel gösterimleri gibi pek çok etkinlik de yer alacak. Afyonkarahisar Tren Garı’nda Türk karikatürünün en önemli isimlerinden Behiç Pek’in eserleri sergilenecek. Pınar Kür, Aslı Erdoğan, Cemil Kavukçu gibi ülkemizin önde gelen yazarlarının yanısıra şair Haydar Ergülen, gazeteci Turhan Günay, ressam Şahin Paksoy, oyuncu Derya Alabora ve Şenay Gürler ile yönetmen Yeşim Ustaoğlu gibi edebiyat ve sanat dünyamızın önemli temsilcileri Afyon’daki ilk ve orta öğretim okullarında öğrencilerle biraraya gelecek. Sıla yeni albümü “İmza”ya müzikal kimliğini verirken yalnız kendisinden yola çıkmadığını söylüyor. Yaşadıkları ve gözlemlerini cebine atıp karıştırdığını sonra da rastgele seçimleriyle şarkılarını oluşturduğunu anlatıyor. Bu albümde ne yapmak istediğine de daha yakın. Sıla’nın tüm şarkı sözlerini yazdığı ALİ DENİZ albümdeki bestelerin bir kısmı Efe Bahadır‘a ait. Müzisyen, bu albümünde USLU de müziğin ‘Bermuda şeytan üçgeni’ni kurmuş. Yani Ozan Doğulu, Murat Yeter ve Efe Bahadır tekrar bir arada. Murat Çekem, Cihan Okan, Fatih Ahıskalı, Erdinç Şenyaylar, Cengiz Ercümer, Ezgi İçellioğlu, Cudi Genç, Kerem Türkaydın, Göksun Çavdar, Opus 34 ve Gündem ve Yaylı Grubu bu albümde ona yoldaşlık etmiş. İşte Sıla’nın anlattıkları. DURMAK TEHLİKELİDİR Kendi adınızı taşıyan ilk albümünüz epey gürültü kopardı. Kazandığınız ödüller ve satışlar da cabası. Bir buçuk yıldan kısa bir sürede de yeni albümünüz “İmza”yı tamamladınız. Belli ki hemen işe koyulmuşsunuz. Bu albümde neler değişti? Durmak tehlikelidir. Arayı açmadan hemen işe giriştik. Zira ben durmak kadar farklı işlere bölünmeyi de sevmiyorum. O yüzden iki albüm arasında da yalnızca konserler verdim. İlk albümümde 20’li yaşlarımın farklı dönemlerinde yaptığım şarkılar vardı. Şimdi baktığımda onların epey dağınık ve tutarsız olduğunu düşünüyorum. Tek elden çıkmalarına rağmen kendi içerisinde dengeleri bozuk gibi. Elbette bunlar zaman farklarından doğdu. İkinci albümü ise son bir yılda yaşadığım, gözlemlediğim, kurguladığım ve tecrübe ettiğim hikâyelerden bir araya getirdim. Albümde “Bitse de Gitsek”, “Her An Aksilik Çıkabilir” gibi ortak paydası sıkıntı ve tedirginliği anlatan, sloganlaşacak şarkılar var... Öğrenciler sınavlardan, çalışan işinden... Belki de siz bu söyleşiyi yaparken bile bunu aklınızdan geçiriyor olabilirsiniz. İnsanlar sıkıntılı. Yaptıklarını da isteksiz yapıyor. “Bitse de Gitsek” buna bir gönderme. Aksilikler ise yakamızı bırakmıyor. Her an, her yerde bizimle, onlardan kaçış yok. O yüzden de aksiliklere fazla takılmamak gerekli. Çünkü hayat her şeye rağmen yaşanabilir. Şarkı canlı söylenir Müziğinizde alaturka bir hava da var, dünya müziği sınırlarında elektronik de. Nedir müzikal derdiniz? İlk albümde de Ege’den müzikler duyuluyordu. Ben hem akustik hem de elektronik olarak bir şeyler yapmanın derdindeyim. İlk albümde çok şey öğrendim. Artık benim baladlarım nasıl olmalı, temposu yüksek şarkılarım nasıl duyulmalı daha iyi biliyorum. Formları Batılı olsa da enstrümanları yerellerden seçiyorum. Maya iyiyse karmak kolay. Bir de müziğinizin görsel tüketimi söz konusu. Özellikle bu albümde daha kadınsı bir duruşunuz var. Bu da bir “Uyanıklık” mı? İlk albümde görselliğe oynamadım, çünkü o bir “Merhaba” albümüydü. Şarkılarım ve sesimle ön plana çıkmak istedim. Kendimi insanların gözüne gözüne sokmadım. Bu sefer de çok protesto, isyankâr ve agresif bulundum. Öyleyim de, ama dişiliğim daha güçlü. Bu albümde bunu öne çıkarmak istedim. Çünkü bu hikâyeleri yazan kadının bedeniyle de öne çıkmasını istedim. Bunu yaparken de görselliğin müzik ile sınırlarını iyi ayırdığımı düşünüyorum. Bu, müziğinize nasıl yansıdı? Ben ilk Türk halk ve Türk sanat müziği ile başladım. Sonra opera ve şan geldi. Okumayı sevdiğim için de edebiyat bölümü okudum. İçimdeki müzik ateşini söndüremeyince caz vokale geçtim. Hepsinin müzikal duruşu çok farklı. Müziğe kattıkları çok fazla. Bu yelpazeyi kendinize yellendirdiğinizde öğrendiklerinizi iyi kullanma şansınız var. Eğer beceremezseniz tadı duyulmayan bir yere varmanız da mümkün. İleride caz yapmak istiyorum. Nasıl ve ne şekilde olacağını ise zaman gösterecek. Peki ya sahne? Şarkı canlı söylenir. Sahnede dans edip hiç durmamama rağmen çok dinleniyorum. Müzisyenlerin ruhu sahnede aklanır. Stüdyo dört duvar, sahne gerçek. EVİM SIĞINAĞIM Bu, hayata bakış açınızın da bir özeti o zaman? Hayata çok karamsar bakmıyorum. Her şeye hazır olmak gerekli olduğunu düşünüyorum. Bir de hayatımı evinde kuranlardanım, evim sığınağım. “Sevişmeden Uyumayalım” bir aşk şarkısı, balad, haliyle melankolik. Ama ismi albüm tanıtımı için pazarlama hilesi gibi... Evet, burada yaptığım uyanıklık. Aslında bu şarkı bir barış temennisi. Ben kavga edemem, etsem de küs kalamam. Huzursuzluğa hiç dayanamam. Şarkının ikinci mısrası “Anlaşmadan Ölmeyelim”, ama şarkının adının çekici olması için bunu koymadım. Bu yaptığım uyanıklık da müziğe dahil. Zaten kötü iyinin ayracı. İyi olmayan kapının arkasına geçmez, kötü olan da rüzgârda silinir. SAHNE GERÇEK İlk albüm için “Merhaba” dediniz. Yeni albümünüzü nasıl ifade edersiniz? O da olsa olsa “Nasılsınız?” olur. Üniversite yıllarında caz vokal eğitimi almışsınız. Caz epey emek isteyen ve kuralları ağır bir müzik. BİRİLERİ New York’tan alternatif gruplar Geçen hafta New York’tan konser izlenimlerimi anlatacağımı söylemiştim. Bu kentteki konserlerde son dönemde dikkat çeken bazı gelişmeler şöyle: 1. Artık konserlere daha fazla dinleyici çekebilmek için, aynı gecede birkaç grup ya da müzisyen performans gösteriyor. Tek bir grubun konserine bilet kzulal?yahoo.com alıyorsunuz; ama biliyorsunuz ki, en az iki ya da üç grup dinleyeceksiniz. Büyük grupların konserlerinde ön grupların çalması zaten alışılmış bir durum. Fakat artık gruplar arasında sahnenin hazırlanması sırasında, yerel DJ’ler performans sergiliyor. Böylece hem beklerken sıkılmıyorsunuz, hem de yeni bir müzisyen tanımış oluyorsunuz. 2. Bu nedenle, en fazla iki saat süreceğini düşündüğünüz konserler, artık 33,5 saatten önce bitmiyor. 3. New York’ta konser biletlerinin çoğu, hâlâ çıktığı hafta tamamen tükeniyor. Eskiden de böyleydi; ama kanımca, ekonomik krize karşın durumda değişiklik olmamasının nedeni, birinci maddedeki gelişme... İnsanlar ödedikleri paranın karşılığını fazlasıyla alacaklarını düşünüyor. ZÜLAL KALKANDELEN giydiğini duymuştum. Bunların hepsini o gece de yaptı... Üzerinde penye askılı kadın geceliği ve başında bone ile çıktı sahneye... Ayakkabıları, sakalı ve her yerinden fışkıran kılları ile oluşturduğu tezat görülmeye değerdi. Boneyi çıkarınca taktığı uzun peruk çıktı meydana... Onu da atınca, kel başı göründü. İlerleyen dakikalarda gecelikten de kurtulup iç çamaşırı ile kaldı... Kocaman göbeği ile kendini ordan oraya atan, seyircilerin arasına dalan bir adam düşünün... Kendisi ile bu kadar barışık bir insan zor bulunur. Bir gün önce baba olduğu için enerjisi de iyice artmıştı Harrington’ın. Her zamanki gibi hem güldürdü, hem coşturdu, hem de grubuyla enfes bir müzik ziyafeti sundu. Harrington, sahneyi birbirine katarken diğer grup üyelerinin sanki hiçbir şey olmamış gibi son derece sakin bir havada çalışı da bir başka tezat... Konserin sonuna doğru grup sahneye tekrar geldiğinde tüm elemanlar pijama giymişti. Ama tüm konseri benzersiz bir şova dönüştürüp tek başına sırtlayan, sesiyle, bedeniyle, tüm benliğiyle kendisini ortaya koyan Tim Harrington... Yaptıkları o denli içten ki, dinlerken saygı duymamak elde değil. O gece Kyp Malone’un (TV on the Radio) da aralarında bulunduğu dinleyicilerin hissettiği de buydu... FRANCIS AND THE CRYING LIGHTS Prince sever misiniz? Yanıtınız “evet” ise, hemen şu adrese girin: www.francisandthelights.com Ve orada “A Modern Promise” adlı şarkının videosunu izleyin. Gördügünüz gibi artık yeni bir Prince’imiz var! Evet, ne dediğimin farkındayım; efsane müzisyen Prince’den bahsediyorum. Les Savy Fav’in konserinde ön grup olarak çaldı Francis and the Lights. Vokalist Francis, sahneye çıkar çıkmaz müthiş karizmasıyla odak noktası oldu. Siyah frak giymiş, saçlarını The Cure’dan Robert Smith gibi taramıştı... Ama dikkat çeken sadece görüntüsü değildi; sesi ve karakteristik dansıyla büyüledi herkesi. Bir ölçü Phil Collins, bir ölçü Roy Orbison ve üç ölçü de Prince olarak anlatılabiliriz Francis’i. Çok geniş bir ses aralığına sahip ve insanı hayrete düşürecek kadar yetenekli. 80’lerin pop’unu, funk ve soul müzik ile mükemmel bir uyumla buluşturan gurubun, gelecekte çok ünleneceğini düşünüyorum. Les Savy Fav’den çok farklı bir müzikleri var ama en az onlar kadar etkileyiciler. Grubun sitesinde özellikle Kanye West’in “Can’t Tell Me Nothing” adlı şarkısına yaptıkları cover’ı dinlemeyi ihmal etmeyin. LES SAVY FAV Bu yazıda ilk olarak, Les Savy Fav grubunun konserinden söz edeceğim. Bu ismi henüz duymamış olabilirsiniz; ama art punk’tan hoşlanıyorsanız, bir an önce dinlemenizi öneririm. ( www.lessavyfav.com ) Beş müzisyenden oluşan grup, New York deneysel hardcore rock sahnesinin en ilginç müzisyenlerinden Tim Harrington liderliğinde kuruldu. Geçenlerde Brooklyn Masonic Temple’da verdikleri konsere giderken, sıra dışı bir gece yaşayacağımı tahmin etmiştim. Fakat salonda gördüklerimden sonra şaşırmadığımı söyleyemem... Harrington’ın dinleyiciler ile ilginç diyaloglara girdiğini, sahneden kalabalığın arasına atladığını, değişik kostümler LONGWAVE Brooklyn’de yaşayan dört müzisyenden kurulu Long Wave, New York’ta canlı dinleme olanağı bulduğum indie rock gruplarlardan biri. ( www.longwavetheband.com ) Geçen yıl “Secrets Are Sinister” adlı dördüncü albümlerini yayınladılar. Television, Radiohead ve My Bloody Valentine’ı hatırlatan bir tarzları var. Konserlerinde dinleyicilerin eşlik etmesine olanak veren, akılda kalıcı melodik şarkılarıyla ünlüler. Shoegaze tarzını sevenler için iyi bir alternatif olabilir. www.zulalkalkandelen.com Fotoğraf: MEHMET TURGUT Sıla yeni albümü “İmza”da akustik ve elektronik sınırlarda kendini ararken alaturkadan uzak duramıyor. İlk albümündeki agresif ve isyankâr görünüşünden rahatsız olmasa da bu albümde çok daha kadınsı. Çıkış parçası “Sevişmeden Uyumayalım” klişe pazarlanma anlayışına inat melankolik bir balad. Sıla’ya göre bu “uyanıklık” olsa da oyunu kuralına göre oynamak kaçınılmaz. Şarkının gerçek derdi ise barış temennisi. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle