26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 MART 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Karaköy’den kalkan vapurlar bilir Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi Kız Kulesi’ne.. Hatırlar herkes Hezarfen Ahmet Çelebi’yi Az biraz Çekebilmek için ilgisini Kız Kulesi’nin Uçurttu o zat’ı muhteremi Üsküdar’a kadar.. Bugünse artık Görmek için denizi Sağa sola oynatması gerekecek Betonarme binaların arasında Üzgün duran boynunu.. ALİ ASKER BULUT Fotoğraf: VEDAT ARIK Pratik bilgiler Fazla kullanmaktan kararan liboşları zemzem suyu içinde tutarsanız rengi açılır. Espirisentır Nazlı Bulum, Fehime Seven, Ayris Alptekin, Anıl Nişancalı, Atakan Akarsu, Cem Funda, Buket Mecitoğlu, Yağmur Korkmaz (soldan). Gençleri ciddiye alın çünkü onlar “Ve Diğer Şeyler Topluluğu”, liseli gençleri, hayata ve sisteme tepkilerini dile getirmeleri, tutkularını ve umutlarını paylaşmaları için tiyatro metinleri yazmaya çağırıyor. “Yeni Metin Yeni Tiyatro” projesi kapsamında gerçekleşen bu çalışmadan gençler de memnun. Çünkü yazmak onlar için hem terapi, hem ihtiyaç, hem de daha yaşanabilir bir dünya umudu demek. Fiks mönü Kara Para Izgara Kivili Bisküvili Yeminli Padişah Şokella.. Beterus Dizisi’ni dövmeyen dizini döver.. Acele satılık Büyük projelere müsait üç tarafı denizle çevrili arsa satılıktır.. çok ciddi! çok ciddiler.” Ercan atölye çalışmalarını da anlatıyor: “Liselerde önemli tiyatro grupları var. Çok ciddi metinleri sahneliyorlar. Cesaretliler, maddi çıkarları da yok. Amatör duygunun samimiyeti onların başarılı olmasındaki en büyük etken. Tiyatro yarışmaları da buna katkı sağlıyor. Biz çalışmalarımızın matematik kısmında dramatik metin nasıl oluşturulur, karakter nasıl yaratılır, çatışma nedir, bir oyun metninin omurgası nasıl oluşturulur üzerine konuşuyoruz.” Bunu da kendi hayatlarından yola çıkarak, deneyimlerini anlatarak yapıyorlar. Klasik tiyatro anlatımı ile kendi hayatları arasında empati kurmak da bunun en iyi yolu. Türkiye bunları konuştu N’olucak dersin?.. Belli olmaz.. Belki oldu da bizim haberimiz yok.. En fazla n’olur soruyorum.. Olur olur bal gibi olur.. Olmaz olmaz deme.. Hooop n’oluyo?!.. Annamadım N’ooli?.. Olucaksa olsun be yahu.. Oldu bi kere.. Daha noossun. Zamanaşımı Zaman da hiç geçmiyo!.. Aş bunları kaaardeşim.. Ve Diğer Şeyler Topluluğu “Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi”nin üçüncü yılında liseli gençlerin hayata dair dertlerini ve tepkilerini ALİ DENİZ yazması için bir atölye çalışması düzenliyor. USLU Projenin eğitmeni Ceren Ercan bu yılki çalışmalarını oyun metni yazarlığı üzerine kurgulamalarının nedenini “Daha önceki tecrübelerimizde gördük ki öykü, dramatik metin yazmakla ilgilenen insanlar sinema ya da dizi sektörüne yöneliyor. Yazma isteği ise lise döneminde başlıyor. Biz de dertlerini ve söylemek istediklerini yazmak isteyen gençleri popüler araçlardan farklı olarak tiyatro ile tanıştırmak istedik” diye özetliyor. Ercan da yazmaya gönül veren herkes gibi genç yaşta, özellikle de lise döneminde kendini şiir ve öykü ile ifade etmeye çalıştığını söylüyor. O yüzden gençlere yazarak yaşayabilmeleri için destek vermenin tam zamanı olduğunu düşünüyor. zaman mutlu edici olmadı. Ercan, ailenin belirlediği geleceğin ağırlığının gençlerin sırtına yük olduğu görüşünde. Ona göre bu ağırlık tepkilerini de sertleştiriyor. Gençlerin istekleriyle, ailelerin bitmek bilmeyen arzuları arasındaki çatışma onları yoruyor. Hayatı çocukları üzerinden yaşama isteği, belki biraz da bencilce, ama aile bunun mutlak hak olduğunu düşünüyor. Ercan, gençlerin ise inandıklarını yapmada iradeli olduklarını söylüyor: “Dirençliler, bir o kadar da kırılgan olmaları, etraflarında dönen ve onlardan bağımsız sistemi tam algılayamamalarından. Şu an onlar ateş topu, çok tehlikeliler. Enerjileri doğru yere kanalize edildiğinde inanılmaz işler çıkartabilirler. Yeter ki onları ciddiye alalım, çünkü onlar Petşop Söz şimdi de liselilerde. Son dakka Küresel krizin yatırıldığı kriz masası çalıntı çıktı.. Keyif için Fehime Seven 15 yaşında. Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi dokuzuncu sınıf öğrencisi. Tiyatronun huzur veren, rahatlatan bir faaliyet olduğunu düşünüyor. Yazmanın ise, ilk zamanlarda korkutucu geldiğini söylüyor, ama şimdi onu bir terapiye benzetiyor. “Yazmak, dertleri dindirmenin bir yolu olduğu kadar yaşama keyif katmak için de bire bir” diyor. En çok ailesinin yorucu isteklerinden yakınıyor: “Onların sınav kaygısı bizden daha büyük ama artık bizi dinlemeyi öğrenmeliler.” GENÇLER MÜCADELECİ Yazmak, sosyal anlamda daha görünebilir olmanın pek tercih edilen bir yolu olmasa da sıkıntılı geçen ergenlik döneminde hayata tutunmak için doğru bir kapı. Elbette yazmanın tadını aldıktan sonra onu bırakmayacağınızı unutmayarak başlamak gerekli. Ergenlik Ceren Ercan çağının son virajında gençler hayata öfkeleri, korkuları Ailem inanmıyor Cem Funda, 17 yaşında. Ataköy Lisesi’nde okuyor, tiyatro kulübü ve umutları ile üyesi. Yazarak kendini daha rahat ifade ettiğini tutunuyor. söylüyor. Hedeflerine ailesini inandıramaması onun en Anlatmak büyük derdi. Hedeflerini seçemeyecek olmanın insanı istedikleri ise kukla gibi hissetmesine yol açtığını söylüyor. Tek isteği samimi ve gerçek. dramaturji okumak. Ercan’a göre bu yaş dönemi hayata Sebebe ihtiyacım yok Anıl tutkuyla ve Nişancalı 16 yaşında. O da Ataköy Lisesi’nden. Ferhan Şensoy‘un nöbetçi tiyatrosunda oynuyor. mücadele gücü en Nişancalı, “Hayatta yeteri kadar sorun var. Ben yüksek şekliyle bağlanılan zaman, “Her yazdığımda mutlu olmak istiyorum” diyor, şey billur ve taze, çok dolaysız.” Bu taze “Yazmak için bir sebebe ihtiyacı da yok.” enerji ne yazık ki sınav stresi, aile baskısı ve gelecek kaygısı ile tüketiliyor. Ercan da Daha samimi Atakan Akarsu ise bunu tecrübe ettiğini söylüyor: “Hepsinin müzikle yazmayı seviyor, şarkı sözü yazıyor. Dile temel derdi sınav sistemi ve stresi. Sistem getiremediklerini böyle daha rahat söylediğini onları sıkıştırıyor. Hayatlarını neyin üzerine düşünüyor. Ona göre yazmak konuşmaya kuracaklarını tercih etmek onlar için epey göre daha samimi. “Yazmak hayatın biraz dışında olmalı. Herkes yazabilir, ama yıpratıcı. Hepsi bu dönemde hayatlarını herkes okunamaz” diyor. Onun hedefi dondurduklarını düşünüyor, ama hayat konservatuvar. durmaz ki!” 15 yaşında. Onun da yazmak için özel bir nedene ihtiyacı yok. “Ağaçtaki elma, kaldırımda yürüyen amca, yağmur ya da otobüs kuyruğu elimi kalemime götürmek için yeter” diyor: “Sokağı ve insanları izlerim. İnsanların yüzüne bakarak kaygılarını ölçmek isterim. Bunları da yazarım.” En çok herkes uyuduğunda yazmayı seviyor. Oyun yazmak istiyorum Nazlı Bulum Ataşehir Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi. Yazmanın her şeye yardımcı olduğunu düşünüyor. Oyun yazabilmenin peşinde, ama tecrübenin ne kadar zaman alacağını bilmiyor. Buket Mecitoğlu da aynı liseden. Konuşmayı sevmiyor. Yazmanın hayatı hızlandırdığını ve bazen de durdurduğunu biliyor. Ayris Alptekin de Ataşehir Güzel Sanatlar Lisesi’nden. Her şeyin belli kalıplar için dondurulup insanlardan uzaklaştırıldığını düşünüyor. Müzeleşen sanatın gençlerden uzaklaşmasından da dertli. Gününü yazarak geçiriyor. Hatta bir tepki mi bilinmez, ama İstanbul’da mektuplaştığı arkadaşları var. Yazarak paylaşmak onu mutlu ediyor. Çünkü, kâğıdın ve kalemin samimiyetine inanıyor. Ceren Ercan ve öğrencileri önümüzdeki günlerde İstanbul Üniversitesi Dramaturji ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü’nden akademisyenlerle birlikte çalışacak. Böylece gençleri hem tiyatro üzerine hem de yazma pratiğinin içine atacaklar. Katılımı arttırmak en büyük istekleri. Hedefleri ise, sayıları artan katılımcılar arasında bir metin yarışması düzenlemek, ardından da kazanan metni sahneye koymak. Misafir çizer Ömer Çam kamilmasaraci?gmail.com Hayatı hızlandırıyor Müzeleşen sanat Avrupa Yakası’nın ilk yatçılık eğitim merkezi Teşvikiye’de açılan İstanbul Sailing, deniz tutkunlarına her seviyede denizcilik ve yatçılık eğitimleri vermeye hazırlanıyor. Yelken dünyasının tecrübeli eğitmenlerinden Can Aksoy, yatçılık eğitimlerinin bugüne kadar Anadolu Yakası’nda veriliyor olmasının, Avrupa Yakası’nda oturanlar için oldukça zor olduğun, bir çok deniz ve yat tutkununun bu nedenle bir yatçılık programına katılmayı ertelediğini söylüyor. En azından teorik dersler için kolaylık sağlamayı hedeflediklerini belirten Aksoy, İstanbul Sailing’in Avrupa Yakası’ndaki ilk yatçılık eğitim merkezi olduğunu vurguluyor. Yelkenli yatlarla denize açılmak isteyenler için farklı programlar hazırladıklarını belirten Aksoy, yatçılık sporuyla uğraşmanın sanıldığı kadar pahalı olmadığını da göstermek istediklerini belirtiyor. Özellikle kendi eğitimlerinde uyguladıkları ücret ve eğitim politikasıyla deniz tutkusu olan herkese ulaşmak asıl hedefleri. Vaktine ve bütçesine göre dileyenlerin bir günlük denizcilik ve yatçılık tanışma eğitimlerine ya da temelileri seviye yelken ve denizcilik eğitimlerine katılabilecekler. İstanbul Sailing, baharın kendini hissettirmeye başladığı bu günlerde, yekenli yatlarla denize açılmak, eşsiz manzaralar ve lezzetler eşliğinde gezintiler yapmak isteyenler için de oldukça cazip turlar düzenliyor. Günlük yelkenli eğitim programı 150 TL, Temel yelken ve denizcilik eğitim programı 500 TL, İleri seviye yelken ve denizcilik eğitim programı 700 TL. Katılımcılara eğitim programlarının sonunda sertifaka da verilecek. (Bilgi için: 0212 259 65 55, www.istanbulsailing.com) TEPKİLER ÇOK SERT Ercan’a katılmamak elde değil, elbette biz de o yaşlarda gelecek için yaşadık. Çünkü gelecek bugünden kurulurdu, öyle kodlandık, şifrelendik, ama ne yazık ki günü gelecek için harcamak her Ağaçtaki elma... Yağmur Korkmaz Özel Beykent Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi, C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle